Esat Mahmut Karakurt
01 Ocak 1970
(1902, İstanbul - 15 Temmuz 1977, İstanbul), Roman ve öykü yazarımız
1902'de İstanbul'da doğan yazarın babası Şurayı Devlet üyesi Urfalı Mahmut Nedim Paşa’dır. [1] İlköğrenimini Kadıköy Sultanisi'nde tamamlayan Karakurt, İstanbul Diş Hekimliği Okulu'nu (1924) ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi.
Hukuk Fakültesini bitirdikten sonra sıra ile yazarlık, gazetecilik, avukatlık yapmış en sonunda ise Galatasaray Lisesi'nde Türkçe öğretmenliği yapmaya başlamıştır.
İlk yazılarını mütareke yıllarında muhabir olarak çalıştığı Tercüman-ı Hakikat gazetesinde yayınlanan yazar, daha sonraki yıllarda İleri, İkdam, Cumhuriyet, Tasvir, Yeni Sabah gibi gazetelerde özellikle polisiye olayları konu alan röportajlarıyla tanınmaya başlamıştır. Polisiye olayları izleyen bir gazeteci olması onu polisiye öyküler ve romanlar yazmaya sevk edecek ve Karakurt edebiyatımızda polisiye roman ve öykü türünde önemli bir yazar haline gelecektir. Yazarlığa mütareke yıllarında küçük öyküler yazarak başlayan yazar daha sonra popüler polisiye aşk ve macera romancılığına yönelecektir.
Esat Mahmut Karakurt'un yazdığı yıllarda, milli edebiyat akımı ile toplumcu, sosyal gerçekçi romancılık revaçta olduğu halde Esat Mahmut Karakurt her iki eğilime de ilgi duymamış, aşk/macera, polisye türü romancılıkta karar kılmıştır. Cumhuriyet ideolojisine uygun aşk ve macera öyküleri yazan Esat Mahmut Karakurt 1926 – 1960 yılları arasında toplam 16 roman yazmıştır. Onun romanları Türk sineması ve sinemacılığına önemli bir malzeme olmuştur. Yazarın 16 romandan 26 film senaryosu yazılmış ve Türk sinemasına aktarılmıştır. Bu yüzden Esat Mahmut Karakurt polisiye öyküler de yazmasına rağmen çoğu sinemaya uyarlanan, olaya dayalı aşk ve serüven romanlarıyla ün kazanmıştır.
“Ankara Ekspresi” (1946) adlı eseri dikkatleri üzerine çekmeye başlar. Bu eserinde Türklerin “inatçı, cesur, şerefine düşkün bir millet” oluşu konusunu işlemiş, Alman yetkililerin ağzından aktarılmış gibi adeta Türk hükümetine ve Milli Şef İsmet İnönü’ye hürmetlerini ve bağlılığını[2] bildirmiştir. Bu roman Türkleri karalayan Geceyarısı Ekspresi romanına bir cevap niteliğinde olduğu kadar bir anlamda da Esat Mahmut’un siyasete atılmasına olanak verecek adımların ilki olacaktır. Bu roman doğru dürüst ilk Türk casusluk romanı olarak da kabul edilebilecek düzeyde olmuştur.
1954 yılından sonra siyasete atılan Esat Mahmut Karakurt, TBMM ye girerek 1954-1960 yılları arasında XI. Dönem Şanlıurfa milletvekilliği yapmıştır. Milletvekilliği yaptığı yıllarda da edebiyata ve polisye roman türüne eğilmeye devam etmiş milletvekilliği yaptığı yıllarda da roman yazmayı sürdürmüştür. Fakat 1960 yılından sonra edebiyatı bıraktığı siyasete daha çok ağırlık verdiği dikkati çeker. 1961-1966 yılları arasında ise Cumhuriyet Senatosu Şanlıurfa Üyeliği (15 Ekim 1961 – 5 Haziran 1966) yapmış, senatörlüğü esnasında edebiyattan ve roman yazarlığından kopmuştur.[3] Özellikle son romanlarından biir olan Kadın İsterse (1960) (Bilgi Yayınevi, 2009) adlı eseri ile oldukça popüler olmuş [4]ama bu tarihten sonra da romancılığı bırakmıştır
15 Temmuz 1977 yılında geçirdiği bir beyin kanamsı sonucu vefat etmiş olan yazar Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedilmiştir.
Kurtuluş savaşı sırasında gazeteciliğe başlayan yazarın ilk yazıları muhabir olarak çalıştığı Tercüman-ı Hakikat gazetesinde yayınlanmış, daha sonra İleri, İkdam, Cumhuriyet, Tasvir, Yeni Sabah gibi gazetelerdeki polisiye olayları konu alan röportajlarıyla tanınan yazar aşk ve macera türünde popüler romancılığa yönelmiştir.
