Saddam’ın Irak halkına son mektubu30 Aralık 2006, Cumartesi
01 Ocak 1970
Saddam Hüseyin’in idamından hemen önce avukatları tarafından açıklanan mektubunda yer alan son sözleri işgale direniş çağrısı yapıyor.
Saddam Hüseyin Irak halkına yazdığı son mektubunda halkı "zalimlere" karşı ayaklanmaya çağırdı. Hüseyin, mektubunda şunları yazdı:
"Geçmişte hepinizin bildiği gibi cihat ve mücadele için savaş meydanındaydım.
Yüce Allah, yine devrimden önceki aynı şeylerle aynı şekilde ve aynı ruh haliyle karşı karşıya gelmemi istedi ancak bu kez daha büyük ve zorlu bir sorun vardı.
Hey Allahım! Bizim ve büyük Irak halkının karşı karşıya olduğu bu zor durum her birimizin niyetlerimize göre yargılanacağı yeni bir derstir ve Allah'ın ve halkın huzurunda bugün ve şu andaki durumumuz zafer dolu bir tarihe dönüştükten sonra bizi haklı çıkaracaktır.
Bu, her şeyden önemlisi, tarihin gelecek aşamalarındaki başarıların üzerine yükseleceği temeldir.
Bu durumda, ama sadece bu durumda, gerçek olan dürüst ve sadık insanlardır. Bunun karşısında ise sahte olanlar yer alır.
Önemsiz kişiler, yabancılar tarafından onlara verilen iktidarı kendi halklarına zulmetmek için kullanırsa, bu kişiler değersiz ve alçaktır. Bu ülkede yaşadıklarımız sadece olumlu sonuçlar üretmelidir.
Bu büyük millete, ülkemizin halkına ve insanlığa: Çoğunuz bu mektubun yazarını sadık, dürüst, insanlara iyi davranan, bilge, mantıklı kararlar alan, adil, kararlı ve devletin ve halkın zenginliğini dikkatli kullanan birisi olarak bilirdiniz... Ve kalbinin ayrım yapmaksızın herkesi kucaklayacak kadar büyük olduğunu.
Onun kalbi yoksullar için yanıyor; onların durumunu düzeltene ve ihtiyaçlarını karşılayana kadar ona rahat yok.
Onun kalbi bütün halkını ve ulusunu kapsıyor ve halkının arasında, çabası, verimliliği veya yurtseverliği gibi unsular dışında, ayrımcılık yapmaksızın dürüst ve sadık olmaya gayret ediyor.
Bugün sizin adınıza, gözleriniz için, ulusumuzun gözleri için, adaletin gözleri için ve bayrağı nerede dalgalanırsa dalgalansın doğruyu savunan insanlar için konuşuyorum.
Kardeşinizi ve liderinizi iyi tanırdınız, o asla baskıya boyun eğmedi. Onu sevenlerinin isteklerine uygun olarak bayrağa ve kılıcına sadık kaldı. İşte siz kardeşinizin, oğlunuzun veya liderinizin böyle olmasını istediniz... Ve (gelecekte) size öncülük edecek olanlar da hep bu özelliklere sahip olmalı. Burada ruhumu bir kurban olarak Allah'a sunuyorum. Eğer isterse ruhumu şehitlerle birlikte cennete gönderecek veya belki bunu erteleyecek... Bu yüzden sabırlı olalım ve adaletsiz uluslara karşı ona güvenelim.
Devrimden önce ve sonra bizim ve Irak halkının karşı karşıya kaldığı onca zorluğa ve fırtınaya rağmen, Yüce Allah asla Saddam Hüseyin'in ölmesini istememişti.
Ama bu sefer ölmemi istiyorsa, Saddam'ın canını zaten O yaratmıştır. Allah canımı yaratmış ve şimdiye kadar hep korumuştur.
Bu yüzden, Saddam Hüseyin'den daha genç olan ve daha önce ayrılarak bu yolu aşmış olan ruhlar gibi, şehitlik mertebesiyle bu sadık ruhu şereflendirecektir. Allah şehit olmama izin verirse, ona şükran eder ve daima minnetimizi sunarız.
Ülkenizin düşmanları, işgalciler ve Farslar, onlarla sizin köleleştirilmeniz arasında halkın birliğinin sağlam bir duvar gibi durduğunu gördüler.
Aranıza eski ve yeni nifak tohumları serptiler. Irak vatandaşlığına sahip yabancılar, kalbi boş olan veya kalbine İran'da nefret doldurulmuş olanlarda, bu girişim sonuç verdi. Ama asil halkımızı bölebileceklerini, kararlılığınızı zayıflatabileceklerini ve ulusumuzun evlatlarının kalbine, onları Allah'ın bayrağı altında, halkımızın ve ulusumuzun büyük bayrağı altında, tek bir yönde birleştirecek gerçek düşmanları yerine birbirlerine karşı nefretle doldurabileceklerini düşünürken yanıldılar.
Unutmayın ki Allah sizin bir sevgi, merhamet ve kardeşçe bir arada yaşama emsali yaptı.
Nefret etmeyin diyorum çünkü nefret insanın adil olması için yer bırakmaz, sizi körleştirir, bütün düşünce kapılarını kapatır, insanın dengeli düşünmesini ve doğru seçimi yapmasını engeller...
Bize saldıran diğer ülkelerin halklarından da nefret etmeyin, karar verenlerle halklar arasındaki ayrımı bilin...
Tövbe eden kim olursa olsun - Irak'ta veya başka bir ülkede - onu bağışlayın...
Saldırganlar arasında işgalcilere karşı mücadelenizi destekleyen insanlar olduğunu bilin. Bunlardan bazıları, Saddam Hüseyin gibi tutukluların yasal savunmasını yapmak üzere gönüllü oluyor...
Bu insanlardan bazıları benimle vedalaşırken gözyaşlarını tutamadı...
Sevgili sadık halkım, size veda ediyorum ama kendisine sığınana yardım eden ve hiçbir sadık, dürüst kulunu yalnız bırakmayacak olan merhametli Allah'ın yanına gidiyorum. Allah büyüktür... Allah büyüktür... Yaşasın ulusumuz... Yaşasın mücadeleci yüce halkımız...
Yaşasın Irak, yaşasın Irak... Yaşasın Filistin... Yaşasın cihat ve mücahitler."
Saddam Hüseyin
Irak Devlet Başkanı ve Irak Mücahit Silahlı Kuvvetleri Başkomutanı
Burada Saddam Hüseyin küçük bir not düşmüş: "Bu mektubu yazdım çünkü avukatlarım bana - işgalciler tarafından kurulan ve adlandırılan - sözde mahkemenin sözde savunmasına son bir söz hakkı tanıdığını söyledi.
Ne var ki bu mahkeme ve mahkemenin yargıcı bize tek kelime konuşma şansı vermedi, hiçbir açıklama yapmadan hükmünü verdi ve hiçbir kanıt sunmadan - işgalciler tarafından kabul ettirilen - cezayı açıkladı.
Halkın bunu bilmesini istedim."