Papa, Roma Katolik kilisesinin başı, Katolik Hristiyanların dini lideri.
İlk zamanlar tüm piskoposlara verilen papa unvanı, sonraları yalnız Roma piskoposu için kullanılmaya başlandı. Katolik kilisesi, kilise çerçevesinde Petrus ve haleflerinin temsil ettiği en yüce makam olan papalığın tanrısal bir kurum olduğunu iddia eder: İsa, papalık görevini Petrus'a devretmiş ve Petrus da Uruc'dan itibaren bu görevi fiilen yapmıştır. Kilisede yerleşmiş bir geleneğe göre, Petrus, Roma'da din kurbanı olarak ölmüştür, dolayısıyle de en tabiî halefleri Romalı piskoposlardır.
Tarih
Papalık tarihi birçok bakımdan kilise tarihiyle birleşir; bununla birlikte bu tarihin bazı dönemleri Papalık kurumunun gelişmesi bakımından ayrı bir özellik taşır. İlk üç yüzyıl boyunca papalar, daha çok Roma kilisesine önem vermişlerdi; ama kısa bir süre sonra çeşitli ölçülerde başka kiliselere de karışmaya başladılar: örneğin papa Clemens I'in Korinthos'lulara Mektup'u (1. yüzyıl sonu); papa Victorios'un paskalyanın tarihi konusunda çıkan tartışmalara müdahalesi (2. yüzyılın sonu) vb. büyük kiliselerarası konsiller döneminde (4. ve 5. yüzyıl) papanın önderlik etkisi daha da açıkça belirdi; 451'deki Kadıköy konsili, "Aziz Petrus'un papa Leo'nun ağzında iradesini bildirdiğini" ileri sürdü. Doğu kilisesinin Batı kilisesinden ayrılması, Papalığın batıdaki etkisini büyük ölçüde arttırdı; buna karşılık Doğu, yavaş yavaş Papalıktan koptu ve Michael Kerularios'un ortaya attığı mezhep ayrılığıyla (1054) Papalığın yargılama yetkisini tanımaz oldu. Papalık tarihinin en buhramlı dönemi 10. yüzyıla ("Karanlık yüzyıl" adı verilen dönem) rastlar. Bu dönemde Papalık, Roma'da çeşitli hiziplerin elinde oyuncak oldu; Papalığın Roma'dan ayrılıp Avignon'a yerleştiği Avignon Dönemi'nden itibaren, papalar özellikle Fransız siyasetinin etkisinde kaldılar; bir ara üç ayrı yerde (Roma, Avignon, Pisa) aynı anda üç ayrı papanın bulunduğu büyük ayrılık döneminden (1378-1417) itibaren de, Kiliselerarası konsilin papaya üstünlüğünü savunan "uzlaştırma" teorisi ağır basmaya başladı. Diğer buhramlı dönemler küçük sarsıntılarla atlatıldı. (Rönesansta din duygusunun zayıflaması, protestan reformu, aydın zorbalık devri ve Napolyon devri). Buna karşılık papalık, 11. yüzyılın sonuyla 14. yüzyılın başı arasında Gregorius VII'nin (1073-1085) reformları ve Laterano konsillerinin (özellikle Innocentius III tarafından toplanan 4. Laterano konsili) aldığı disiplin kararları sayesinde çok parlak bir dönem yaşadı. Bugün, papalığın yalnız kilise içinde büyük etkisi vardır. Pius IX, Sillabus (1864) adlı genelgesiyle liberal ve modern akılcı düşünceleri mahkum ettikten sonra Leo XIII'ün Rerum Novarum (1891) adlı genelgesinden itibaren, Papalık, sosyal sorunları ele almak için geniş bir çaba gösterdi ve Johannes XXIII'ün papalığı sırasında çağdaş dünya meseleleriyle yakından ilgilendi.
Papalık ve imparatorluk mücadelesi
Papalık ve imparatorluk mücadelesi, Almanya ve İtalya'da, kilise otoritesiyle (Papalık) laik otoriteyi (İmparatorluk) karşı karşıya getiren mücadeledir (1154-1250). Papaz ve piskoposların tayini konusundaki anlaşmazlığa son veren Worms konkordatosundan sonra (1122), Guelfi'ler (papa taraftarları) arasındaki rekabet, imparatorluk etkisini zayıflattı ve papaların Alman ruhban sınıfı üzerindeki otoritesini arttırma ve imparatorluk seçimlerine müdahale imkânını sağladı. Fakat Friedrich von Hohenstaufen'in seçilmesi üzerine (1152), Almanya'da Welf'ler ile Stafer'ler barıştı. Gözü yükseklerde olan yeni hükümdar, imparatorluğu bir siyasi varlık haline getirmek istiyordu. Kilise otoritesini zayıflatmayı amaçlayan bu tasarı, Papalık ve İmparatorluk mücadelesinin başlamasına yol açtı. 1154'te papa Adrianus IV, 1143'ten beri Arnoldo di Brescia tarafından ayaklandırılan Romalıları dize getirmek üzere, Friedrich'i yardıma çağırdı, böylece ona İtalya'ya müdahale etme fırsatını vermiş oldu. 1155'te imparatorluk tacını giyen Friedrich I'in papa ile uzlaştığı sanılıyordu, fakat aslında bu uzlaşma sadece görünüşteydi. 1157'de Besançon'da toplanan diyet'te kardinal Bandielli'nin imparatora kilisenin üstünlüğünü hatırlatması üzerine anlaşmazlık başladı. Bunun üzerine Friedrich I, İtalya'ya girdi, 1158 Roncaglia diyetinde Lombardia şehirlerini boyun eğmeye zorladı. Daha sonra, Adrianus IV'ün ölümü üzerine papa seçimine müdahale etti ve kardinallerin çoğunluğu tarafından seçilen Alexander III'e (Bandinelli) karşı antipapa Victorius IV'ü çıkardı (1159). Batı ve Doğu krallıklarından destek gören Alexander III, rakibini aforoz ederek Sens şehrine sığındı ve Lombardiya şehirlerini ayaklanmaya kışkırttı. Bu isyanı bastırmak için, Friedrich I, 1160'ta Crema'yı ve 1162'de Milano şehrini yakıp yıktı. 1165'te bir kurtarıcı olarak Roma'ya giren, Venedik'in ve Sicilya kralının müttefiki olan papa, şehir birliklerini (Verona birliği, Lombardia birliği, 1167) desteklediği ve Lombardia'da Alessandria kalesini yaptırarak direnme hareketinin başına geçti. İmparatorluk orduları bu kale önünde geri püskürtüldü.