'Arap gazetelerine Libya yüzünden Türkiye ile çatışma korkusu yansıyor'
Ceyda Karan 01 Ocak 1970
Musa Özuğurlu'ya göre, Erdoğan'ın Libya hamlesi, Arap dünyasıyla ikinci cephenin açılmasına yoruluyor. Hafter'i destekleyen Suudi Arabistan, BAE ve Mısır'ın Türkiye'yi 'yayılmacı' gördüğünü belirten Özuğurlu, Arap medyasına Türkiye ile askeri çatışma kaygılarının yansıdığını belirtti. Rusya'nın inisiyatif alarak Türkiye'yi etkilemesi de umuluyor.
Libya'da iç savaş tüm hızıyla sürerken, Türkiye'nin bu iç savaşa müdahil olması tartışılıyor. Ankara, Doğu Akdeniz'deki enerji paylaşımı mücadelesinde 'deniz alanlarını sınırlandırma' mutabakatına eşlik eden bir de 'savunma mutabakatı' imzalamışken, bu adım özellikle Arap dünyasında yankılandı. Arap dünyasındaki tartışmaları Artı TV yorumcusu ve Duvar internet sitesinin yazarı Musa Özuğurlu ile konuştuk.
'Ulusal Mutabakat Hükümeti'nin de kendi içinde tam birliği söz konusu değil'
Musa Özuğurlu, Libya'da Muammer Kaddafi'nin 2011'de uluslararası müdahale eşliğinde devrilmesiyle büyük bir otorite boşluğu oluştuğunu anımsatırken, yıllar içerisinde ortaya çıkan ikili yapı ve uluslararası destekçileri üzerinden çatışmanın şekillendiğini anımsattı. Özuğurlu Libya başkentinde hüküm süren Ulusal Mutabakat Hükümeti'nin de kendisini destekleyen Misratalı cihatçı militanlarla sorunlarının da dinmediğini ekledi:
"Kaddafi’nin devrilmesiyle birlikte büyük bir otorite boşluğu doğdu. Özellikle Fransa, İtalya gibi ülkeler alan kapmaya çalıştılar, önceden birtakım adımları attılar ve bir alan da elde ettiler. Sonrasında çeşitli dinamikler var. Bir ulusal mutabakat hükümeti var, bir tarafta Hafter var. Ama Hafter daha sonradan yeniden ortaya çıkan bir isim aslında. Fakat ulusal mutabakat hükümeti içerisinde de tam bir birlik söz konusu değil kendi içlerinde de bir ihtilaf var. Mısrata’nın dinamiği ile Trablus arasında problem devam ediyor. Bunlar yine de kendilerini diğerlerine karşı daha yakın hissediyorlar ve dolayısıyla orada aslında birkaç otoriteden bahsedebiliriz ama dünya kamuoyu iki otorite üzerinden gidiyor. Bunlardan bir tanesi ulusal mutabakat hükümeti bir tanesi de Hafter tarafı. Bunların çatışması üzerinden Libya okunmaya çalışılıyor."
'Erdoğan Arap dünyasıyla ikinci cepheyi açmış oldu'
Özuğurlu Türkiye'nin aslında Kıbrıs Rum Yönetimi karşısında kendi haklarını savunmaya çalıştığını ancak Libya üzerinden attığı son adımla işlerin değiştiğini anlatırken, Erdoğan'ın aslında Arap dünyasıyla yeni bir cepheyi açmış olduğunu dile getirdi. Arap dünyasında Erdoğan yönetiminin girişimlerinin detaylı biçimde işlendiğini aktaran Özuğurlu, aslında Libya hamlesinin de çok önceden Arap basınında yer aldığını belirtti. Türkiye'nin karşısında açıkça Mısır, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin yer aldığını vurgulayan Özuğurlu, bu üç ülkenin de Hafter'e destek için harekete geçmeye kararlı olduklarını dile getirdi:
"Türkiye’nin burada yapmaya çalıştığı şu: Özellikle Güney Kıbrıs Rum yönetiminin gaz aramalarıyla ilgili olarak vermiş olduğu yetkilenmeler sonrasında Türkiye kendi haklarını savunmaya çalışıyor. Orada birtakım iddiaları söz konusu. Fakat daha önce bu mesele Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin çalıştığı özel şirketler vasıtasıyla Batı ile Türkiye arasındayken Türkiye’nin Libya adımıyla işler değişti. Arap dünyasıyla da aslında Türkiye, Erdoğan yeni bir cephe açmış oldu. İşin bir de o tarafı konuşulmaya başlandı. Birkaç ay önce Arap gazetesinde şunu okumuştum. Erdoğan’ın Libya ile ilgili bütün girişimleri gazla ilgili. Erdoğan’ın bir şekilde Kıbrıs yönetimiyle olan mücadelesine Libya’yı da katmak istediği yazılıyordu. Gerçekten de birkaç sonrasında bu işin tamamen somutlaştığını gördük. Arap basını bunu çok önceden görmüştü zaten. Bunun yanında özellikle Mısır, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri medyası çok ilgili çünkü üç ülke de şu anda Türkiye ile sorun yaşıyor. Erdoğan’ın Libya adımıyla birlikte bu üç ülke de harekete geçmeye kararlı. Erdoğan’ın Libya’da bir alan kazanması bir şekilde orada Hafter’i destekleyen bu üç ülkenin alan kaybetmesi demek."
