« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

23 Oca

2007

Ne Ermeniyim ne de Hrant

Savaş SÜZAL 01 Ocak 1970

İnsan olan hiç kimse bir cinayeti hoş görmez, göremez. Hele öldürülen bu kişi bir meslektaşınız, daha açık şekliyle bir gazeteci ise. Hele Türkiye’nin sözde Ermeni soykırımı yasa tasarıları ile baskı altına alındığı, silahların çekildiği bir dönemde. Ve hele hele böylesine bir cinayetin ülkeniz aleyhine kullanılma şansının çok yüksek olduğunu bile bile...

Ben Hrant Dink’in kendisiyle şahsen hiç tanışmadım. Ancak bir çok TV kanalında katıldığı açık oturumlarda yaptığı konuşmalardan, yazdığı yazılardan, görüşlerini ve fikirlerini öğrendim. Özür dilerim, onları sevmedim sevemedim. Artık yaldızlı, vatanı sevme kelimeleri altına gizlenen, saklanan gerçek amaçları görme uzmanı haline geldik.

Çok özür dilerim ama ben Hrant Dink’in savunduğu görüşlerin bir başka şeklini, yaşadığı koşulları, dünyanın en demokratik ve insan haklarına saygılı olduğunu iddia eden bu ülkede, hem de onun şikâyet ettiğinden daha ağırını yaşadım yaşıyorum, benim gibi bir çok kişi de yaşıyor. Görünürde yasalar önünde eşitiz ama gerçekte sığıntıyız, yabancıyız, onlar bizi hep böyle görüyor. Dışarıda yabancı olduğunuz anlaşılınca yasak olmasına rağmen horlanma başlıyor.

Ayrıca, bu ülkede, yani Amerika’da yaşayan Türkler de Rumların, PKK’lıların baskı ve hakaretleri altında her gün yaşam kavgası veriyor. Daha da öte, çocukları okullarda hiçbir tarihi belge veya bilgiye dayanmadan yalnızca siyasi çıkarlar kullanılarak kabul edilmiş yazılmış, dedelerinin katil olduğunu öğreten tarih kitapları okuyor. İş yerleri ve üniversitelerde oralara yerleşmiş Ermeni ve Rumların, şimdi de Kürtlerin Türklere görünen veya görünmeyen her türlü baskı uygulamaları yaşanıyor.

Türkiye’de en azından bunlar sizlere yapılmadı yapılmıyor. Yapılınca sizlerden önce Türkiye’ye düşman, kapılarında bizi de alın, bizi de alın diye yalvardığınız yedi düvel, sizlerden önce avaz avaz bağırmaya başlıyor, azarlıyor ve sizlere sahip çıkıyor. Buralarda durum öyle değil. Bizler kendi başımızayız, Yalnızız. Bizlere sahip çıkan yok. İş başında bulunan yetkililer ise buraların sanki kapıkulu...

İşte böyle, sakın ola ki, bu ülkede sayıları bir milyona yaklaşan bizleri, kendi ulusuna, ırkına, kanına, dindaşlarına ve akrabalarına ihanet eden kişiliksizlerle veya onların buralarda ihanetleri karşılığı kazandıkları avantajlarla mukayese etmeyin. Büyük yanılgı içine düşersiniz.

Beni asıl korkutan ise Dink’in talihsiz cinayeti ardından kendini entel dantel diye tanıtan zümrenin attığı sloganlar. Ne acıdır, aynı kişi ve gruplar, doğuda veya Türkiye’nin her bir köşesinde onların güven içinde uyumaları ve yaşamaları için görev yaparken, can veren, şehit olan asker ve polisler için slogan atmazlar. Onların cenazelerine Başbakanlar mesaj göndermez, bakanlar bu terörü durdurmak için görevlendirilmez.

Ne acıdır “Biz de Ermeni’yiz, Hrantız” diyenler, aynı anda “halklara özgürlük” sloganları da attı. Bu sloganlar atılırken şehit asker ve polis babaları, anaları, 20’li yaşlarda ölen yavrularının acılarını yüreklerine gömdü. Hatırlarsanız, bu sloganlar, PKK’nın ortaya çıkması öncesi ve sonrasında da atılmıştı.

Doğrudur, sizler Ermeni, Kürt, Fransız, İtalyan, Arap veya Rum olabilirsiniz. Ama ben değilim. Ben Türk’üm ve Türk olmakla da gurur duyar, övünürüm. Doğrudur, sizler Hrant olabilirsiniz, APO olabilirsiniz veya Dimitri, John, Anthony olabilirsiniz veya olmaya özenebilirsiniz. Ama benim adım bir Türk adıdır, Alilerden, Mustafalardan, Mehmetlerden başka bir şey olmadı ve olamaz da.

İşte bu nedenle ben ne Ermeni’yim, ne de Hrant. Özür dilerim.

Ziyaret -> Toplam : 125,30 M - Bugn : 64197

ulkucudunya@ulkucudunya.com