Navalnıy’ın Rusya’daki etkisi nedir?
Ümit Nazmi Hazır 01 Ocak 1970
Günümüz Rusyası’nda iki türlü muhalefetin varlığından söz edebiliriz: “Kontrollü muhalefet” ve “kontrolsüz muhalefet”. Kontrollü olan, toplumdaki muhalif tepkileri azaltmayı, tepkilerin iktidara karşı yönelmesini engellemeyi amaçlıyor ve de Kremlin tarafından finanse edilen muhalif isimleri ve partileri barındırıyor.
Kontrolsüz muhalefetse Kremlin’in kontrolü dışında olan, daha çok Putin’i ve ülkedeki yolsuzlukları hedef alan, dar bir alana sıkıştırılmış muhalefeti kapsıyor. İşte, tutuklanmasını protesto etmek için Rusya’nın birçok şehrinde binlerce kişinin uğruna sokağa döküldüğü Aleksey Anatoleviç Navalnıy Rusya’daki kontrolsüz muhalefetin en önemli ismi.
Daha önce de yargılanan Navalnıy’ın ağustos ayında zehirlenmesi ve 17 Ocak pazar günü Moskova’ya iner inmez havalimanında tutuklanması onun daha fazla gündeme gelmesini de beraberinde getirdi.
Son yaşanan gelişmelere ve Navalnıy’ın Rus toplumundaki etkisine bakmadan önce, Navalnıy’ın kim olduğuna ve siyasi geçmişine kısaca değinmekte fayda var. Navalnıy; Yolsuzlukla Mücadele Vakfı’nı kuran, 2013 yılında Moskova belediye başkanlığı seçimlerinde Putin’in desteklediği mevcut Belediye Başkanı Sergey Sobyanin’e karşı %27 oy alan, zimmet suçlamasıyla tutuklanan ve yargılanan, 2018 başkanlık seçimlerine katılmasına izin verilmeyen bir isim.
Navalnıy’in sosyal medya muhalefeti
Navalnıy, Kremlin’e karşı muhalefetini daha çok sosyal medya, Youtube ve blog üzerinden yürütüyor. Youtube’da beş milyon takipçiye sahip ve videoları yirmi milyonun üzerinde izleniyor. Videolarında Rusya’da yaşanan yolsuzlukları ve Kremlin klanlarının yaptığı usulsüzlükleri en ince ayrıntısına kadar ortaya koyduğunu iddia ediyor. Bu kadar ayrıntılı bilgiler vermesi, iktidar içinde hoşnutsuzlukları veya çekişmeleri olan insanların da Navalnıy’e bilgi sızdırdığı ihtimalini düşündürüyor.
Navalnıy’ın sesini duyurmak için kullandığı en önemli aracın sosyal medya olmasının nedeni, Kremlin’in kontrolündeki Rus medyasında ve televizyon kanallarında kendisine yer verilmemesi.
Navalnıy’ın sesini Youtube ve sosyal medya üzerinden duyurmasının kendisi için en önemli handikapıysa, interneti aktif olarak kullanmayan Rusya’daki orta yaş ve üstü kesim ile Rusya’nın küçük şehirlerinde yaşayan insanların Navalnıy’den bihaber olması.
Bundan dolayı Navalnıy’ı Rusya’da daha çok takip eden ve destekleyenler, interneti aktif olarak kullanan 15-30 yaş grubu diyebileceğimiz bir kesim. Zaten tutuklanmasını protesto edenlerin daha çok üniversite ve lise öğrencileri olması da, daha çok gençlere hitap ettiğinin başka bir göstergesi. Özetle, Navalnıy’in Rusya’da şimdilik geniş bir tabanı olmadığını söylemek mümkün değil.
Göçmen karşıtı Navalnıy
Navalnıy’ın Rusya’daki Müslümanlar ve Slav olmayanlar tarafından da çok desteklendiği söylenemez; çünkü kendisi liberal muhalif olarak bilinse de geçmişte milliyetçi eğilimlerde ve söylemlerde bulunmuş bir politikacı.
Navalnıy, 2015 öncesi Rusya’da milliyetçi vektörün ağırlık gösterdiği ve göçmenlerin tartışıldığı dönemde, popülist bir şekilde göçmen karşıtı demeçler veemiş ve Kırım’ın ilhakını desteklemiş bir isim. Milliyetçi faaliyetleri nedeniyle de 2007 yılında Rusya’daki liberal eğilimli Yabloko Partisi’nden ihraç edilmişti. Fakat Navalnıy’ın geçen zaman içinde hâlâ milliyetçi eğilimlere sahip olup olmadığı konusunda bir şey söylemek mümkün değil; çünkü şu anki söylemleri genelde yolsuzluk üzerine.