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti Başkanlık Konseyi Başkanı Fayez Al Sarraj ile görüştü.
Dışişleri Bakan Yardımcısı: Libya ile imzalanan anlaşmanın hiçbir yerinde muharip güç göndermekten bahsedilmiyor
'Araplar Haftar ve Mısır Türk gemilerini vurur mu diye tartışıyorlar'
Özuğurlu, Arap basınında çok takip edilen Abdülbari Atwan'ın özellikle Türk-Arap çatışması olasılığını gündeme taşıdığını da aktardı. Haftar güçlerinin Türk gemilerini vurması tehdidine atıf yapan Özuğurlu, aynı şekilde Atwan'ın da Mısır'ın uçaklarının da olası bir hamlede kullanılması olasılığına dikkat çektiğini ekledi. Özuğurlu'ya göre Arap basınında adeta Türkiye'nin Libya'ya asker göndermesi olasılığına karşı bir tür 'savaşa hazırlık' havası var:
"Dolayısıyla basınları da çok ilgili. Abdülbari Atwan, çok bilinen bir isim. Gelecek ile ilgili olarak Türklerin Araplarla çatışmasından korkuluyor. Meselenin askeri bir boyuta kadar varabileceğinden korkuluyor. Ahram’dan da bir örnek vereceğim, Sisi’nin oraya bir açıklaması var, Abdülbari Atwan’ı doğruluyor. Atwan soruyu şöyle soruyor. ‘Acaba Hafter, Türk gemilerini vuracak mı?’ Ama onun üzerine bir başka soru soruyor; ‘Mısır’ın uçakları kullanılacak mı?’ bundan birkaç gün önce iki kez üst üste yinelenerek ulusal ordudan yani Hafter tarafından kara ya da havca sahasına giren Türk gemi ve uçaklarının vurulacağı yönünde açıklamalar yapıldı. Orada insanlar bir yandan da kendilerini çatışmaya hazırlıyorlar. Türkiye’nin göndereceği bir birlik olur mu, bu TSK içinden mi olur yoksa özel güvenlik şirketleri vasıtasıyla mı olur bunu bilmiyoruz. Ama böyle bir ihtimali Abdülbari Atwan vurguluyor. Bunun yanında bir başkası, El Arap gazetesinden Hattari Ebu Biad diye bir isim var. O da şunu soruyor. Doğu Akdeniz’in stratejik önemi son yıllarda özellikle gaz meselesiyle ilgili olarak arttı. Erdoğan bu adımı sonrasında ne olacak? Erdoğan’ın 'Doğu Akdeniz’deki yayılması' olarak nitelendiriyor, belki bir nüfuz elde etmesinin yolunu açar gibi, daha tarafsız bir yorumla. Ama bunun yanında Erdoğan’ın herhangi bir şekilde burada hareket etmesi Rusya’ya takılabilir. Dolayısıyla Erdoğan’ın işi bu anlamda biraz zor. Son dönemde Erdoğan’dan da Rusya’dan da karşılıklı birtakım açıklamalar mevcut."
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti Başkanlık Konseyi Başkanı Fayez Al Sarraj ile görüştü.
