« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

06 Ara

2006

5 Aralık… Türk Kadınına Seçme ve Seçilme Hakkı Verilmesinin Yıldönümü…

01 Ocak 1970

Kadınlar, Türk Kurtuluş Savaşı'nın en önemli unsurlarından biriydi ve Mustafa Kemal, Cumhuriyet'in ilanından sonra ‘‘kadın hareketi’’ne büyük önem verdi.

Osmanlı İmparatorluğu döneminde İkinci Meşrutiyet sırasında başlayan kadın uyanışı, cumhuriyetle birlikte büyük bir ivme kazandı. Kadın hareketinin ve haklarının en büyük savunucusu ise, her öncü eylemde olduğu gibi, Mustafa Kemal'di.

Atatürk, kadınların siyasal örgütlenişini Kurtuluş Savaşı yıllarında destekliyordu. 1923 yılının yaz aylarında, daha Halk Fırkası ve Cumhuriyet kurulmadan ‘‘Kadınlar Halk Fırkası’’ kurulmuştu. Bu siyasi örgüt, her açıdan Cumhuriyet hükümetlerine baskı yaparak kadın haklarının savunucusu oldu. Şubat 1924'te ‘‘Türk Kadın Birliği’’ kuruldu, ama Türk kadınının çağdaş yasal haklara kavuşmaları, biraz zaman aldı.

Genç Türkiye Cumhuriyeti'nin her toplumsal kademesinde öncülük eden kadınlara ilk siyasal hakları, 1930 yılında çıkarılan Belediyeler Kanunu ile verildi. Ardından 1934 yılında Malatya Milletvekili İsmet İnönü ve 191 arkadaşının verdikleri bir yasa değişikliği teklifiyle Türk kadını milletvekili seçilme hakkını kazandı. O tarihlerde Avrupa ve Amerika'da kadınların böylesine çağdaş hakları henüz yoktu. 1 Mart 1935 yılında toplanan TBMM'de tam 18 kadın milletvekili yer aldı.

Türk kadını seçme ve seçilme hakkına birçok Batı ülkesinden daha önce sahip oldu. Atatürk, kadının seçme ve seçilme hakkına kavuşmasıyla ilgili olarak, " Medeni memleketlerin birçoğunda kadından esirgenen bu hak, bugün Türk kadınının elindedir ve onu salahiyet ve liyakatle kullanacaktır." diyerek kararlılığını belirtmiştir.

İtalya'da kadınlar 1948'de, Japonya'da ise ancak 1950'de seçme hakkını kazandı. Türkiye'nin Medeni Kanun'u aldığı İsviçre'de ise kadınlar seçme ve seçilme hakkını 1971'e kadar alamadı. İsveç ve Danimarka örneklerinde de durum farklı değildi.

Türk kadını, Atatürk hayattayken yapılan son seçimde (1935) ilk kez seçilme hakkını kullandı ve TBMM'ye 18 milletvekiliyle girdi.

Kadına milletvekili seçme ve seçilme hakkının verilmesinden önce de 1926'da Büyük Millet Meclisi onayıyla Medeni Kanun yürürlüğe girdi ve kadını 'şeriat'tan kurtararak, haklarını 'iade etti'.

TBMM tarafından 3 Nisan 1930'da kabul edilen bir başka yasa ile kadına belediye seçimlerine katılma hakkı tanındı. 26 Ekim 1932'de ise kadına muhtar, köy ihtiyar kurulu üyeliğine seçilme ve seçme hakkı getirildi.

8 Ekim 1934'de kabul edilen ve 5 Aralık 1934'de yürürlüğe giren son yasayla da kadınlara milletvekili seçme ve seçilme hakkı tanındı.Ancak 2000'li yıllarda nüfusun yarısını oluşturan kadınların Meclis'teki temsil oranı yok denecek kadar az. Kadın milletvekili sayısı, erkek milletvekillerinin sadece yüzde 4.2'si oranında.


Cumhuriyet ve Türk kadını

"Toplumun başarısızlığının asıl sebebi kadınlara karşı olan bilgisizlikten ileri gelir, bir toplumun bir organı faaliyette iken, diğer bir organı işlemez ise o toplum felç olur" sözleri, Mustafa Kemal'in, Kurtuluş Savaşı'nı omuz omuza verdiği Türk kadınına ne kadar büyük bir güven duyduğunun ifadesi.

Atatürk, daha 1920'lerde her yolla Türk toplumunda kadının önemini vurgulamış ve kadının toplumsal statüsünün yükseltilmesi gerektiği yönündeki düşüncelerini açıklamıştı. Atatürk, 1923 yılında, kadının erkekle birlikte sosyal hayata katılması yönünde şöyle diyor: "Daha endişesiz ve korkusuzca, daha dürüst olarak yürüyeceğimiz yol vardır. Büyük Türk kadınını, çalışmamızda ortak yapmak, hayatımızı onunla birlikte yürütmek, Türk kadınını ilmi, ahlaki, sosyal, ekonomik hayatta erkeğin ortağı, arkadaşı, yardımcısı ve koruyucusu yapmak yoludur."

Kadın ile erkek arasında tam bir eşitlik bulunması gerektiğinde gönülden inanan Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Atatürk döneminde, çok kısa sürede Türk kadınına tüm siyasi haklar tanındı. Atatürk, 1930'da, 1580 sayılı yasa ile Türk kadınına ilk kez belediye seçimlerinde seçme ve seçilme hakkı tanınırken, 26 Ekim 1933 yılında 2349 sayılı kanunla da kadınlar, köy ihtiyar heyetlerine ve muhtarlığa seçme ve seçilme haklarını elde ettiler. Siyasi hakların son halkasını da, 5 Aralık 1934 yılında çıkan Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'nun, 22 yaşını bitiren kadın-erkek her Türk'e milletvekili seçme ve 30 yaşını bitiren kadın-erkek her Türk'e milletvekili seçilme hakkı tanıyan maddeleri oluşturdu. Bu kanunla, her Türk kadını birçok Avrupalı kadından çok önce milletvekili seçme ve seçilme hakkına ve eşit vatandaş olma niteliğine yasal olarak kavuştu. Atatürk, "Siyasi ve sosyal hakların kadın tarafından kullanılmasının, beşeriyetin saadeti ve prestiji açısından olduğuna eminim" derken, 1935 yılında yapılan ilk genel seçimde 18 kadın milletvekili TBMM'ye girdi. Cumhuriyetin ilk kadın milletvekilleri; Mebrure Gönenç (Afyon), Satı Çırpan (Ankara), Şükran Örsbaştuğ (Antalya), Sabiha Gökçül (Balıkesir), Şekihe İnsel (Bursa), Hatice Özgünar (Çankırı), Huriye Önüz (Diyarbakır), Fatma Memuk (Edirne), Nahiye Ergücü (Erzurum), Fakihe Öymen (İstanbul), Benel N. Arıman (İzmir), Ferruh Gürgüp (Kayseri), Behire Morova (Konya), Mehri Pektaş (Malatya), Meliha Ulaş (Samsun), Esma Nayman (Seyhan), Sabiha Görkay (Sivas), Semiha Hızal (Trabzon) oldu.

¥ YENİ İLERİ Gazetesi, (Antalya), Sayı: 5021

Ziyaret -> Toplam : 125,32 M - Bugn : 75271

ulkucudunya@ulkucudunya.com