Ayrıca şunu da belirtmek gerekir ki, Rusya’daki liberalizm anlayışı, Türkiye ve Batı’daki liberalizm anlayışından farklı. Tıpkı Navalnıy gibi Rusya’daki liberallerin ve Batıcıların bazıları milliyetçi görüşlere de sahip. Kafkasyalılara ve ülkedeki diğer etnik gruplara karşı olumsuz bakış açısını da dile getirmekten çekinmiyorlar.
Navalnıy, 2020 yılı ağustos ayından beri özellikle Batı medyasında daha fazla yer bulmaya başladı. Ağustos ayında Navalnıy Rusya’nın Tomsk şehrinden Moskova’ya uçarken uçakta fenalaştı. Uçak Omsk şehrine ani iniş yapmış, Navalnıy yoğun bakıma alınmış ve bilincinin kapalı olduğu açıklanmıştı. Kendisini tedavi eden doktorlar, Navalnıy’ın yerinden kımıldatılmaması gerektiğini öne sürse de, eşinin ısrarıyla masraflarını Almanya merkezli Cinema For Peace (Barış için Sinema) Vakfı’nın ödediği bir uçakla Berlin’e getirildi.
Alman hükümeti, Alman ordusu tarafından yapılan testlerin Navalnıy’ın Sovyet yapımı noviçok adlı kimyasal silah sınıfına giren bir zehirle – ki daha önce de 2018 yılında eski bir Rus casusu ve kızı aynı zehirle öldürülmüştü – temas ettiğini açıkladı. Kremlin ise suçlamaları reddetti ve Navalnıy’ın Rusya’daki tetkiklerinde herhangi bir zehire rastlanmadığını belirtti.
Adı ağza alınmayan muhalif
Aralık ayındaki 2020 Yıllık Basın Konferansı’nda Putin, Navalnıy ile ilgili soruya; ‘gerçekten zehirlendiği anlamına gelmiyor. Hem o kime lazım ki? Eğer istenilseydi bu iş zaten bitirilirdi’ şeklinde bir yanıt verdi.
Kremlin Basın Sözcüsi Peskov ve diğer Kremlin elitleri de Navalnıy ile ilgili sorulan sorularda tıpkı Putin gibi Navalnıy’ın adını telaffuz etmiyorlar. ‘Blogger’, ‘Berlinli hasta’ gibi tanımlamalar kullanıyorlar. Hükümet yanlısı Rus medyasında ise Navalnıy ‘Batı casusu’ ve ‘hain’ olarak nitelendiriliyor.
Kremlin’in ve Navalnıy’ın ikilemleri
Navalnıy, Almanya’daki tedavisi bittikten sonra beklenmeyen bir şekilde Rusya’ya kendi tabiriyle ‘anavatana’ dönme kararı aldı. 17 Ocak Pazar günü Pobeda (zafer) Havalimanı’yla Moskova’ya döneceğini duyurmasından sonra tartışmalar başladı. Rusya’daki bazı siyasetçiler ve otoriteler, Rusya’ya döndüğünde tutuklanmazsa Kremlin için zafiyet belirtisi olacağını söylerken; diğer bir grup ise tutuklanırsa kahramanlaşacağını iddia etti. Navalnıy, Moskova’da havalimanına iner inmez polis tarafından gözaltına alındı ve kurulan seyyar bir mahkemeyle 30 günlüğüne tutuklandı.
Peki, Navalnıy tutuklanacağını öngördüğü halde neden Rusya’ya dönüş kararı aldı?
Eğer Rusya’ya dönmeseydi, 2004 yılında Rusya’nın en zengin kişisiyken tutuklanarak hapse mahkum edilen, Putin’in 2013’te çıkardığı özel af ile ülkeden ayrılan Mihail Hadorkovski ve yurtdışındaki diğer Rus muhalifler gibi herhangi bir Batı ülkesinde yaşayan küskün, etkisiz muhaliflerden biri olarak kalacaktı. Bunun yerine Kremlin ile iktidar için mücadele etmeyi tercih etti.
İkincisi, Rusya’da Eylül ayında yapılacak olan Rus Parlamentosu Duma seçimlerine yönelik bir hamle yapmış oldu.
Üçüncüsü, Biden dönemi ABD’si ile ilişkileri geliştirmek isteyen ve Navalnıy’nin ‘sahte liberaller’ olarak adlandırdığı yönetimdeki liberal elitlerin Batı ile iş birliği yapıp Putin rejiminin ömrünü uzatmasına karşı bir hamle yaptı.