Libya UMH Başkanı Sarraj'ı ağırlayan Erdoğan, varılan anlaşmalar için 'Sevr'in ters yüz edilmesi' dedi
'Sisi Libya'ya müdahaleyi ulusal güvenlik meselesi sayıyor'
Kaddafi'nin uluslararası müdahale eşliğinde devrildiği, Suriye'de rejim değişikliği hedefiyle iç karışıklık çıkartıldığı dönemde Türkiye, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Katar'ın birlikte hareket ettiklerini anımsatan Özuğurlu, bugün işlerin tamamen değiştiğinin altını çizdi. Mısır lideri el Sisi'nin özellikle Libya'ya askeri müdahalede bulunmamış olmaktan ötürü hayıflandığını belirten Özuğurlu, Kahire'nin açıkça komşusu Libya'ya yabancıların müdahalesini kabullenmeyeceği görüntüsü içinde olduğunu ve bunu 'ulusal güvenlik meselesi' saydığını aktardı:
"Türkiye, Suriye’de Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Katar ile birlikte hareket ediyordu. Erdoğan’ın açıklamaları vardı, NATO’nun orada ne işi var diye, daha sonrasında kullandırdı. Suriye’de birlikte hareket ettiği ülkeler Erdoğan’a karşı. Bunları da karşısına almış durumda. Batı ülkeleriyle hareket etmişti zaten, onlar da bir şekilde şu anda Erdoğan ile çatışıyorlar Doğu Akdeniz ile ilgili olarak. Mesele nereye varır kestirmek zor. Şarkul Avsat’a Abdulfettah el Sisi’nin vermiş olduğu demeç bence çok önemli. Daha önce de yansımıştı Arap basınına açıklamaları. Sisi, ‘Biz zamanında Libya’ya müdahale etse miydik askeri olarak, ordumuzu soksa mıydık’ diye bir ifadesi var. Bu geçmişle ilgili bir pişmanlığını belirtiyor. Bütün bunlar Erdoğan’ın açıklamasından sonra geliyor. ‘Libya’yı kimsenin kontrol etmesine izin veremeyiz, bu bizim için ulusal güvenlik meselesidir’. Dolayısıyla Mısır’ın bu duruma bakışı belli. Libya’ya Erdoğan’ın herhangi bir şekilde asker göndermesine veya inisiyatif almasına yönelik olarak bakışı belli. Zaten Mısır ile Türkiye arasında bir sorun yaşandığı için Mısır bu meseleye bir taraf olarak katılacaktır. Zaten Libya komşusu."
'Suudiler, Mısır ve BAE Türkiye'ye alan tanımamakta işbirliği içinde'
Özuğurlu aslında meselenin Libya ile bitmediğini, Suriye'den Libya'ya uzanan bölgedeki yeni tesis edilmeye çalışılan dengelerle alakalı olduğunun altını çizerken, yeni saflaşmaya atıf yaptı. Katar'ın Türkiye ile birlikte Haftar'a 'çete' dediği ve Trablus'taki İhvancı yönetimi desteklediğini, karşısında bulunan Suudi Arabistan, BAE ve Mısır'ın ise aksi tutumda olduğunu belirten Özuğurlu, son üç ülkenin aynı zamanda Suriye meselesinin bir an önce kapanması eğilimine girdiklerini dile getirdi. Aynı üç ülkenin diğer yandan Katar'la da 'ilişkilerin düzeltilmesi' yönünde girişimlerde bulunduklarına dair haberlerin geldiğini anımsatan Özuğurlu, ancak burada da Katar'ın Türkiye ile ilişkisinin zayıflatması şartının konulduğunu söyledi. Özuğurlu'ya göre son Libya vakası vesilesiyle bu üç ülke Türkiye'ye alan tanımamak üzere safları sıklaştıracak ve işin ucunda askeri çatışma riski de bulunuyor:
"Bu meseleyi sadece Suriye, sadece Libya sadece başka bir başlık olarak alamıyoruz. Çünkü her birisi birbiriyle bağlantılı ve topyekun bir mücadele devam ediyor. Katar'dan bir örnek verebiliriz. Katar tamamen Hafter karşıtı yorumlar yapıyor. Hafter’in bir çete olduğu ve bu şekilde hareket ettiği iddiası var. Bunun yanında Suriye meselesiyle ilgili olarak artık yavaş yavaş safların Arap dünyasında da belirginleştiğini görüyoruz. Bir şekilde artık Arap dünyası Suriye’deki bu meselenin bir an önce bitmesi taraftarı. Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan strateji halinde hareket etmeye devam ediyorlar. Katar ile ilişkilerin düzeltilmesi yönünde girişimler de var. Buna rağmen tam olarak halledilebilmiş değil. Çünkü Katar’a yönelik olarak öne sürdükleri şart Türkiye ile ilişkilerini zayıflatması. Katar şu anda Türkiye ile birlikte yer alıyor. Katar tamamen Türkiye ile artık kader birliği yapmış durumda. Bu ikili geleceklerini Libya sahası üzerinde görüyorlar. Bu daha geniş çerçevede devam eden bir rekabet. Şu andaki tezahür Libya. Türkiye ile Katar orada bir şekilde beraber hareket edecekler. Buna karşılık da Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Mısır gibi birtakım ülkeler de hem Katar’a baskı yapmak üzere hem de Türkiye’ye alan tanımamak üzere karşı tarafta yer alacaklar. Ama burada belirtilen herhangi bir şekilde askeri bir durum söz konusu olursa bu gerçekten tehlikeli olarak görülüyor birtakım çatışmalar da yol açabilir. Türkiye’nin oraya asker göndermesi durumunda, mesela Mısır veya başka bir ülkeye de asker gönderme hakkının doğabileceği yönünde birtakım yorumlar var ki bu da Türkiye ve Arap dünyasındaki bazı ülkelerin karşı karşıya gelmesi demek."
