Saddam’ın İdamı: Abede Müslümanlarla dalga geçiyor
Ali Haydar Haksal 01 Ocak 1970
Saddam’ın idamı Müslümanlar için dramatik ve vahim bir olay. Saddam’ın idamını çok açılı olarak değerlendirmek durumundayız. Bu vahametin açıları oldukça büyük. Giderek derinleşen bir süreç yaşanıyor, yaşanacak.
Saddam Abede’nin iyi bir kuklasıydı. İktidara gelişi de Abede’nin eliyle olmuştu. Yıllar yılı Müslümanlara yaptığı zulmün her zerresinde Abede’nin parmağı vardı. Abede’nin prototip Orta Doğu’nun zalim liderlerindendi. Bu işin bir tarafı.
Diktasını sürdürmek adına şiirler üzerinde kurduğu baskı, Halepçe olayında zehirli gazlarla ölen 5 bin insan. 8 yıl süren İran Irak Savaşı ve Kuveyt’i işgal olayı. Belki de Orta Doğu’nun en zalim liderlerindendi. Bu, Saddam’ın iktidarının Abede denetiminde olduğu döneme denk düşer.
Sadık kuklalar öyle kolay feda edilmezler. Mafya babaları en iyi tetikçilerini gözleri gibi korurlar. Ne oldu da Saddam gözden çıkarıldı? Acaba kendisine verilmiş olan görevleri hakkıyla yerine mi getirmedi? İran işgalini ve İran’ı çökertmede başarılı mı olmadı? Ya da Orta Doğu’daki yapay sınırların yersizliğine mi inanmaya başladı? Güçlenen kukla ipleri koparmaya mı yeltendi? Sorun neydi?
Bu boyutuyla bölgenin konumu ve koşulları yeterince irdelenmeli.
Bu idamın veya Irak işgalinin başladığı ilk günden itibaren Amerika’nın tutumuna bakmada yarar var.
Abede kendi kuklalarını da idam eder.
Amerika stratejik müttefiklerini yeri geldiği zaman bir anda gözden çıkarabiliyor.
Amerika iktidara taşıdığı kimseleri yeri geldiğinde çok rahat gözden çıkarabiliyor.
Kuklaları kuklalarla alt ediyor. Kendisinin bir enerji harcamasına gerek yoktur.
Dünyanın en iyi kuklalarından biriydi Saddam. Tabii bu düşüncelerimiz bir yere kadar geçerli. Abede onu gözden çıkardığı andan itibaren durum değişiyor.
Bugün Saddam’ın idamından sonra yeryüzündeki ülkelerin ve onları yönetenlerin yüz hatlarına bakmamızda yarar var. Tabii bu arada açmazlarımızı da gözden geçirmeliyiz Müslüman olarak.
Despotizm de krallıklar da Batı’nın ürünüdür. İslâm medeniyetinde ve topraklarında padişahlık ya da sultanlık Batıdaki gibi değildir. Zaten zalim olan bir sultan veya Padişah İslâm geleneğinin dışındadır.
İnsanların katli ve insanlara zulüm bir kul hakkıdır. Hiçbir kul başka bir kulun günahını, vebalini üstlenmez, üstlenemez. Ahiret’e iman söz konusuysa eğer. Zaten Ahirete iman etmemiş olan insanlar için bu gibi şeyleri konuşmak ve tartışmak söz konusu edilemez. Saddam Hüseyin bu anlamda zaten yeterince kul hakkı yüklenmiştir.
Saddam’ın idam edilişi, yöntemi ve uygulanışı bakımından Müslümanlar açısından çok vahim bir durumdur. Bugün Saddam’ın idamına sevinen, çığlık atan, dans eden, bayram edenler bu eylemlerini ancak Büyük Şeytan’ın eliyle yapabiliyorlar. Asıl vahamet buradadır. Iraklı şiilerin ve İran’ın sevincini bu anlamda anlamak mümkün değildir. Dünya olaylarına soğukkanlı bakmada yarar vardır. Kürtler dahil, Şiiler ve bölge halkı Abede’ye karşı Saddam’ı belki de savunmaları gerekirdi. Dünyayı şaşırtacak bir tutum sergilenmeliydi.
Irak’ın işgali bir kadir gecesinde başlamıştır. Bütün canlı ve cansızların Allah’a secdeye vardığı bir zamanda. Irak’ta belli ırk ve mezhep mensuplarına harap edilmiş bir Bağdat, bir Irak bırakılmıştır diyeceğiz, ama böyle bir Irak da bırakılmamıştır. Irak’ın kültür tarihi, medeniyet tarihi bombalanmış, yerle bir edilmiştir. Amerika şu anda yeni tiranlıklar oluşturuyor. Kendi denetiminde. Abede Demokrasi denilen şey çoktan iflas etmiştir. Filistin’de Heniye’nin başbakan seçilmesine tahammülü yoktur. Filistin halkının iradesi tanınmamaktadır. Lübnan’da, artık halkın desteğini yitirmiş olan iktidarı Hizbullah’ın bastırmasıyla erken seçime zorlanmasında Abede’nin paçaları tutuşmuştur. Türkiye Başbakanını görevlendirmiş, erken seçimin yapılmaması için ikna turlarına başlanmıştır. Abede demokrasisi budur. Kendi kuklası olacak bir demokrasi ve iktidar istemektedir. Bu anlamda yazımızın bu girişinde asıl konuya giremedik. Nasip olursa bu konuyu çeşitli yönleriyle irdeleyeceğiz.