« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

27 Ara

2020

Rodos’un Fethi

1521 01 Ocak 1970

Rodos’un Fethi bilindiği gibi, Kanunî Sultan Süleyman’ın Akdeniz’de Osmanlı hakimiyetini kurmak için giriştiği ilk önemli mücadelelerden biridir.

Kanuni, saltanatının ikinci yılında Rodos’u ve ona bağlı bulunan adaları ele geçirmiş, Doğu Akdeniz’de Osmanlı hâkimiyetinin yerleşmesini sağlamıştır. 1309'dan beri Saint Jean d’Hospitaliers veya Saint Jean de Jerusalem denilen şövalye tarikatının elinde bulunan Rodos adası ile civarındaki adalar, eskiden beri Osmanlıların ele geçirmek istedikleri önemli yerlerdi.

Sultan Süleyman, Belgrad’ı almayı başardıktan sonra Osmanlı siyasetinin bu ikinci meselesini de halletmek istiyordu. Zira fethi zarurî kılan bazı sebepler vardı. Buranın fethi, Osmanlı ülkesine yeni ilhak edilmiş bulunan Mısır, Suriye ve Doğu Akdeniz sahillerinin emniyeti bakımından önemliydi. Bunun için de Rodos ve ona bağlı olan diğer adaların Osmanlıların elinde bulunması gerekiyordu.



Nitekim bu zorunlucu takdir eden Yavuz Sultan Selim, saltanatının son yıllarında, Şövalyeler üzerine yürümek için büyük çapta bir donanma hazırlamaya koyulmuş, ancak bu tasavvurunu gerçekleştiremeden hayata gözlerini kapamıştır. Hıristiyanlığın, Osmanlı hac, ticaret ve ulaşım yolu üzerinde, bu emniyeti tehlikeye sokabilecek tehlikeli kalesi durumundaki Rodos’ta bulunan şövalyeler, Osmanlı ticaret ve hac gemilerine saldırmakla kalmamışlar, ayni zamanda Canberdi Gazali’ne de yardımda bulunmuşlardı. Bundan başka onlar, Rodos’ta bulunan Cem Sultan’ın oğlu Murad’ı da taht vârisi olarak ortaya sürmüşlerdi.

Ayrıca kalelerinin sağlamlığına güvenmekte olan Rodos şövalyeleri, korsanlıklarına devam ediyorlar, bir taraftan Müslümanların yollarını kesip gemilerini alıyor, öbür taraftan da Osmanlı sahillerine ardı arası kesilmeksizin saldırılarda bulunuyorlardı. Bundan başka beş altı bin civarında Müslüman’ı esir alıp adalarında onlara türlü işkenceler yaptıkları da biliniyordu.

İste Kanunî, bu siyasî ve stratejik sebeplerden dolayı Rodos problemini halletmek istiyordu. Böylece, bir bakıma babasından miras olarak devraldığı bir siyaseti devam ettirmek ve babasının yarıda bırakmak zorunda kaldığı önemli bir meseleyi halletmek niyetinde idi. Ayni zamanda o, Rodos’u feth etmek suretiyle dedesi Fâtih Sultan Mehmed’in gerçekleştiremediği bir şeyi de yapmış olacaktı.

Rodos’un fethi hususunda Divan-i Hümayûn’da yapılan müzakerelerde ekseriyet, Rodos seferine taraftar görünmüyordu. Zira bunlar, Şövalyelerin şöhreti, adanın müstahkem olup uzun süre muhasaraya dayanabilmesi ve bir sefer vukuunda Avrupa’nın derhal buraya yardımda bulunabileceğini düşünüyorlardı. Bunlara göre sonu tehlikeli bir macera ile bitecek sefere girişmek doğru değildi. Bu düşünceye karşılık Vezir-i Azam Pirî Mehmed Pasa ile ikinci vezir Çoban Mustafa Pasa ve denizci Kurdoğlu Müslihiddin Reis, Rodos seferine taraftar olup Avrupa tarafindan endişe edilmemesi gerektiğini ileri sürüyorlardı.



Bu arada casusları vâsıtasıyla Rodos hakkında bilgi toplayan Kanunî, sefere karar verir. Bununla beraber sefere çıkmadan önce, Hammer’in ifadesiyle ” Kur’an-i Kerim’in emrini yerine getirmek için Üstada-i A’zam’a bir mektup gönderir. Bu mektupta Üstada-i Azam teslim olması isteniyor ve arzusu ile itaati kabul ettiği takdirde şövalyelerin hürriyetleri ile mallarına dokunulmayacağına dair, yerlerin ve göklerin yaratıcısı olan Allah, O’nun elçisi olan Hz. Muhammed ve diğer Peygamberler adına yemin ediyordu.” Fakat bu teklif, Üstada-i Azam tarafindan red edilir. (Üstadı Azam Rodos’u yöneten Şovalyenin ünvanı)

Bu sırada Avrupa devletleri de birbirleri ile mücadele halinde bulunduklarından, Rodos ile ilgilenebilecek durumda değillerdi. Rodos ile ilgilenebilecek tek devlet olan Venedikliler de yapılan ticaret antlaşması ile pasif hale getirilmişlerdi. Divan’da alınan sefer kararından sonra hazırlıklarına başlayan Osmanlı ordusunun basına Serdar olarak ikinci vezir Çoban Mustafa Pasa getirildi.

Öte yandan bu seferi haber alan Rodos Üstada-i Azamı Philippe Villiers de l’Isle Adam, bazı tedbirler alarak kaleyi tahkim ettirmiş, yiyecek depolatmış, şehrin önündeki limana zincir çektirmiş, ayrıca Papa ve Fransa’dan da yardim istemişti. Osmanlı donanması, 5 Haziran l522'de 300 savaş gemisi ve 400 nakliye gemisi ile Çoban Mustafa Pasa komutasında harekete geçer.

