Af edersiniz sağcı mıyız?
Servet AVCI 01 Ocak 1970
Doğrusu Brezilya Devlet Başkanı Bolsonaro'nun oğlunu Washington Büyükelçiliğine aday göstermesi haber oldu… Aslında Bolsonaro'nun fikren neci olduğunu bilmiyordum… Ama ilk anda içimden geçen "Kesin sağcıdır" oldu…
Zaten sağcılık en evrensel ideoloji!.. Yeryüzünün neresinde görülürse görülsün bütün sağcılık türleri birbirine benziyor!.. Birbirinden etkileniyor!..
Tıpkı kapalı cemaat ve tarikatlerde olduğu gibi sağcılıkta da kıymet 'ırsî'dir… Ehliyet, liyakat, kalite, güven gibi kavramlar 'aklî' yolla değil, 'cinsel' yolla geçer!.. Onun için devlet yönetimlerini 'şirket yönetimi' gibi görürler ve eşler, kardeşler, oğullar, kızlar, damatlar, enişteler, yeğenler, torunlar çok kıymetlidir!.. Daha doğrusu böylesine düzenlerde 'sulben kıymet' 'ilmen kıymet'i fena ezer!..
Sağcı, genel anlamda özgüven problemi yaşadığı için korku ve endişesi baskın gelir, o yüzden önce en yakınlarına, sonra militanlarına ve partizanlarına güvenir!.. Geri kalan kim varsa potansiyel tehlikedir!.. Onun için malı da mührü de en garanti gördüklerine teslim etmek bir anlamda 'ata sporu'dur onun için!..
***
Akrabayı 'ayetle kollayan' daha doğrusu ayeti çarpıtarak kendi günahını bastırmaya çalışan gerçek, kimin gerçeği? Atını konsül ilan eden Roma İmparatoru Caligula kadar değil tabii!.. Biraz daha zorlasalar o da olacak!..
Brezilya Devlet Başkanı Bolsonaro'nun oğluyla ilgili savunmasına bakın, hiç yabancı gelecek mi:
"Bazı kişiler bunun akraba kayırma olduğunu söylüyor ancak bu Yüksek Mahkeme'nin bileceği bir iş. Akraba kayırma değil. Asla böyle bir şey yapmam…"
"Oğlum Eduardo İngilizce konuşuyor, İspanyolca konuşuyor. Tüm dünyayı gezdi. Arkadaşları Donald Trump'ın çocuklarıyla birlikte. Anladığım kadarıyla gerekli niteliklere sahip o kişi Eduardo olabilir ve bu da Washington için mükemmel bir mesaj demek…"
***
Nepotizm, kadrolaşma, kayırma gibi olumsuzluklar solcular, sosyalistler, sosyal demokratlar arasında yok mudur? Geçmişte gördük, elbette vardır ama istisnadır ve sağdaki gibi neredeyse 'kurumsal kimlik' kazanmamıştır… Solda böyle bir maraz ortaya çıktığında onu durdurmaya çalışacak iyi-kötü bir mekanizma harekete geçer… Eksik de olsa 'iç denetim' vardır… Sağda ise bu durumda genellikle tevil, kutsama ve onay başlar!..
Hayatı boyunca 'sağ' diye nitelenen bir siyasetin içinde var olan birisi olarak söylüyorum… Meşrû sınırların dışında akrabayı kollamak ve yakınları kalkındırmak bir sağcı karakteridir…
Yoksa, 'oğlunu büyükelçi atamak isteyen' bir devlet adamı duyduğumuzda niye aklımıza hemen 'kesin sağcıdır' gelsin!.. Gelir, çünkü bu türden sağcılığın tarihi, bir tür nepotizmin tarihidir de ondan!..
***
Bizim solumuzun derdi ise bambaşka… Tunceli Ovacık'ta PKK'nın döşediği mayına basan iki çocuk can veriyor, çoğu yutkunarak konuşuyor, 'PKK' diyemiyor!..
Sanki o çocuklar trafik kazasında ölmüş gibi mesajlar veriyorlar… Söz konusu PKK ve onun 'sivil uzantısı parti' olunca ne diyeceklerini bilemiyorlar… PKK'ya lâf ederlerse, onun 'katil' kimliğini açık ederlerse galiba lânetleneceklerine inanıyorlar!..
Sağladıkları korunaklı alanlarda PKK'yı büyüten mâlum sol, şimdi PKK'nın korunaklı alanında riyakârca siyaset yapıyor… Zalimle ideolojik akrabalığı varsa zulmü görmemeyi, ona ad koymamayı tercih ediyor…
***
Galiba en iyisi sağ-sol gibi soğuk savaştan kalma şu kavramlara itibar etmeyen bir yol geliştirmek… Hukuktan, bilimden, insandan, topraktan, bitkiden, hayvandan, dereden, denizden, yaşanabilir bir dünyadan yana, o kavramlara hapsolmadan, taassuptan uzak, akla açık, eski dünyanın putlarını bir kenara bırakıp, en büyüğünün boynuna 'hak ve adalet baltası'nı asarak…