1926- 1960 yılına kadar yazdığı, ask, macera ve casusluk konulu 16 romanıyla, geniş bir kadın okuyucu kitlesine ulaşmıştır. Karakurt’un kitapları, tefrika edildiği gazetelerin tirajını yükseltmiş, birçoğu sekiz ila on baskı yapmıştır. Yapıtlarının hepsi en az bir kez sinemaya uyarlanmıştır. [5]
Aşk, ihtiras, macera ve polisiye türü romanlar yazan Karakurt, kolay anlaşılan dili ve konusu sebebi ile batı tarzı popüler romancılığın Türk Edebiyatındaki en iyi temsilcilerinden bir olmuştur. “Çölde Bir İstanbul Kızı, Dağları Bekleyen Kız, Allah’a Ismarladık” gibi romanlarıyla ün yapan yazar, genç kızların ve erkeklerin zevklerine uygun konuları seçmekte ve gençlerin ilgisini çekebilecek roman kahramanları oluşturmakta başarılı olmuştur. Öznesi başta yüklemi sonda kolay anlaşılan klasik cümlelerinde gramer yönünden hataya düşmemeye özen gösteren bir yazar olarak da dikkati çekmiştir. Gramer bakımından doğru cümleler kurmasına rağmen anlatımında betimlemeler, benzetmeler, hayal ve fikir yönünde üzerinde durulmayan basit cümleler kurmakla itham edilmiştir. Edebiyat tenkitçileri onu piyasa romancısı ve popüler romancı olarak değerlendirmiş, vaka anlatımını öne çıkaran basit bir üslupla yazdığı yönünde eleştirmişlerdir. Karakurt, pek çok popüler romancının da yaptığı gibi basit anlaşılır ve çabuk kavranan vakalara sahip romanlar yazmaya özen göstermiştir. Onun bu yönü edebi olmamakla birlikte fazla sayıda okur bulabilmesini sağlamıştır.
Romanlarındaki kadınlar sevdiği erkeğe bağlı, özverili, cesur, kahraman kadınlardır. Daha çok subay olan erkek kahramanları ise cesur, iradeli ve ince ruh sahibi kişilerdir. Subaylar vatanlarına bağlı, vatanın geleceği için kendilerini engellemek isteyen çok yakın çevrelerindekileri bile öldürmekten çekinmeyen vatansever kimselerdir.[6]
Olcay Önertoy, “Karakurt’un dilinin sade olduğunu, dilbilgisi kurallarına uygun, fazla özen göstermeden normal konuşma anlatımına benzer bir anlatım”ı [7] seçtiğini vurgular. Olcay Önertoy, “Karakurt’un basit dili ile romanlarının “hepsinde ortak olarak bulunan macera, heyecan, hareket ve duygusallığın bir araya gelmesi okuyucunun romanı bir solukta okuyup bitirmesini sağlamıştır” şeklinde bir görüşe sahiptir. Gerçekten de Karakurt'un romanları daha ziyade genç okurlara hitap eden sürükleyici akıcı ve merak duygusunu sürekli canlı tutan romanlardır. Sanatsal kaygıyı gözetmeyen romanlarında sürükleyici olmaya, merak ve heyecana daha fazla değer vermiş, vakit geçirmek için okunan romanlar olmuşlardır. Kişisel analizlere, psikolojik tahlillere, sosyal analizlere ve problemlere değinmeyen romanlarında okurun hoşuna gidecek unsurlara önem verilmiş, okur kalitesini düşünmekten ziyade okunan sayısına önem veren bir çizgide yazılmışlardır.
Kolay okunan ticari maksatlı ve okuma alışkanlığını kazandırmayı amaçlayan popüler edebiyat ve roman çizgisinde kabul edilen romanları o zamanlar ülkede çok okur bulmuş, gerçekten de çok okunan romanlar yazmayı başarmıştır. Esat Mahmut Karakurt rahat okunan aşk, ihtiras, macera konulu romanlarıyla en çok okunan yazarlarından birisi olmayı başarmasına rağmen romanlarında sosyal konulara yer vermeyi ülke somunlarına eğilmeyi vb düşünmemiştir.
Esat Mahmut Karakurt üstüne bir yüksek lisans tezi ile bir doktora tezi bulunmaktadır. Ebru Aktas’ın “Esat Mahmut Karakurt Hayatı, Edebî Şahsiyeti ve Romanları” (2001) yüksek lisans tezi, Saban Saglık’ın “Popüler Roman ve Estetik Roman Kavramları Açısından Esat Mahmut Karakurt ile Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Romanları Üzerine Mukayeseli Bir Çalışma” (1998) adlı 660 sayfalık doktora tezi hazırlanmıştır.
Eserleri
Vahşi Bir Kız Sevdim (1926)
Çölde Bir İstanbul Kızı (1926)
Allahaısmarladık (1936) (Bilgi Yayınevi, 2009)
Ölünceye Kadar (1937) (Bilgi Yayınevi, 2010)
Son Gece (1938) (Bilgi Yayınevi, 2010)
Kadın Severse (1939)
İlk ve Son (1940)
Kocamı Aldatacağım (1940)
Sokaktan Gelen Kadın (1945)
Ankara Ekspresi (1946) (Bilgi Yayınevi, 2009)
Bir Kadın Kayboldu (1948)
Ömrümün Tek Gecesi (1949)(Bilgi Yayınevi, 2009)
Erikler Çiçek Açtı (1952) (Bilgi Yayınevi, 2009)
Son Tren (1954)
Kadın İsterse (1960) (Bilgi Yayınevi, 2009)
Dağları Bekleyen Kız (Bilgi Yayınevi, 2009)