Hrant Dink'in arkasından gösterilen sığ yaklaşımlar
Fikret BİLA 01 Ocak 1970
Hrant Dink bugün toprağa verilecek. Dileğimiz Hrant Dink'in da arzu ettiği gibi cenaze töreninin, aşırılıklara, provokasyonlara meydan verilmeden saygılı, sağduyulu biçimde yapılması.
Hiçbir suikastın haklı gerekçesi olamaz.
Hrant Dink cinayetini ve benzeri cinayetleri vatanseverlikle, milliyetçilikle, din-iman, bayrak sevgisiyle açıklamak mümkün değildir. Bu cinayetleri işleyenler veya işletenler, adına adam öldürdükleri değerlere en fazla zarar verenlerdir.
Bunun tartışılacak bir tarafı bile yok.
Sığ hükümler
Bu böyle olduğu gibi olayın aydınlanmasını beklemeden "kolay ve ucuz hükümler" vermek ve bu hükümlere dayalı suçlamalar yapmanın da sığlıktan başka bir şey olmadığı gerçektir.
Suikastın nedenleri, kişileri, bağlantıları ortaya çıkmadan, eylemi "kendi düşmanına" fatura etmeye dönük gayretler hem psikolojik hem siyasi açıdan sırıtıyor.
Herkes katil zanlısının arkasından kendi tanımladığı "düşman"ın çıkmasını istiyor ve istemekle kalmıyor, tutulan mikrofona o yorumu yapıyor. Katil zanlısıyla birlikte "düşman" bellediğini oracıkta suçlu ilan ediyor.
Örneğin, çok ünlü yazarlar, gazeteciler, üniversite hocaları, canlı yayınlarda iki cümleyle hükmü yapıştırıyorlar: "Bu cinayetten 301. maddeyi savunanlar sorumludur. Katilin arkasında bunlar aranmalıdır."
Kesin ve peşin bir hüküm... Eğer 301. maddeden veya onu savunanlardan zarar görmüşse, katil, odur. Bu kadar basit... Peki, 301. maddeyi savunanlardan biri öldürülürse o zaman katil kim olacak? 301. maddenin kaldırılmasını savunanlar mı?
Veya bir başka ünlüyü dinlerseniz, şöyle diyor: "Derin devlet harekete geçti. Katil derin devlettir."
Peki, derin devlet değilse kimdir?
Eğer yorumu yapan için "derin devlet" demek yeterliyse, iş orada bitmiştir. O artık demokrattır. Veya yine televizyonlara, gazetelere yansıyan başka ünlülere göre ise şudur: "Tarikat işidir."
Veya: "Ermenilerin işidir. Amaç sözde Ermeni soykırımı tasarısını ABD Kongresi'nden geçirmektir." Veya AB ve ABD uyanıklarına göre: "Türkiye'de Ermeni katliamı devam etmektedir."
Sonuçta her kesim bu suikastı kendi "düşman algılaması"na göre yorumlayıp birkaç dakikada teşhisi koymakta ve hükmünü vermektedir. Bunların tümü Hrant Dink'in arkasından gösterilen sığ yaklaşımlardır.
Gerçekler
Elbette, cinayetin gerçekten aydınlatılması Türk halkının en büyük isteği olacaktır.
AB ve ABD, bu suikastı bahane olarak kullanmamalıdır.
"Büyük komplolar"la kolay izahlara yönelmek yerine, Ogün Samast'ları üreten ortamlar, nedenler üzerinde de durulmalıdır.
Trabzon mahkûm edilmeden önce, bu ve birçok ilimizdeki sosyoekonomik koşullar irdelense, sorunların çözümü için harekete geçilse. Trabzon'un son 10-15 yılda altüst oluş geçirdiği ekonomisinin sosyal yaşamının nelerden etkilendiği ele alınabilse...
Meydanlara saldığımız eğitimsiz, mesleksiz, işsiz, lümpen gençlerin sürüklenmelerini, kullanılmalarını önleyecek sosyoekonomik önlemler alınabilse...
Örgütlü veya örgütsüz, iki söze, üç paraya adam vuracak eğitim ortalaması aşılabilse... Keşke romantik, konjonktürel gözyaşları kadar bu sorunlarla uğraşmak için de ortak bir dil, ortak bir çaba gösterilebilse...
Medyatik olmayan emekler, zamanlar da verilse...
Sorunların özüne inilse...