Bireysel örgütler
Fatih ÇEKİRGE 01 Ocak 1970
KÖKÜ, ABD’nin Sovyetler’e karşı kurduğu "anti-komünist" örgütlenmeye dayanıyor..
NATO koduyla kanat ülkelerinde ağırlık kazandırıldı.
Bunun için kullanılan tek ideolojik güç, "milliyetçilik ve din" olarak belirlendi.
İtalya’da izine rastlandı..
Gladio dendi...
Türkiye’de uzun süre reddedildi.
Ama Sovyetler’e en yakın kanat ülke olarak Türkiye’de böyle bir örgütlenme olmadığını söylemek saflıktı...
KOMÜNİZME KARŞI
12 Eylül, 12 Mart bu açıdan "komünizme karşı" böyle bir şablonda destek bulabildi.
Ve sonra Sovyetler dağıldı...
Böylece "aşırı din ve milliyetçilik" üzerine örgütlenen bu ideoloji ise işsiz kaldı. Hem de silahla eğitilmiş olarak...
Önce bir dağılma yaşandı. Partileşme arayışı olmadı. Değişik isimlerle anıldı. Bayraklar, özel amblemler kullanmaya çalışıldı. Gençler arasında yayılmak istendi. Zemin arandı.
Ve böylece bireyselleşmeye başladı.
Dikkat edin...
Mehmet Ali Ağca böyle bir temelden gelir..
Yakalandığı an, silahı aldığı kişiler, cezaevinden kaçırılması hep bir örgüt izlenimi verdi. Ama bireysel olarak cezasını çekti, arkası çıkmadı.
Kartal Demirağ: Özal suikastını tek başına yaptı. Soruşturmalar, araştırmalar bizi aynı "karanlık temele" götürdü:
"Aşırı din ve milliyetçilik temelinde örgütlenme."
ABD’NİN PROJESİ
NATO’nun anti-komünist örgütlenmesi...
Yani ABD’nin Sovyetler’i çökertme projesi...
Ardından Avrupa’da Ermeni teröristlere karşı girişilen "ulusal nitelikli" harekátlarda Abdullah Çatlı adı ortaya çıktı...
Aynı "aşırı din ve milliyetçilik" temeli..
PKK’yla mücadelede Çatlı’ya "devlet görevlisi kimliği" bu yolla verildi.
Susurluk ortaya çıktı.
Yani bir zamanların anti-komünist örgütlenmesinin uzantıları...
Ve Trabzon’da Rahip Santoro’nun vurulması...
İDEOLOJİ OKULU
Danıştay baskınını yapan Alparslan Arslan soruşturmaları...
Hep aynı sonuca çıktı..
"Bireysel eylem. Bir örgüt yok, ama bir ideoloji var..."
Papa’nın protesto edildiği, Saddam’ın desteklendiği İstanbul’daki eylemlere bakın, Ogün Samast’ı bulabilirsiniz...
Nitekim, Alparslan Arslan’ı benzeri görüntülerde bulmuştuk.. Bütün bu olaylar bir tek gerçeği ortaya koyuyor:
"Bireysel örgütler."
Bu isimler değişik yıllarda sanki aynı "ideoloji okulu"ndan mezun olmuşlar.
DAHA NE KADAR
Sıra arkadaşları gibi.
Öfkeyle öldürüyorlar. Ve saklanmıyorlar.
İşin ilginç yani "kahraman" olduklarına inanıyorlar. Türkiye’nin kendileriyle gurur duyduğunu düşünüyorlar. Ve çevrelerinde toplananlar kurban kesip bu sloganı atıyorlar. Çünkü yıllar önce böyle bir ideolojinin evlatları olarak komünizme karşı yaptıklarından dolayı haklı bulunmuşlardı.
Ne yazık ve kim bilir içimizde daha ne kadar "bireysel örgüt" var?