Başbakan’ın oğulları ve arabuluculuk komedyası
Sabahattin ÖNKİBAR 03 Nisan 2007
1953’de merhum Adnan Menderes tahsilini bitirip ithalat-ihracat şirketi kurmak için izin isteyen oğlu Yüksel Menderes’e şu karşılığı vermişti:
“Ben Başbakan olduğum süre içinde unut bunu.”
Oğul Menderes şaşırıyor:
“Peki ama neden efendim?”
Baba Menderes:
“Sen istemesen bile bu çocuk Başbakanımızın oğlu diye devlet dairelerinde kolaylık gösterirler de ondan. Ben buna katlanamam.”
Yüksel Menderes babasından aldığı bu karşılık üzerine ticaret sevdasından vazgeçiyor ve Dışişlerine katip oluyor.
2007’nin Başbakan’ı Tayyip Erdoğan ise oğlunun ticarete girmesini Meclis kürsüsünden şöyle savunuyor:
“Ticarete girmesin de iş takipçisi mi olsun?”
Pardon... İş takipçisi olmasın, aman ha. Şeyh Makdum’un ortağı Ramsey’in kayınbiraderi Hasan Doğan’dan 2.3 milyon dolara gemi alsın, armatör olsun... Rahmetli Menderes’in dediği de laf mı?..
Tayyip Bey ve Menderes farkı
Başbakanımızın’ın bir de damadı var, o da oğlu sayılır. Daha 26 yaşında. 15 bin kişinin çalıştığı büyük bir gruba genel müdür olmuş.
Grubun adı: Çalık.
Burada altı çizilmesi gereken husus, bu gruba Samsun-Ceyhan boru hattının kısa bir süre önce ihalesiz olarak verilmiş olması.
Yolsuzluk ve usülsüzlük var mı bilmiyoruz ve peşinen böyle bir imada bulunup hüküm de vermi-yoruz, ama insafla, iz’anla soruyorum bu fotoğraf içinize siniyor mu?.. Yüzlerce trilyonluk işi ihale olmaksızın alan bir şirkete Başbakan’ın damadı umum müdür yapılırsa bu kabullenilebilir mi?
Yazımın başındaki misalden hareketle söylüyorum ki böyle bir şeyle merhum Adnan Menderes yüz yüze gelseydi, vallahi adamcağız kahrından verem olurdu.
Bazıları bir de Tayyip Bey’i Menderes’e benzetmeye ve özdeşleştirmeye kalkışmaz mı?
Menderes çağların gerisinde efendiler, Tayyip Bey ise gelişmiş, gelişmiş. (Kendi söylüyor)
Arabuluculuğun ne oldu Tayyip Bey?
Gelelim şu meşhur arabuluculuk olayına?
Arap Birliği zirvesine niçin gittiği hâlâ devlet sırrı olan Başbakanımıza eşlik eden seçilmiş matbuat mensupları, gündemi ve içeriği olmayan seyahatı cilalamak ve davet sahibine paye çıkarmak için Tayyip Bey’e bir misyon yüklediler ve Riyad’dan haber geçtiler: “Erdoğan İngiltere ile İran arasında arabulucu oldu.”
Derken Tayyip Bey ekranlarda:
“Kadın askerin serbest kalması için İran’la konuştum.”
Riyad’dan Ankara ve İstanbul’a kadar yandaş ve yalaka medya Erdoğan’ı bir anda arabulucu kahraman imajına soktu..
Lakin İran bu ortaoyununa, “kadın askeri bırakmayarak ve Türkiye’ye ne oluyor” mesajını vererek son verdi.. Verince de bizimkiler ortada kaldı..
Ahh benim Başbakanım ne gerek var bunlara... Böyle yapay şeylere ihtiyaç duyar durumlara düşmüşsen haliniz haraptır. Dış politikada etkini göstermek istiyorsan, 50.yıl törenlerinde Türkiye’yi adam yerine koymayan AB’ye göster. Türkiye’yi bölmeyi kafasında kesinleştiren ABD’ye göster.
Ahmedinecad örneği
Bir başka şey, İran devlet gibi devlettir, böyle ortaoyunlarına da alet olup prim vermez.
Kendi ülkesinin askerine çuval geçirildiğinde kamuoyunda yükselen ABD’ye nota verelim talebini; “Müzik notası mı” diye hafife alıp cevaplayan birisi emperyalizme kafa tutan ve aslanlar gibi dikilen Tahran’ı ve Ahmedinecad’ı hiç mi hiç anlayamaz.
Ahh Tayyip Bey ah. Keşke Ahmedinecad’ı size model gösterme durumuna düşürmeseydin bizi...