Üye değildi ama ihraç edildi
Tarhan Erdem 01 Ocak 1970
Önümüzdeki seçimde barajı geçeceği tahmin edilen MHP Büyük Kongresi dün yapıldı. Genel Başkan Bahçeli örgütünden, 'tek başına iktidar'dan öte, 'Anayasa değiştirebilecek çoğunlukla iktidar' istedi.
Seslenilen örgütün nasıl bir örgüt olduğunu anlamak için son bir ayda olanları özetleyerek, 'tek başına iktidar' yolundaki MHP'nin eksiğini göstermek istiyorum:
Bir ay önce başkanlık için adaylığını ilan eden Ümit Özdağ'ın başına gelenler, parti içi ilişkiler düzeninde, MHP'nin diğer partilerden farklı olmadığını gösterdi. Tam bir ay önceki yazımda 'Özdağ'ın galibiyetle bitmesini beklemediğim bir mücadele içine girmiş olduğunu' yazmış ve olayların başlangıcını özetlemiştim (19 Ekim).
O günlerde, Özdağ'ın MHP'nin üyesi olmadığı, 'sahtekârlık' yaparak 'Partiye sızmak istediği' ilan edildi (16 Ekim). Genel sekreterliğin bu açıklamasına karşı Özdağ, "Üyeliğim yargı kararıyla onaylandı. Bütün bunları halletmenin yeri kurultaydır" dedi. (17 Ekim)
MHP 'Genel Merkezi' 2 Kasım'daki açıklamasında, 'üyeliğin gerektirdiği şartları' taşıyıp taşımadığı 'belirsiz olan' Özdağ'ın, "Hayatındaki karanlık noktaları kamuoyu önünde ve milliyetçilerin kabul edebileceği gerekçelerle açıklamadığı sürece MHP'de asla yeri yoktur" denilmiş, ayrıca 'yurtiçi ve yurtdışı odaklarla karmaşık ve kuşkulu ilişkilere girmiş' bir kişinin, 'milliyetçi bir partide, değil Genel
Başkan adaylığı, parti üyesi bile olması söz konusu olmayacağı', 'küresel güçlerin her yerde karşılaşılan yerli uzantılarının, MHP'ye sızmalarına asla' izin verilmeyeceği ilan edildi.
''Bazı partililerce' basılan Özdağ'ın basın toplantısı sırasında, arabasında bulunan sopaların fotoğrafları yayımlandı; yargı kararları birbirini izledi ve sonuçta, MHP Genel Merkezi, Merkez Disiplin Kurulu'nun 'gerekli yasal prosedürü tamamlayarak adı geçeni oybirliği ile partiden ihraç' ettiğini ve 'Ümit Özdağ'ın MHP ile hiçbir ilişkisinin' kalmadığını açıkladı.(17 Kasım)
Bir ay önce 'partiye sızmak isteyen bir kişi' olarak tanımlanan Özdağ, kongreden iki gün önce 'partiden ihraç' edilen üye olmuştur.
İşte benim çok önem verdiğim husus budur: MHP'deki Özdağ olayı bir kez daha göstermiştir ki, partilerimizde üye kayıtları yöneticiler istediği zaman 'var' istediği zaman 'yok' sayılabilmektedir. Böyle partilerde, Türkiye'de bilebildiğim tüm partilerde, üyelik işlemlerinin hukuksal değeri yoktur ve bunun sonucu olarak da bütün partilerde tek adamın zorba yönetimi vardır.
Bir üyenin 'üyelik şartlarını taşıyıp taşımadığı' o üye adaylığını ilan ettiğinde hatırlanıp işlem yapılıyor, parti genel merkezleri bir genel başkan adayının 'karmaşık ve kuşkulu ilişkilere' girdiğini ilan edebiliyorsa, o partide birliktelik sağlanır ama o birliktelik sadece korkuya dayanır.
Adayın kongre öncesinde üyelikten çıkarılması, öncelikle adayın oy istediği kongre üyelerinin değerlendirmesine güvenilmediğini gösterir.
Kuşkulu ilişkileri anlayamayacağı ilan edilmiş delegelerin baskı altında verdikleri oylarla genel başkan seçilmek kime ne kazandırır? Korkularla yönetilen örgütle, büyük hedeflere varılabilir mi?