« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

23 Oca

2007

Katili nerede aramalı?

HASAN ÜNAL 01 Ocak 1970

BİR ülkede demokrasi ve özgürlükler milli güvenliğe ve ülke bütünlüğüne tehdit olarak kullanılırsa; onlarca televizyon ve gazete halktan kopuk, dış güçlerin istediği yayın politikaları izlerse, demokrasi ve özgürlükler tehlikeye girer.

Programlar bir yandan ahlak erozyonu yapıyor; öte yandan da gündem saptırmak amacıyla kullanılıyor. Yunanistan’da bir cep telefonu şirketi bilinen en kapsamlı telefon dinlemesini yıllarca yapıyor. Yakalanıyor. Yunan basını her gün sayfalarca haberi veriyor. Bizimkiler ilk iki gün sadece magazin tarafıyla ilgileniyorlar haberin. İşin içinde Amerikan istihbaratı olduğu anlaşılınca yayınları kesiyorlar. Yunanistan’da aylarca tartışılan bu haber Türkiye’de karartılıyor. Üstelik aynı firma, aynı günlerde Türkiye’nin ikinci büyük cep telefonu şirketini satın alırken... Burada iyi niyet olabilir mi?

Amerika güdümlü iki aşiret reisi, Irak’ın kuzeyinde terör estiriyor. Kerkük’ün nüfus yapısı Amerikan askerlerinin gözü önünde değiştiriliyor. Yapılan, uluslararası ceza hukukuna göre soykırımın bir altı olan insanlığa karşı suç. Ama aynı gazete ve televizyonlar bu haberleri ya görmezden geliyorlar ya saptırarak veriyorlar, ya da bu iki aşiret reisini güzel gösterecek yayınlar yapıyorlar. Burada iyi niyet olabilir mi?

Bize yapılmış bir AB üyeliği teklifi yok. AB belgelerinde bize içi boş bir özel statü sunuluyor. Özel statünün içi iyi doldurulsa fena olmayabilir. Ama bu, Gümrük Birliği’nin devamına dayanan bir özel statü ve tamamen zararımıza. Ama bir grup eski politbüro meraklısı gazeteci, kuruldukları koltuklarından bütün Türkiye’yi ellerindeki basın-yayın imkanları ile teslim almaya çalışıyorlar. Burda iyi niyet olabilir mi?

Aynı kişiler Kıbrıs’ta Türkiye’yi haksız, yanlış ve hatalı buluyorlar. Rumlar mağdur ve temiz oluyor. Rumlar Türkler’i bir kaşık suda boğacaklarını yakın tarihte göstermişler. Annan Planı referandumunda Türkler’le her hangi bir ortaklıktan yana olmadıklarını açıkça beyan etmişler ve Rum tarafında yapılan anket çalışmalarına göre, bilhassa genç nüfus, Türkler’i katiyen istemiyor. Hukuk ve antlaşmalar Türkiye ve Kıbrıs Türkleri’nden yana. Ama bu beyler ve bayanlara bunlar anlamsız. Pekiyi, bunda iyi niyet olabilir mi?

Ege’de biz haksızız. Yunanistan cici çocuk. Buna, bırakın bizim gibi Yunanistan’ı ve Yunanlılığı yakından tanıyanları, kargalar bile güler. Ama bizim bu beylere ve bayanlara göre tam tersi doğru olmalı. Peki bunlar Yunanistan uzmanı mı? Hayır! Olmaları da gerekmiyor. Onların derdi Yunanistan değil zaten Türkiye. Bizimle sorunu olan her devlet ve millet, ve bu arada Barzani-Talabani ikilisi haklı, mazlum ve mağdur. Bizim taraf ise arsız, haksız ve yanlış. Bu mantıkta iyi niyet olabilir mi?

Ermeni meselesinde de aktörler aynı. Türkler mutlaka soykırımı yapmış olmalıdırlar. Pekiyi, bu konuda ayrıntılı araştırmalarınız var mı? Hayır! Olması da gerekmiyor. Çünkü bunlar, olduğuna inanıyorlar. Oysa uluslararası ceza hukuku, tarihçiler, konuyu yakından takip eden diplomatlar farklı görüşte... Bunların da, bu zevata göre hiç bir önemi yok. Çünkü onlar Türkiye’nin bu konuda mahkum edilmesini istiyorlar. Burda iyi niyet olabilir mi? Bu fanatizm ile AB değerleri nasıl bağdaşır?

Aslında iş geliyor ve bu kişilerin Türkiye devleti, Türklük ve Türk Silahlı Kuvvetleri ile adını koymadan yürüttükleri kavgaya dayanıyor. Eskiden Marksizm-Leninizm adına Türk devleti ile yürüttükleri kavgayı şimdilerde AB ve demokrasi teraneleriyle yapıyorlar. Toplumda hiçbir inandırıcılıkları yok. Her ülkede basın-yayın sektörünün temel iddiası olan toplumu temsil misyonunu çoktan kaybetmişler. Devletin karar alma mekanizmalarını pek fazla etkiledikleri söylenemez. Kendilerine en yakın gördükleri AKP bile bunlardan sıkılmışa benziyor.

Oysa televizyonlarda toplumun eğilimlerine göre programlar olsa; tartışmalarda dengeli katılımcılar yer alsa; Hrant Dink ve onun gibi Ermeni soykırımı iddialarını Türkiye’ye kabul ettirmek isteyenlerin karşısına uzmanlar çıkarılsa; aynı yöntem AB ve IMF tartışmalarında izlense; AB konusunu psikololojik propaganda malzemesi haline getiren tipler yerine, konuyu AB belgelerinden takip ederek yorumlayanlara ekranlar kapatılmasa, toplumda bir beka korkusu oluşmaz. Birisi AB konusunda yanlış görüşler savunursa, karşısındaki cevabını verir ve toplum rahatlar.

Bu tiplerin ağzıyla konuşan; ama onların söylediklerini tam olarak yapamayan bir başkaban ve hükümeti ile bu basın ve televizyonlar olduğu sürece, demokrasi ve özgürlükleri korumak zorlaşır. AKP Hükümeti, AB, temel dış politika alanları ve IMF konusunda eleştiri yazan herkesin gazetelerden atıldığı, televizyonlardan uzaklaştırıldığı bir dönemde, bu tiplerin kalkıp başka yerlerde katil aramaları; bu arada dindar muhafazakar yaftalarla yayın yapan gazete ve televiyonların da bu tiplere çanak tutması ne kadar ibretamiz. Devam edin demokrasiyi katletmenize az kaldı...Ama demokrasiyi gerçekten benimseyen; Avrupa ve dünyadaki nüansları bilen bizler ve derin millet size izin vermeyecektir.

Ziyaret -> Toplam : 125,30 M - Bugn : 64122

ulkucudunya@ulkucudunya.com