Bir kitap kurdundan Namık Kemal biyografisi
Beşir Ayvazoğlu 01 Ocak 1970
Midhat Cemal Kuntay, bir gün, üzerinde çalıştığı biyografilerden biri için belge ve bilgi almak üzere önemli bir eğitimci ve hakiki bir kitap kurdu olan İhsan Sungu’yu ziyaret eder. Muhteşem kütüphanesi dillere destan olan Maarif Vekâleti Müsteşarı, kitapları büyük bir heyecanla gözden geçiren dostuna bir ara bir Lehçe-i Osmanî uzatır. Aslında her kütüphanede bulunabilecek bu kitabı bir kitap kurdunun nazarında farklı kılan, müellifi Ahmet Vefik Paşa tarafından Fransızca kelimelerin küçük kâğıtlara yazılarak lügatteki karşılıklarının yanına yapıştırılmış olmasıdır. Adeta kendinden geçen Midhat Cemal’in yüzünde nasıl bir kıskançlık ifadesi belirmiştir ki, İhsan Sungu, “Kabul ederseniz takdim edeyim!” demek mecburiyetinde kalır.
Midhat Cemal -çok utanmıştır- o günden sonra kitap merakının bibliyomanlık noktasına varmaması için kendisini dizginlediğini söylese de kitaplarla dostluğu ömrünün sonuna kadar sürmüş, ölümünden sonra varislerinin Sahhaflar’da haraç mezat sattıracağı zengin ve seçkin bir kütüphane kurmuştu. Bu kütüphanenin aynı zamanda biyografik eserlerini yazarken kullandığı kitapları ve belgeleri ihtiva ettiği düşünülürse ne kadar önemli bir zenginliğin yok edildiğini anlamak kolaylaşır.
***
Midhat Cemal, bizde modern biyografinin ilk büyük temsilcisi sayılabilir. Son zamanlarda değişik yayınevleri tarafından yeni baskıları yapılan Mehmed Âkif biyografisi gerek kurgusu gerekse üslûbuyla daha önce yazılmış biyografilerin hiçbirine benzemez; şairin hayatı, yaşadığı çağın şartları içinde çevresini de kuşatacak şekilde ustalıkla anlatılırken, büyük bir sanatkâr ve ahlâk adamı olarak ruh dünyasına da derinliğine nüfuz edilir.
Mehmet Âkif biyografisinde daha ziyade şahsî bilgi ve gözlemlerine dayanan Midhat Cemal, bunun ardından hazırlıklarına başladığı Namık Kemal biyografisini bütünüyle belgelere dayanarak yazmaya karar verir; kendi ifadesiyle “vesikaların Namık Kemal’i”ni yazacaktır. Bunun için “vatan şairi”nin hayattaki bütün akrabalarına ve arkadaşlarına müracaat ederek belge toplamaya ve çalışmaya başlar. “Devrinin İnsanları ve Olayları Arasında” alt başlığını taşıyan Namık Kemal biyografisinin altı yüz küsur sayfalık ilk cildi Maarif Vekâleti tarafından 1944 yılında yayımlanır. Eserde her ne kadar belgeler konuşturulmuşsa da üslûp, kuru bir akademisyen üslûbu değil, Üç İstanbul gibi çok önemli bir romana imza atmış bir edebiyat adamının şiirin de imbiğinden geçmiş, başkasının asla kullanamayacağı renkli ve çok hususi üslûbudur