MHP, Bahçeli ve milliyetçilik meselesi
Ali BAYRAMOĞLU 01 Ocak 1970
Bir kez daha… Devlet Bahçeli bir kez daha MHP Genel Başkanı seçildi.
Genel Başkanlığa 4. kez seçilen Bahçeli, Türkeş sonrası MHP'ye damga vuran isim.
Bu süre içinde partisini iktidar ortağı yapması bildi. Ardından partisi az farkla baraj aşamayıp Meclis'e giremediği halde genel başkan kalmayı başaran tek genel başkan oldu.
Peki Bahçeli'nin MHP'si ne ifade eder?
Bu lider hakkında ileri sürülen en güçlü argüman şudur:
MHP'yi sokağa çıkmaktan alıkoymuştur. Daha doğrusu “MHP türü bir milliyetçiliği ehlileştirme”ye soyunmuştur.
Bu, bir bakıma doğrudur.
Bahçeli siyasi tepki ve eylemlerin niteliği konusunda oldukça titiz davranmış, şiddet merkezli aktör ve grupları parti çevrelerinden mümkün olduğunca uzakta tutmayı bilmiştir.
Ancak şunu eklemek gerek: Bu tarzı geliştirebilmesinde, 1999 sonrası koalisyon ortağı ve başbakan yardımcısı olarak yaşadığı iktidar deneyiminin de önemli katkısı olmuştur.
Gerçekten de MHP ve Bahçeli'nin bu dönemde “iktidar ve sorumluluk” arasında kurduğu ilişki, karşı karşıya kaldığı “devlet ve millet adına karar verme baskısı” Bahçeli'yi ve MHP üst düzey yönetimini önemli ölçüde törpülemişti.
Bugün ne denli esip gürlese de 1999'da Helsinki'de Türkiye'yi AB üyeliğine davet eden mektuba olumlu yanıt veren hükümetin sorumlu üyesiydi Bahçeli.
Nitekim ülkeyi parçalamakla eşdeğer gördüğü “Kopenhag kriterleri”nin ilk uygulaması MHP'li bakanların imzalarıyla mümkün olmuştu.
1. ve 2. uyum paketleri MHP'li hükümetin zamanında çıkarılmıştı. Hatta bu hükümetin son işi görkemli 2. uyum paketi olmuştu. Öcalan'ın idam edilip edilmeyeceğinin tartışıldığı sıralarda idam cezasını bu uyum paketi kaldırmıştı.
Bugün MHP ve Bahçeli sorumluluk makamından uzakta...
Konjonktür dünden farklı...
Siyasi semaya AB etrafında yaşanan ağır, sert ve kutuplaştırıcı milli irade tartışmasının yükselttiği milliyetçi dalga hakim...
Ve Bahçeli'nin MHP'si söylemin sertleştirmekle, bu sertliği derinleştirmekle meşgul...
Elbet, özellikle şu aşamada, MHP üyesi kişiler sokaklarda, şiddet ve tepki hareketlerinin içinde görülmüyorlar.
Ama MHP tarzı söylemlerden beslenen, esinlenen ve milliyetçi dalga üzerine oturan başka gruplar her toplantıyı basma, her söylenen demokratik lafı adliyeye ihbar etme yarışı içindeler…
Bunu hissetmek için Bahçeli'nin önceki gün Kurultay'da sarfettiği, siyaset karşıtı, sadece tepki üzerine oturan ve olup biteni ihanetle açıklayan şu sözleri okumak yeterlidir:
“İktidardaki AKP ile Türkiyemiz kuşatılıyor, milletimiz yargılanıyor, üniter yapı sarsılıyor, değerlerimiz tartışılıyor, tarihimiz sorgulanıyor, beraberliğimiz parçalanıyor, vatanımız içeriden hançerleniyor. Türkiye, her alanda derin buhran içinde çırpınıyor. Sorunların çözümüne Türkiye merkezli bakmak ve geleceği Türkçe okumak gerekiyor. Küresel dayatmaların önündeki en önemli engel milli devlet yapısı ve bu yapının temel taşı milliyetçiliktır...”
Yetmiyor...
Bahçeli'nin “hiçbir güç milliyetçileri, ülkücüleri bir sokak çatışmasının tarafı yapamayacak” sözleri yetmiyor...
“Irkçı milliyetçilik Türk milliyetçiliğine aykırıdır...” sözleri de yetmiyor...
Yetmemek bir yana Bahçeli ve MHP ateşe körükle gidiyor...
Siyasete karşıt bir tavırla, ihanet suçlamalarıyla, milli devlet ve milliyetçilik gibi öneri ve çözüm anlamında siyasileşmesi imkansız kategorilerle bu ateş körükleniyor...