Diğer bir nedense, ülkesine dönerek Rus toplumundaki saygınlığını ve meşruluğunu arttırıp, yaşadığı mağduriyeti göstermeye çalışması. Rusya’nın Navalnıy’ı havalimanına iner inmez tutuklaması ise bir bakıma stratejik hata oldu. Böylelikle Navalnıy’ın hem Rusya’da hem de Batı da daha fazla bilinmesini sağladı. Navalnıy’ı muhalif bir aktivistten muhalefetin lideri konumuna taşıdı. Ayrıca, Kremlin, Batı ile olan ilişkilerinde kendisine karşı kullanılabilecek yeni bir sorunlu alan yarattı ve iç problemini uluslararası bir sorun haline getirdi.
Navalnıy’ın ekibi tutuklanma gerçekleştikten kısa süre sonra Navalnıy’ın Youtube kanalından şu an 70 milyon izlenme sayısına ulaşmış olan 1 saat 52 dakikalık Putin’i hedef alan bir video yayınladı. Videoda Navalnıy, Putin’in iş adamlarına kendisi için bir milyar dolardan daha fazlaya mal olan bir saray yaptırdığını öne sürüyor. Rusya’nın Krasnodar Kray’ındaki Gelencik şehrindeki bu sarayda, Navalnıy’a göre, kumarhaneden üzüm bağına kadar her türlü lüks var. Aynı videoda Navalnıy, Putin’in yakınındakilerin milyonlarca dolarlık mülklere sahip olduğunu da iddia ediyor. Kremlin ise bu iddiaları, ‘yalan’ olarak nitelendiriyor.
Navalnıy, videonun paylaşıldığı dönemde hapisteydi ama, herkesin 23 Ocak Pazar günü sokağa çıkması çağrısında bulunmaktan geri kalmadı. Bu çağrının sonucunda ülke genelinde bir günlük protestolar gerçekleşti. 2011 yılındaki protestolara göre katılım daha az olmakla birlikte, protestoların bu sefer daha fazla şehre yayıldığını söyleyebiliriz.
Protestocuların hedefi ne?
Bu protestolarda eleştirilen tek mesele Navalnıy’a yönelik Kremlin tutumu ve onun serbest bırakılmasını istemek değil. Protestocuların asıl hedefi, attıkları sloganlara bakınca iktidar ve Putin.
Zira, son yıllarda Rusya’da Putin’e yönelik toplumda gitgide daha fazla artan memnuniyetsizlik var. Hatta Rusya merkezli bağımsız araştırma kuruluşu Levada gibi araştırma merkezleri Putin’e olan desteğin %30’ların bile altına düştüğünü iddia ediyor. Halbuki Putin’e olan bu destek Kırım’ın ilhak edildiği ve milliyetçiliğin zirve yaptığı 2014’te %70’lere ulaşmıştı. Fakat artık milliyetçi ve Batı karşıtı söylemin Rusya’da temel sorunlara çözüm getirmediğini insanlar anlamaya başladı.
Toplumdaki hoşnutsuzluğun temel nedeniyse ekonomik sorunlar, yolsuzluk ve sistemin iyi işlemeyişi. Özellikle genç kesimde iktidara karşı çok daha büyük bir tepki var. Birçok genç geleceğini Rusya’da görmüyor ve bazı anketler Rusya’daki gençlerin yarıya yakınının yurtdışında yaşamak istediğini gösteriyor.
Navalnıy’nin gençler tarafından bu kadar desteklenmesindeki nedenlerden biri de, Putin’in yüzünün eskimeye başlaması ve iktidarın gençlerin önüne zamanın ruhuna uygun hayat şartları ve gelecek sunamaması. Diğer bir neden ise şu anki gençlerin 90’larda Rusya’nın ne kadar büyük sorunlar yaşadığını, nasıl bölünme noktasına geldiğini ve Putin’in o dönem ülkenin uçurumdan çıkarılmasındaki rolüne tanıklık etmemesi. Bir bakıma yirmi yıldır iktidarda olması nedeniyle gözünü Putin ile açmış bir Rus gençliği var. Bütün bunlar gençlerin muhalif düşüncelere sahip olmasına ve Navalnıy’ı desteklemesine yol açıyor.
Fakat tüm bunlara rağmen, Navalnıy’ın henüz Rus toplumunda potansiyel bir lider ve alternatif olarak görüldüğünü söylemek de mümkün değil. Yine de Navalnıy’ın, Rus toplumundaki artan muhalefeti daha da mobilize ettiği ve Rusya ile Kremlin’in diğer yüzünü dünyaya gösterdiği de bir gerçek.