'Rusya'nın inisiyatif alması ve tıpkı Suriye'deki gibi Türkiye'yi dizginlemesi beklentisi'
Özuğurlu, Arap medyasında gelişmelerin hem emperyalizm hem de Türkiye'nin yayılmacılığı üzerinden okunan yorumlara da atıf yaparken, Erdoğan yönetiminin Yeni Osmanlıcılık ve emperyal geçmişle anılarak görüldüğüne dikkat çekti. ABD'nin Libya geriliminde 'geri planda duran tutumuna da değinen Özuğurlu, Arap aleminde Rusya'nın inisiyatif alarak öne çıkması ve Suriye'deki gibi Türkiye'yi dizginlemesi' beklentisinin de bulunduğunu ekledi:
"Abdülbari Atwan bu meseleyi Osmanlıcılık üzerinden okuyor. Zaten aslında uzun zamandır Türkiye’ye karşı birtakım makalelerinde buna vurgu yapıyor. Sadece batı emperyalizmiyle bu meseleyi anlıyor. Aynı zamanda Osmanlı’nın yeniden canlanması fikriyle Osmanlıyı da kendi döneminde emperyal bir güç olarak görüyor. Erdoğan şimdi böyle bir hamleyi yapmış olmasını da bunun devamı olarak görüyor. Bunu sadece Libya ile ilgili olarak değil Arap dünyası ile ilgili olarak savunuyor. Bunun yanında direniş ekseni dediğimiz yerden bakan yazarlar hiçbir şekilde Libya’ya müdahale edilmemesi gerektiğini, Libya’nın kendi halkının iradesinin öne çıkarak Libya halkının çıkarlarına çözüm bulunmasının savunuyorlar. Bu anlamda da söylemlerini tahmin etmek çok güç değil. Emperyalizm karşıtı birtakım ifadeleri görüyoruz. Ama şöyle bir savunmaları da var; bu kendi ifadeleri ‘Bu meseleyi sadece Türkiye’nin yayılmacılığı üzerinden de okuyorlar’, dolayısıyla iki yönlü bir eleştiri olduğunu söyleyebiliriz. Hem bir taraftan batı emperyalizmine özelden baktığımız zaman da Erdoğan’a karşı bir tavır olduğunu söyleyebiliriz. Amerika Bileşik Devletleri’nin herhangi bir şekilde net bir tavır ortaya koymuyor olması bir şekilde şaşırtıcı görünüyor. Amerika’nın beklediği yönünde yorumlar var. Diğer yandan Rusya’nın inisiyatif alabileceği yönünde yorumlar var. Yani Suriye meselesinde olduğu gibi Rusya’nın Libya’da da Amerika’nın geride kalmasıyla alan kazanabileceği ve özellikle Türkiye üzerinde etkisini kullanabileceği dolayısıyla Erdoğan’ın Rusya eksenine girip o şekilde belki Libya meselesini çözmeye çalışabileceği yönünde birtakım yorumlar var. Zaten o nedenle aynı zamanda Rusya’nın Hafter’i desteklemesi gibi bir yorum üzerinden Erdoğan’ın işinin zor olduğu ifade ediliyor."