« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

23 Mar

2020

Corona Virüsü ve Doğru Sanılan Yanlışlar

Dilge Timoçin 01 Ocak 1970

Corona virüsüyle ilgili haberler ilk çıkmaya başladığında havaların ısınmasıyla birlikte hastalığın da kırılabileceği söyleniyordu. Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) verilerine göre Corona virüsü iklim dinlemeksizin soğuk, sıcak, nemli ya da kurak tüm bölgelere yayılabiliyor.
Bir başka inanış da soğuk hava ve karın mikropları kırdığı şeklinde. Ancak DSÖ’ye göre bu havaların ne Corona virüsünü ne de başka mikropları ve hastalıkları ortadan kaldırdığına dair bir veri var. Zira sıcaklık ve hava durumundan bağımsız insanların vücut ısısı daha önemli. Bu ısı da küresel olarak 36,5 ile 37 derece arasında.
Sıcak banyonun Corona virüsüne yakalanmayı engelleyeceği de doğru değil. Dünya Sağlık Örgütü alınan duşun sıcaklığına rağmen insan vücudunun iç ısısının değişmediğini yani 36,5 ile 37 derece arasında kaldığını tekrarlıyor.
Yüz maskelerinin Corona virüsünden korunmada işe yarayıp yaramadığına dair görüş ayrılıkları yaşansa da dünyaca ünlü Johns Hopkins Tıp Fakültesi önemli ayrımlarla bu soruyu yanıtlıyor.

N-95 gibi yüze tam oturan profesyonel maskeler, sağlık çalışanlarını en iyi korur. Zira her sağlık çalışanı için bu maskeler ayrı test edilir. Halk arasında ise yaygın görülmeye başlanan ameliyat maskeleri yüze tam oturmadığından koruma sağlamaz. Maske taktınız diyelim mikrop elinizdeyse, maskenize bile dokunsanız riskli. Ancak zaten başka hastalıkları olanlar varsa, başkalarına bulaştırmamak adına maske takabilirler.
Sivrisineklerin Corona virüsünü insanlara yaydığına dair bir bilgi de mevcut değil. Dünya Sağlık Örgütü Corona’nın bir solunum yolu virüsü olduğuna, öksürme ve hapşırmayla ya da tükürük ve mukustan havaya karışan damlacıklarla bulaştığına dikkat çekiyor.
Özellikle restoranlarda ve alışveriş merkezlerinin tuvaletlerinde gördüğümüz el kurutucuların Corona virüsünü öldürdüğü şeklindeki söylentide de doğruluk payı yok. Dünya Sağlık Örgütü, ellerdeki virüsü kırmanın yolunun su-sabun ya da alkol bazlı el dezenfektanları olduğunu vurguluyor.
Morötesi (ultraviyole) dezenfekte lambalarının ellerde ve vücudun diğer bölgelerinde kullanılmasını Dünya Sağlık Örgütü önermiyor zira ultraviyole ışınlar deride tahrişe neden olabiliyor.
Salgının ilk günlerinde birçok ülke önlem olarak özellikle havaalanlarına termal kameralar yerleştirmiş ve ateşi olanları tespit ederek Corona virüsüne bağlı enfeksiyon taşıyıp taşımadıklarına bakmışlardı.


Ancak Dünya Sağlık Örgütü zaman geçtikçe Corona virüsünün sadece ateşle kendini göstermediğinin anlaşıldığına dikkat çekiyor. Zira enfekte olanların hasta düşerek ateşlerinin çıkması 2 ila 10 günü bulabiliyor.
İnsanın tüm vücudunu alkol ya da klorla temizlemesinin Corona virüsünü öldürdüğüne dair inanışın da temeli yok. Vücuda zaten giren Corona virüsünün ten temizliğiyle yok edilemeyeceğini söyleyen Dünya Sağlık Örgütü uyarıyor: Bu tür maddeler göz ve burundaki mukoza zarına ve kıyafetlere zarar verebilir. Uygun miktarda kullanılan alkol ve klor, sadece yüzeylerin dezenfekte edilmesinde etkili.

