Acemi ve zavallı bir katil
Emin PAZARCI 01 Ocak 1970
Hrant Dink'in öldürülmesinin ardından herkesin düşüncesi aynı noktada kesişiyordu. Son derece organize bir cinayetten bahsediliyordu.
Katilin arkasında karmaşık hesaplar yapan "derin güçlerin" bulunduğu değerlendirmeleri yapılıyordu... Televizyon ekranlarına çıkan "uzmanlar" hep benzer sözleri söylediler: - Diğer siyasi cinayetler gibi bu da çözümsüz kalacak. Göreceksiniz, bu defa da katil yakalanmayacak... Hatta daha da ileri gidenler oldu: - Bu cinayet, devletin içindeki derin güçlerin işi! Sonra, güvenlik kameralarının kaydettiği görüntüler ortaya çıktı. Ogün Samast, kabak gibi kameralara yakalanmıştı.
Görüntüler, stüdyoda çekilen fotoğraflar kadar netti. Olay buram buram acemilik kokuyordu. Katilin kimliğinin kısa sürede belirleneceği anlaşıldı. Bu arada güvenlik güçlerinin şansı yaver gitti. Katilin babası telefona sarılıp, gerekli bilgileri verdi. Jandarma ve polis de Ogün Samast'ı eliyle koymuş gibi buldu. Kendilerine "uzman" adı verilen birtakım kişiler, yine televizyon ekranlarında boy gösterdiler: - Katilin bu kadar kısa sürede yakalanması son derece düşündürücü. Belli ki katil teslim edildi! Tezlerini güçlendirmek için de katilin yaşına sarıldılar: - Ogün Samast 17 yaşında. Yaşı küçük olduğundan az ceza alması için özellikle seçildi. Daha önce Trabzon'da öldürülen rahibin katili de 16 yaşındaydı...
***
Hrant Dink cinayeti de gösterdi ki, Türkiye'de bu işlerden anlayan uzman yok! Varsa da akıl ve sağduyu ile değil, hisleriyle hareket ediyorlar. Gelişmeler apaçık ortada:
1) Profesyonel katil, güvenlik kameralarına yakalanmaz.
2) İyi eğitilmiş bir insan, kafasına son derece dikkat çekici bir bere takıp, cinayet işlemez.
3) Hiçbir örgüt, gerçekleştireceği bir cinayeti, failin yakalanması üzerine kurgulamaz. Böylesine büyük bir riskin içine girmez.
4) Arkasında organize bir güç bulunan ve böylesine önemli bir cinayeti işleyen insan, otobüsle seyahat etmez.
5) İyi eğitilmiş ve örgüt bağlantılı bir insan, cinayeti işlediği silahla ortalıkta gezmez. Suç aletini olayın hemen ardından yok eder.
6) En önemlisi de örgüt bağlantılı insanlar, yakalanır yakalanmaz suçlarını itiraf etmezler. Ogün Samast'ın acemi, ruh hastası ve zavallı bir katil olduğu apaçık ortada. Samast, çevresi tarafından yönlendirilmiş, azmettirilmiş ve kullanılmış da olabilir. Bütün bunlar sonucu değiştirmez.
Öyle görünüyor ki, Hrant Dink cinayeti son derece acemice planlanmış. Olayın başından sonuna kadar hiçbir profesyonellik belirtisi yok.
***
Hrant Dink'in katilinin yakalanması Hükümet'i ve güvenlik güçlerini son derece rahatlattı. Ancak, komplo teorileri üreten pek çok çevreyi de rahatsız etti. Çünkü, Ogün Samast'ın yakalanması ile birlikte, söyleyecek çok fazla sözleri kalmadı. Adeta, "Bu adam da nereden çıktı, keşke yakalanmasaydı" tavrı içindeler. Ortada gözle görülür ciddi bir organizasyon yok... Sadece madde bağımlısı olduğu söylenen, ruh hali pek de normal olmayan bir katil ve yakın arkadaşları var. Olsun, ne fark eder!.. Onlar yine atışa devam ediyorlar... Her şeye rağmen "Derin Devletten" , "Bugün bile devam eden planlı Ermeni kıyımından" ve "Türkiye'nin Avrupa yolunu kesmeye çalışan gizli güçlerden" söz etmeyi sürdürüyorlar.
***
Katil Samast ve arkadaşları, Türkiye'yi dış dünyada büyük sıkıntıya soktular. Hrant Dink cinayeti, ülkeyi çok zor durumda bıraktı. Şimdi, bu tabloya bakıp pek çok senaryolar üretilebilir. Akıl almaz iddialar peş peşe sıralanabilir. Ancak, bütün bunlar cinayeti üç-beş kendini bilmezin işlediği gerçeğini değiştirmez. Yine de, herkes meşrebine göre davranıp, olaydan çeşitli sonuçlar çıkaracak. Milliyetçi çevrelerden Ermeni cemaatine, hatta devlete kadar uzanan komplo teorileri üzerinde durulacak...
Herkes katile yüklenecek, yüklenmesine de... Ogün Samast'ın gerçekleştirdiğinden daha büyük cinayetler işlenecek. Ortaya atılan komplo teorileri ile ülkeye katillerden daha fazla zarar verilecek. Gelinen noktada herkes sağduyu ile hareket etmek zorunda!
