BU KADARI EĞİTİM GEREKTİRİR
Hasan ÜNAL 01 Ocak 1970
Papa'nın Türkiye ziyareti rezalete dönüştü. Yarın gelecek olan ve Katolik dünyasının ruhani lideri olduğu kadar bir devlet başkanı sıfatını da taşıyan Papa'nın Türkiye'de Başbakan Erdoğan ile görüşüp görüşmeyeceği belli değil. Başbakan Erdoğan İslam Peygamberine fütursuzca hakaret eden bu Papa ile görüşmek istiyor; ancak Papa tepeden bakan bir tavırla görüşmekten imtina ediyor. Başbakan Erdoğan halâ havaalanında Papa ile görüşebilme umudunu muhafaza ediyor. Kelimenin tam anlamıyla bir zavallılık. Aslında İslamiyet ve Türkiye konularında sicili bozuk birisi olan Papa'nın Türkiye'ye gelmesine izin vermemek lazımdı. Kardinal Ratzinger iken Türkiye'nin AB üyeliğine kültürel farklılıklardan dolayı karşı çıktığını hatırlıyorduk. Papa seçildikten sonra, selefinin dini siyasetinden vazgeçeceği ve Hıristiyanları İslama karşı bir tür cepheleşmeye teşvik edeceği kısa sürede anlaşıldı.
12 Eylül 2006 günü Regensburg Üniversitesi'nde İslam Peygamberinin şiddeti teşvik ettiğini ispatlamaya çalışan bir konuşma yaptığını ve bu konuşmada zayıf kaynaklara itibar ederek ve üstelik bu kaynakları zorlayarak, İslam'daki tanrı anlayışının akıl ve mantık dışı olduğunu ispatlamaya çalıştığını da biliyoruz.
O konuşma üzerine başta Türkiye olmak üzere İslam dünyasının her yerinde Papa'ya tepkiler oluştuğu ve bihassa Türkiye'deki tepkilerin kuvvetli ve kapsamlı olduğu ortadayken, hükümet Papa'ya, 'bu şartlar altında gelme'diyemedi. Aslında gelmesini istemedikleri her hallerinden belliydi; çünkü, gelince Papa ile görüşmeye zamanları olmayacağını; programlarının dolu olduğunu karşı tarafa bildirdiler. Papa da 'Sizinle görüşmeye zaten çok istekli değilim; geziyi duyunca geçen sene görüşmek isteyen sizdiniz' tavrını sergiledi ve Türkiye'ye gelmekte ısrar etti.
İşte bu noktada hükümetin 'gelme' diyememesi hem manidardır hem de kendi çıkarları açısından yanlıştır. Manidardır; çünkü bu kadar sene dini siyasette kullanan ve sürekli olarak din meselesini ön plana çıkaran bir kadronun AB sürecinden dolayı Papa karşısında bu kadar süklüm büklüm bir görüntü sergilemeleri ibretamiz bir durumdur. Hatalıdır; çünkü korkunun ecele faydası yoktur ve Papa gelmeden evvel ve buradayken Türk halkının göstereceği tepkiler ile Papa'nın nobran tavrı AKP'ye AB sürecinde gelmemesinden daha pahalıya mal olabilir.
Çünkü Türk halkının dün Çağlayan'da ortaya koyduğu tepkilerden başlayacak olan bu gidişat Papa'nın burada bulunduğu günlerde devam ederse buna şaşırmamak gerekir. Yabancı basının fevkalade yakından izlediği bu ziyaretin Türkiye'nin tanıtımına 'olumlu'bir katkı yapması düşünülemez. Zaten Papa da muhtemelen bunları bilerek geliyor. Devlet adamlığı böyle olmaz.Ya adama 12 Eylül'de yaptığı konuşmadan sonra gelmemesi gerektiği söylenir ve mesele kapatılır. Ya da gelince devlet protokolü uygulanır. Görüşülür; ancak bu görüşmelerde bu Papa'ya hakettiği dilden bir şeyler söylenir ve neden bu derece İslam ve Türk düşmanlığı yaptığı sorulur. Papa'nın konuşmalarından ayrıntılı analizler çıkarılır. Sonra da bu konuşmalara Türk milletinin kızgınlıkları dile getirilir. Ayrıca Papa'ya, yapmaya çalıştıklarının farkında olduğumuz; örneğin Ortodoksları da yanına çekerek İslam dünyasına karşı bir Hıristiyan cephesi oluşturmasının beyhude olacağı anlatılır. Bizim hükümet ne onu ne de ötekini yapabiliyor. Yaptığı tam bir takiye. Kamuoyundan yükselen tepkilerden dolayı Papa ile görüşmek istemiyorlardı. Oysa geçen yıl hadiseyi bir devlet ziyaretine döndürmek isteyenler kendileriydi. Sonra tepkiler üzerine 'gelme' demek yerine, Papa ile görüşmeme yolunu seçtiler. Ama İstanbul sermayesi ve basınındaki ağa-babalar 'hoop, kardeşim ne oluyor' deyince görüşmek istediler. Bu sefer de Papa reddetti. Bu işi bu kadar mükemmel bir diplomatik çıkmaz haline getirmek için galiba tersine eğitim gerekir...