Donanmada pek çok mühimmattan başka onbin deniz ve itfaiye neferi bulunuyordu. Sultan Süleyman da 2l Receb 928 (l6 Haziran l522) tarihinde İstanbul’dan hareketle Üsküdar’a geçmiş, buradan Kapıkulu askerleri ve sefere memur olan diğer eyâletlerin tımarlı sipahileriyle birlikte karadan yola çıkmıştır.

Bu sefere nadir bir istisna olmak üzere, Sadrazam Pîrî Mehmed Paşa’nın amcası olan Şeyhülislâm Zembilli Ali Cemalî Efendi (l503 – l525) de katılmıştır. Osmanlı donanması, Rodos yakınlarındaki Gnido adasına varmıştı. 24 Haziran’da Rodos önlerine gelen Osmanlı donanması, Rodos kalesinin dört mil kadar doğusundaki bir limana demir atar. Kaleyi abluka altına alan ordu, Pâdişahin karadan gelmesini bekler.

Nihayet Kütahya – Aydın yolu ile Marmaris’e, oradan da 28 Temmuz’da Rodos adasına geçen yüz bin kişilik ordu, surlar boyunca mevzilenir. Bu esnada İngiliz, Fransız, İtalyan, İspanyol, Alman ve Portekiz milletlerine mensuba şövalyelerden müteşekkil Rodos müdafileri ise kalenin beş ana burcunu müdafaaya başlamışlardı.

Çarpışmalar, l Ağustos’ta Alman burcuna top atısı ile baslar. Kanunî, Kızıltepe denen yerde otağını kurdurarak kuşatmayı buradan idare eder. Şiddetle ve birbiri ardınca süre gelen Osmanlı hücumları, beş ay kadar devam eder. Bu arada zaman zaman kısmî basarılar da kazanılmıştı. Sonunda dayanamayacaklarını anlayan şövalyeler, kaleyi teslim edeceklerini Kanunî’ye bildirmek zorunda kalırlar.

Yapılan müzakereler neticesi 21 Aralık 1522'de bir teslim antlaşması imzalanır. Buna göre 2l3 yıllık sonuncu Haçlı Devleti de tarihe karışır. Buna göre Katolik Hıristiyanların Yakin Doğu’dan tamamen uzaklaştırılmaları da sağlanmış olur. Antlaşma gereği şövalyelerin adadan çekilmelerine müsaade edildiği gibi, şehirdeki Hıristiyanların dinî âyin ve inançlarında serbest olmaları, ada sakinlerine beş yıl kadar vergi vermemeleri ve kendilerinden devşirme alınmaması gibi imtiyazlar da bahsedilmiştir.Bu arada Hıristiyanlığı kabul eden Sultan Cem’in oğlu Murad da yakalanarak iki oğlu ile birlikte ortadan kaldırılır. Şövalyelerin Rodos’u terkinden sonra Pâdişah, 20 Ocak 1523'te Câmiye çevrilen Saint Jean Kilisesinde Cuma namazı kılmıştır. Bu namazda imamlığı, sefere iştirak etmiş olan Şeyhülislâm Zembilli Ali Cemalî Efendi yapmıştı.

Rodos, Midilli sancağına bağlanarak Dindarzade Mehmed Bey’in idaresine verilmiştir. Osmanlılar, ayrıca bu sefer sonrası Anadolu sahillerinde Bodrum, Aydos, Tahtalı kalelerini, Leros, Sömbeki, Kalimnos, Limonsa adalarını ele geçirmişlerdir. Böylece Rodos kalesi ve birlikte Oniki adanın tamamı ve Bodrum da teslim olmuştu.

Bodrum’un fethi, Anadolu tarihi bakımından da önemlidir. Zira burası, Anadolu’da Hıristiyanların elinde bulunan tek toprak parçası idi. 29 Aralıkta Kanunî, Rodos şehrine girip kaleyi gezer. Bu günlerde Hıristiyanlık âleminde Noel kutlanıyordu Papa İkinci Hadrianus, Roma’da Saint Pierre’de Noel âyinini icra ederken, kilisenin saçağından bir tas düşüp Papanın ayağına doğru yuvarlanır. Kardinaller bu hâdiseyi muhasarası aylardan beri devam eden Rodos’un düşmesine işaret saydılar.

Rodos’un fethi, Türk topçuluğunun Avrupa topçuluğu karsısındaki üstünlüğünü gösterdiği gibi, o çağda alınması adeta mümkün görülmeyen ve Hıristiyanlığın İslâm âlemine doğru bir kalesi sayılan adanın zaptı, Avrupa’da büyük bir hayret ve üzüntü uyandırmıştır. Bu arada Rodos’un fethinin ardından Rodos hapishanelerinde bulunan altı bin kadar Müslüman esir de kurtarılmıştır.

Rodos’a derhal Türk göçmenleri yerleşmeye başladılar. Birçok câmi, imâret, mektep, medrese, çeşme ve yol yapılıp ada imar edilir. Rodos, bir sancak merkezi olur. Buraya devamlı olarak Bahriye Sancakbeyleri (Tümamiral) vali tayin edildi. 2 Ocak günü aksam üzeri Kanunî Yeşil Melek kadırgasına binip Rodos’tan ayrılır. Anadolu’da Marmaris’e geçer.

Ziyaret -> Toplam : 125,15 M - Bugn : 27700

ulkucudunya@ulkucudunya.com