MHP ve CHP'nin 'Kızıl Elma'sı…
Mehmet OCAKTAN 01 Ocak 1970
MHP'nin hafta sonu gerçekleşen 8. Olağan Kongresi, Türkiye'de son dönemde tamamen 'ulusalcı' reflekslerle oluşturulmaya çalışılan yeni bir ittifakın ayak seslerini ortaya çıkarıyordu sanki…
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, kongrede 'hiddetli' ve 'şiddetli' bir konuşma yaptı. Başbakan Tayyip Erdoğan'a, AK Parti iktidarına, DYP lideri Mehmet Ağar'a, Avrupa Birliği'ne ağır eleştirilerde bulundu ve adeta 'ulusalcı' bir manifesto sundu.
MHP liderinin konuşmalarını dinlerken, Bahçeli ile farklı bir Türkiye'de yaşadığımız hissine kapıldım doğrusu. Sanki düşman Edirne'den girmiş ve Bahçeli emperyalistlere karşı topyekün mücadele çağrısı yapıyor gibiydi: “İktidardaki AKP ile Türkiyemiz kuşatılmakta, milletimiz yargılanmakta, üniter yapı sarsılmakta, değerlerimiz tartışılmakta, tarihimiz sorgulanmakta, beraberliğimiz parçalanmaktadır. Vatanımız, içerden hançerlenmektedir.” Bahçeli, sadece CHP'ye ve Deniz Baykal'a en küçük bir eleştiride bulunmadı. Çünkü, yılların Cumhuriyet Halk Partisi de, Deniz Baykal da 'Kızıl Elma ülküsü'nün genç ülküdaşları arasına katılmıştı.
MHP de, CHP de Altaylar'dan o heybetli kurdun ayak izlerinden yürüyerek 'Kızıl Elma'yı arıyorlardı… İkisi de 'demokratik değerler'in ülkeyi parçalamak üzere icat edildiğine inanıyor, Avrupa Birliği hedefini emperyalistlerin bir 'oyunu' olarak görüyordu.
Uzun süredir bir elmanın iki yarısı gibi, aynı ortak 'şoven' dili kullanan MHP ve CHP, yeni dönemde özellikle özgürlükler konusunda birbirini tamamlayan daha 'yasakçı' söylemlere yaslanacaklar.
Mesela, MHP lideri Bahçeli kongre konuşmasında, 301. madde ile ilgili değişiklik girişimlerini, 'ihanet odaklarına cesaret' ve 'bölücülerin amacına hizmet' olarak değerlendirdi.
Aynı şekilde CHP de, 301. maddenin değiştirilmesini 'ihanet' olarak görüyor ve MHP ile birlikte aynı 'yasakçı ruh'un sosyal demokrat cephesini oluşturuyor.
Öyle anlaşılıyor ki, MHP ve CHP bir yıl sonraki seçim döneminde 'demokratik değerler'e ve özgürlüklere karşı sert bir dil kullanacaklar ve demokratikleşme adımlarını ülkeyi bölmeye yönelik girişimler olarak sunacaklar.
AB'ye “Al Kopenhag Kriterleri'ni git” diye seslenen MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin Avrupa Birliği'ne karşı bakışı son derece net: “AB projesi medeniyet ve refah projesi olarak takdim ediliyor. Oysa Türkiye'nin bölünmesi, dağılması ve parçalanmasını amaçlayan hain bir yıkım projesidir.”
Devlet Bahçeli'nin kongre konuşmasının belki de en can alıcı bölümü terör örgütü ele başı Öcalan'ı 'tecrit'ten kurtarma vaadiydi. Bahçeli, AK Parti döneminde Türkiye'nin kuşatıldığını iddia etti, DYP lideri Ağar'ı “Terör yuvalarını kurutmak için Kandil Dağı'na gidilmesi gerekirken, Kandil Dağı'nı Ankara'ya getirmek”le suçladı.
Hemen arkasından da, terör örgütü elebaşısının İmralı'dan F tipi cezaevine taşınacağı müjdesini verdi. Zaten, avukatları da aylardır Öcalan'ın F tipine taşınması için uğraşıyorlardı. Yani, MHP iktidara gelirse Öcalan yaşadı… Tıpkı geçmişte MHP'nin iktidar ortağı olduğu dönemde idamdan kurtulduğu gibi…