« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

05 Ağu

2019

Mezemorta Hüseyin Paşa

01 Ocak 1970

Osmanlı kaptan-ı deryası.
Menşei hakkında kesin bilgi olmamakla beraber Moritanyalı veya Mayorka asıllı olduğu ileri sürülmektedir. Gençliğinde Garp ocaklarına mensup bir denizci olarak İspanyollar’ia vuku bulan bir savaşta aldığı yaradan dolayı öldüğü sanıldığın­dan kendisine “Mezemorta” (İtalyanca mezzomorto yarı ölü) lakabı verilmiştir. On yedi yıl gibi uzun bir esaret dönemin­den sonra fidye ile kurtarılmış ve Cezayir denizcileriyle birlikte Akdeniz’de faaliyet göstermeye başlamıştır.

1085’ten (1674) itibaren korsan olarak şöhret kazanan Mezemorta Hüseyin Ağa zamanla Cezayir’in önemli şahsiyetleri arasına girdi. 1094’te (1683) Duquesne kumandasındaki Fransız donanmasının Cezayir’e saldırması üzerine anlaşmaya boyun eğen Cezayir Dayısı Hasan Baba ta­rafından amiral gemisine rehine olarak gönderildi. Ortalığı karıştıracağından çe­kindiği Hüseyin Ağa’dan kurtulduğunu düşünen ve kendisi gibi barış taraftan olan yerlilerle yeniçerilere dayanan Hasan Baba, Fransız amiralinin istediği savaş tazminatını halktan toplayamadı. Bu du­rum karşısında Mezemorta Hüseyin Ağa, kendisinin sahile çıkarılması durumunda parayı temin edeceğine Fransız amiralini inandırdı ve limana çıktığında savaş ta­raftarı olan reislerle iş birliği yaparak Ha­san Baba’yı öldürtüp idareyi ele aidi. Ar­dından Fransız donanmasına karşı savaşı yeniden başlattı ve Fransız donanması limanı terketmek zorunda kaldı. Böylece 1094’te (1683) Cezayir dayısı ve beylerbe­yi olan Mezemorta Hüseyin Paşa, bir ta­raftan Fransız korsanlarına karşı kendi ticaretini korumak amacıyla denize do­nanma çıkarırken diğer taraftan halk ara­sındaki isyanları bastırmaya çalıştı. 1095'-te (1684) İstanbul’dan donanma ile birlik­te gelen kapıcıbaşı ve Fransız heyetiyle bir barış mukavelesi imzaladı. Aynı zamanda Tunus’ta görülen isyan olaylarını bastır­mak için kâhyası İbrahim Hoca kuman­dasında bir ordu gönderdi. İki yıl süren mücadelelerin ardından Tunus’ta sükû­net kısmen sağlandı. Bunun üzerine kendisine hitaben yazılan evâhir-i Cemâziyelâhir 1097 [Mayıs 1686] tarihli fermanda Tunus meselesinin arzu ettiği gibi çözüleceği belirtildi ve artık or­dunun Cezayir’e dönmesi istendi. Ayrıca Mora’yı işgal eden Venedik’e karşı Ceza­yir kalyonianndan oluşan bir donanma ile birlikte 2000 levent getirmesi ve vaktin­de gelmediği takdirde işgalden sorumlu tutulacağı bildirildi. Evâil-i Rebîülevvel 1100 [Ara­lık 1688] tarihli bir hükümden anlaşıldığı­na göre bir ara yerine İsmail Paşa’nın Ce­zayir beylerbeyiliğine kendisinin de kaptan-ı deryalık görevine tayini düşünülmüşse de ocak hal­kının ısrarı üzerine evâhîr-i Rebîülâhir 1100’de [Şubat 1689]eski görevinde bı­rakılmıştır. Aynı zamanda Mora seferine yardımcı olmak üzere Cezayir kalyonları ve dört beş ateş gemisinden oluşan do­nanma ile 5-6000 kişilik ordusunu topla­ması, Tunus ve Trablusgarp kalyonlarını da kendi kumandasında getirmesi emre­dildi. Mezemorta Hüseyin Paşa, bu sırada bir taraf­tan Vehrân’ı işgal eden İspanyollar’la uğ­raşırken diğer taraftan Cezayir’e saldıran Fransa donanmasına karşı mücadele edi­yor, beraberindeki korsanlarla birlikte Fransa sahillerine kadar hücumda bulu­nuyordu. Bununla birlikte on Cezayir kal­yonunu merkezî Osmanlı donanmasına yardım için göndermeyi ihmal etmedi.

Ziyaret -> Toplam : 125,39 M - Bugn : 150886

ulkucudunya@ulkucudunya.com