Dink cinayeti ve Kerkük
Türkiye’de ne zaman Kerkük gündeme gelse mutlaka bir iç karışıklık da peşinden geliyor. Hrand Dink’in fikirlerini hiçbir zaman kabul etmesem de bu ülke insanlarının yok edilmesine her zaman karşı çıkmışımdır. Türk insanı da hiçbir zaman katliamları, terörü benimsememiş bir yapıya sahiptir. Ama ülkemizi karıştırmak isteyen güçler mutlaka bu tür eylemler için kullanacak birilerini bulmuşlardır. Bulacaklardır da... Türkiye’yi kaosa sürüklemek isteyen bu güçlere asla bu imkan verilmemelidir. Hrand Dink cinayeti mutlaka ucu nereye dayanırsa dayansın aydınlatılmalıdır. Menfur olay gerçekleşir gerçekleşmez birçok yorumcu, Hrand Dink’in hedef yapıldığı yolunda yorumlara başladılar bile... Evet, Hrand Dink fikirleri itibariyle çok çeşitli tepkiler almıştı, ama hiç kimse ona karşı böyle bir saldırıyı aklının köşesinden bile geçirmemiştir. Demokratik tepki ayrı şeydir, planlı programlı cinayet işlemek ayrı şeydir. Böylesine hassas bir konudaki cinayet ancak ve ancak düşmanların işine yarayacaktır.
Bir kere hedef olarak Hrand Dink’in seçilmesi çok enteresandır. Dünyanın dört bir tarafından sözde Ermeni soykırımı yasaları çıkartılırken, bu cinayetin işlenmesi manidardır. Özellikle Fransa’nın sözde Ermeni soykırımını inkar edenlerin cezalandırılacağı yolundaki yasa ile ipler iyice gerilmiştir. Hatta bu karara Hrand Dink bile tepki göstermiştir. Şimdi Arjantin de de sözde Ermeni soykırımı kabul edilmiş sıra Amerika’ya gelmiştir. Amerika’nın böyle bir kararı kabul etmemesi için diplomatik temaslar sürerken böyle bir cinayet ortaya çıkarılmıştır. Bu cinayet zamanlama olarak, çok ustaca seçilmiştir. Bu cinayette Ermeni soykırım iddialarını ortaya atan güçlerin direkt vebali ve parmağı vardır.
Bu 18-19 yaşlarında birinin işleyeceği bir cinayet değildir. Evet belki tetikçi odur ama cinayetin arkasında mutlaka çok daha önemli güçler vardır.
Çünkü Türkiye son zamanlarda Kerkük’te meydana gelen katliamlardan çok ciddi şekilde rahatsızdır. Ayrıca üst üste gelen şehit cenazeleri Türk milletinin sabrını taşırmıştır. Türkiye’nin çok ciddi adımları atacağı düşünüldüğü bir dönemde böyle bir cinayetle sarsılmasını isteyen güçlerin olduğu kesindir. Dersim isyanı da böyle çıkarılmamış mıydı? Uğur Mumcu böyle bir ortamda öldürülmemiş miydi. Rahmetli İlhan Darendelioğlu ve İsmail Gerçeksöz gibi vatanseverler böyle kurşunlanmamış mıydı?
Türkiye çok ciddi bir kaos içersine çekilmek istenmektedir. 2007 yılının çok fırtınalı bir yıl olacağı yolundaki yazıma nokta koymuştum ki bu cinayetin haberini televizyonlar vermeye başladı. Evet 2007 yılı Türkiye ve Türk milleti için çok zorlu geçecektir. Her türlü saldırı ve terör eylemine karşı Türkiye hazırlıklı olmalıdır.
Çünkü 2007 yılında Türk milleti kendi kaderini belirleyecektir. Ya yanı başında oluşan kukla bir devleti kabullenerek kendi çöküşünü hazırlayacak yada bunu engellemek için sınır ötesi operasyonlar da dahil her türlü müdahaleyi yapacaktır. İşte bu küresel gücü ve onun kuklalarını korkutan bir gelişme olur. Ancak kendi iç problemleriyle uğraşan bir Türkiye böyle adımlar atamaz. İşte onun için böyle toplumu gerecek ve fikir ayrılıklarını düşmanlıklara dönüştürecek eylemlere dış güçler ihtiyaç duyacaktır. Bana göre bu da öyle bir eylemdir. Türk milletine karşı girişilen saldırının bir parçasıdır.
Bu cinayeti basit bir cinayet olarak görmek dünyanın en büyük saflığı olur. Onu Hrand Dink’in fikirlerini beğenmeyen insanların öldürdüğünü düşünmekte bu saflığın başka bir çeşididir. Nasrettin Hoca kömürlükte iğnesini kaybetmiş, aydınlıkta aramaya başlamış. Hoca demişler ne arıyorsun kömürlükte iğnemi kaybettim de burada arıyorum demiş... İşte olaya böyle yaklaşmak kadar hatalı bir tutum olamaz.
Terörü her kim yaparsa yapsın, bunu karşı çıkmak her Türk’ün görevidir. Türkiye’yi yeni yeni gerginliklere sokmak isteyenlere bu fırsat asla verilmemelidir.
Hrand Dink cinayetini şiddetle kınıyorum. Terör her kimden gelirse gelsin asla tasvip edilemez. Mazur gösterilemez...
Ben yinede Kerkük’e dikkat diyorum. Bu olayların tek sebebi Ermeni meselesi değildir.