Johns Hopkins Üniversitesi Tıp Fakültesi uzmanları da ayrıca çamaşır suyu ve alkolle gargara ya da bu maddelerin içilmesinin tehlikeli olduğu konusunda uyarıyor. Sirke, steroidler ya da aromalı yağlar da virüsten korunmada etkili değil.
Corona virüsünün en ağır komplikasyonu zatürre ve solunum yetmezliği. O nedenle akla gelen ilk sorulardan biri zatürre aşısının virüse karşı koruma sağlayıp sağlamadığı. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre bu sorunun yanıtı ‘’hayır.’’ Covid-19 yepyeni bir virüs ve kendi aşısının üretilmesi gerekiyor.
Peki burnu düzenli olarak tuzlu su ile temizlemek virüsün neden olduğu enfeksiyonu engeller mi? DSÖ’ye göre bu yönde de bir kanıt yok. Evet tuzlu su gargarası soğuk algınlığının daha hızlı atlatılmasına yardımcı oluyor ancak solunum yolu enfeksiyonları üzerinde önleyici bir etkisi yok.
Beslenme önerileri de bağışıklık sistemini güçlendirmek adına Corona virüsü salgını döneminde sık sık konuşuluyor. Sarımsak mikropları öldürücü özelliğiyle en öne çıkan besin. Ancak Dünya Sağlık Örgütü sarımsak yemenin insanları yeni Corona virüsünden koruduğuna dair bir bulgu olmadığını söylüyor.
Salgının başından bu yana Corona virüsünün özellikle 65 yaş üstünü etkilediği, gençlere bulaşma riskinin düşük olduğu da konuşulmuştu. Ancak Corona virüsü yaş sınırı tanımıyor. Her yaştan insan bu virüse yakalanabilir. Elbette yaşlılar, astım, şeker, kalp hastalığı olanlar bağışıklıkları daha zayıf olduğu için komplikasyonlara daha açık.

Antibiyotikler de yaygın kanının aksine Corona virüsünün tedavisinde ya da önlenmesinde rol oynamıyor. Zira bu tür ilaçlar sadece bakteri kaynaklı hastalıkları tedavi ediyor. Covid-19 ise bakteri değil virüs. Ancak Corona virüsü nedeniyle hastanede tedavi altına alınırsanız ilave ortaya çıkacak enfeksiyonlar için de gerektiğinde antibiyotik verilecektir.
Peki sadece Corona virüsünü önleyecek ya da tedavi edecek belirli ilaçlar var mı? Dünya Sağlık Örgütü bu soruya şimdilik ‘’hayır’’ yanıtını veriyor. Şu anki tedaviler sadece virüse bağlı gelişen farklı semptomları azaltmaya yönelik. Bazı tedavi denemeleri halen inceleme altına ve klinik deneylerde test edilecek.
ABD’nin Seattle kentinde ilk aşı denemesi yapılmasının basında yer bulması üzerine ‘’Aşı bulundu’’ algısı da yayıldı ancak bu da yanlış. Johns Hopkins Üniversitesi Tıp Fakültesi, aşı üzerinde çalışmaların daha ilk aşamasında olunduğunu, insanlar için etkili ve güvenli bir aşının tamamlanmasının aylar alacağına dikkat çekiyor.
Elbette komplo teorileri de var. Corona virüsünün laboratuvarlarda kasıtlı olarak yaratıldığı ve çevreye salındığı gibi. Johns Hopkins bunun da doğru olmadığını, ‘’Virüsler zaman içinde değişebilir. Salgınlar domuz, yarasa, kuş gibi hayvanlarda yaygın olarak bulunan bir virüsün zamanla mutasyona uğrayarak insana geçebilir hale gelmesiyle ortaya çıkar. Yeni Corona virüsü de büyük olasılıkla bu şekilde salgına dönüştü’’ sözleriyle açıklıyor.
İnternetten alışverişin yoğun olduğu, ürünlerin bir bölümünün de Çin’den geldiği için akıllardaki bir soru da Çin’den gelen ürünlerin paketlerinin virüs taşıyıp taşımadığı.
Johns Hopkins uzmanlarının bu soruya da yanıtı hayır. Evet, virüsün plastik ve çelik yüzeyde 3 Gün canlı kalabildiğine, karton yüzeyde bu sürenin 24 saat olduğuna dair çalışmalar var ancak bu kadar uzun yol kat eden ürünlerin üzerinde virüsün canlı kalma şansı yok.

Ziyaret -> Toplam : 125,30 M - Bugn : 60735

ulkucudunya@ulkucudunya.com