Altın golü kim attı?
Kemal ÇAPRAZ 01 Ocak 1970
Türkiye AB ile imzaladığı ek protokolün sıkıntısından kurtulma çareleri arıyor. AB’nin müzakereleri askıya alma ihtimalini göz önünde bulunduran hükümet ani bir çıkışla, bir Türk Havalimanını Rumlara açma teklifinde bulundu. Bu açıklama, basınımızda “Altın vuruş”, “Altın Gol”, “AB’ye ters köşe” başlıklarıyla yankı buldu. Halbuki golü yiyenin Türkiye olduğu gözlerden kaçırıldı. Ortada bir gol olduğu kesindi ama bu gol bizim kendi kalemize attığımız goldü. Evet, Türkiye Cumhuriyeti kendi kalesine hem de ters köşeden bir gol atmıştı.
Konuyu Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt bile televizyonlardan öğrenmişti. Bakanların bile haberi yoktu. Erdoğan-Gül ikilisi kafalarına göre böyle bir karar almışlar bunu da AB’ye hemen öneri olarak götürmüşler. Türkiye’nin geleceğiyle ilgili bir karar nasıl oluyor da böyle alel acele hiçbir yetkili ve etkili mercinin haberi olmadan alınabiliyor? Böyle bir uygulama stratejik açıdan değerlendirilmiş midir? Adada 40 bin askeri bulunan Türkiye’yi ne gibi sıkıntılara sokar? Genelkurmay Başkanının açıklaması gerçekten önemli, bakınız de diyor Büyükanıt Paşa: “ Şunu, ‘off the record’ değil, yazılmak kaydıyla söylüyorum. Hükümet bizim görüşümüzü almadı. Ben bir toplantıdaydım, haberi dönünce televizyondan öğrendim. Bunun böyle gündeme getirilmesini yadırgadık. Sorsalardı şunu söylerdik: Bu, devletin resmî görüşünden sapmadır. Rumların reddetmesi hiç önemli değildir. Hangi limanları açacaksınız? Çözüm BM zemininde olmalıdır. Elbette devleti biz yönetmiyoruz. Sadece görüşümüzü dile getiriyoruz. Görüşümüzü alıp kabul etmeyebilirlerdi. Orada 40 bin askerini bulunduran bir kurumun görüşünü almak gerekmez miydi?”
Genelkurmay başkanı çok haklı olarak tepki gösteriyor. Konudan bakanların da haberi olmadığı ortaya çıktı. Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, “Bu konuda bizim görüşümüz belli. Herhangi bir şekilde Türkiye’nin liman açması söz konusu değil. Bu tip değerlendirmeleri genellikle Kıbrıs hadisesini yorumlayacak kadar gerçek bilgi birikimine sahip olmayan insanlar yapıyor”dedi. Tüzmen’in burada kastettiği kişiler kimdi?
Rum kesimini tanımanın ön adımını AKP hükümeti atmıştır. Hem de kimseden habersiz, Türkiye’nin bir havalimanını Rum kesimine açabileceğini söylemiştir. Bu Rum kesimini tanıma değil de nedir? Eğer tanıma değilse tanımadığınız bir ülkeye limanınızı nasıl açarsınız. Tanımaysa bu Türkiye’nin Kıbrıs konusundaki şimdiye kadar yaptığı bütün çalışmaları, çabaları, şehit kanlarını hiçe saymak demek değil midir?
Eğer Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni Avrupa Birliği resmen tanıyorsa bu limanların açılması o zaman tartışılabilir. Ama Kıbrıs’ın tek devleti olduğunu iddia eden Rum kesimine bu avantajı vermek tarihî bir hata olacaktır. Ayrıca Avrupa Birliği, Annan Planı’na Türk kesiminin evet demesi halinde hangi şartta olursa olsun, KKTC’ye olan bütün izolasyonların kaldırılacağı sözünü vermemiş miydi? Biz niye AB’nin sözünü yerine getirmesini istemiyoruz da sürekle taviz üstüne taviz veriyoruz.
Hükümet attığı yanlış adımlarla Türk milletinin geleceğiyle oynamaktadır. Allah’tan Rum Kesiminde Papadopulos gibi bir lider var. Allah’tan Türk tarafının her dediğine hayır diyen bir Rum kesimi var. Kıbrıs’ı hemen yutmak isteyen bir Rum kesimi var. Aksi takdirde Türkiye’nin verdiği tavizlerle Kıbrıs elimizden çoktan çıkmıştı.
KOF NUTUKLAR BOŞ SÖZLER
Başbakan Erdoğan, Kıbrıs’tan asla taviz verilemeyeceğini nutuklarında belirtiyordu. Ama ne zaman ki, Başbakan’dan böyle bir nutuk duysak arkasından bir taviz geliyor. Fransa konusunda yağıp gürleyen başbakanın bu konuda bir tek tavrının olduğunu gördünüz mü? En sert beyanları vermişti halbuki, ama Fransa “Ermeni soykırımı yapılmamıştır” demeyi suç saydı. Bizim başbakanımızdan “tıs” yok... Kıbrıs konusunda yağıp gürleyen Başbakan şimdi Rum kesimine limanlarımızın açılabileceğini söylüyor. Neden? Çünkü AB ile yaptığı ek protokolde bunu kabul etmişti. Şimdi başka yollarla yeni yeni tavizler veriyor.
Evet, basınımızın yazdığı gibi ortada bir altın gol var, ama bu altın golü Türkiye kendi kalesine attı maalesef...
