« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

30 Oca

2007

YURTTA BARIŞ DÜNYADA BARIŞ

Mehmet Ali Sulutaş 01 Ocak 1970

Atatürk’ün Türk ulusuna ve dünya insanlarına seslenerek" Yurtta sulh, cihanda sulh" diye vurguladığı ilkeyi benimseyen Milli Şef ve ikinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, bütün baskılara rağmen, Türkiye'nin ikinci Dünya Savaşı'na itilmesini önledi.

Dünya 1929 ekonomik krizini atlatmak üzere iken 1939 yılında yeniden savaş batağına gömüldü. Almanların Ortadoğu'ya sarkmalarını önlemek için İngilizler ve Amerikalılar, Türkiye'yi de savaşa sokmak için çok ısrar ettiler, tehdit ettiler. Ancak gerçeklerin iyi değerlendirilmesi ve sağduyu, maceraya üstün geldi.

İsmet İnönü ile zamanın İngiltere Başbakanı Winston Churchill 30 Ocak 1943'de İçel, Yenice'de bir araya geldiler. Görüşme bir vagon içinde gerçekleştirildi. Türkiye tarafsızlığını korudu.

İNÖNÜ VE CHURCHILL YENİCE'DE BULUŞTU

30 OCAK 1943 CUMARTESİ

Savaşa girmemizi isteyen İngiliz liderine karşı Mareşal Çakmak uzun bir liste verdi Türkiye'ye yapılan Batı baskısı 1942'nin sonlarında çok şiddetlenmişti. O günlerde Stalingrad'da Alman yenilgisi kesinleşmiş, Kuzey Afrika'da da Almanlar çekilmeye başlamışlardı. Bu arada İngiliz Başbakanı Churchill, İngiliz Elçiliğine bir şifre göndermiş ve İsmet İnönü'yle uygun bir yerde buluşmak istemişti. İngilizler konuşmanın Kıbrıs'ta yapılmasını istediler. Türkler ise Ankara'da. Nihayet konuşmanın Yenice civarında yapılması kararlaştırıldı. İngiliz Büyükelçisi Huggessen, o günleri şöyle anımsamaktadır:

" Yenice'nin batısındaki bir şube hattı vardır ki, Mersin ve Bağdat hatlarını birleştirir. Bu hat boştur. İşte Mersin ve Yenice'den gelen trenler bu boş hat üzerinde birleşti ve Yenice görüşmesi orada oldu. Churchill'in yanında, Sir Arned Alexandre, Sir Menry Maidland Wilson, Sir Allan Broke, Sir Wilfed Lindsel, Hava Mareşali Drummond donanmadan Komador Dundas gibi önemli askeri kişiler vardı. Dışişlerini de Sir Alexandre Cadogan temsil ediyordu. İnönü’nün beraberinde de Mareşal Fevzi Çakmak, Başbakan Şükrü Saracoğlu, Dışişleri Bakanı Numan Menemencioğlu ve bir kalabalık danışman kurulu vardı."

Yenice konferansı İngiliz Büyükelçisinin anlattığı kadar kolay olmamıştı. Churchill'in çağrısı üzerine İnönü bütün ordu kumandanlarını, Mareşal Fevzi Çakmak'ı ve yardımcısı Asım Gündüz Paşa'yı Çankaya'da toplamış onların da görüşlerini almıştı.

Kumandanlar İnönü’nün savaşa girmesini istemiyorlardı. Kimine göre bir hastalık uydurularak buluşmadan kaçınmak " en doğru yol "du. İnönü buna razı olmadı, hatta kızdı. Bir başka gurup, daha doğrusu III. Ordu Kumandanı Kazım Orbay'ın oluşturduğu Generaller ise, savaşa girmek için Türk ordusunun silah gereksinmelerinin derhal Batılılar tarafından sağlanması görüşündeydiler. İnönü de bunların yanına katıldı. Böylece Türk heyeti Yenice'ye uzun bir silah gereksinme listesiyle gidiyordu.

İngiliz Büyükelçisi Sir Huggessen ise Adana konferansını şöyle anlatıyordu. " Yenice konferansı bir bilgi ve durum danışması olarak nitelenebilir. Gaye Türkiye'nin 1943 yılında savaşta yer almasının uygun olup olmayacağı konusuydu. Bütün cephelere ait planlar hazırlanmıştı. Girişime geçmeden önce Türkiye'nin ne yapabileceği ortaya konacaktı. O günkü durum ve geleceğe ait görüşler dile getirilerek beraberce karar alınacaktı. Türkiye savaşa, ya bir saldırı üzerine veya gelecekteki çıkarlarını hesaplayarak girebilirdi. Durum ne olursa olsun, Türkiye'nin silaha gereksinmesi vardı. Türklerin savaşa girmemesi kararlaştırılsa bile tarafsızlığını Batılılar lehine genişletebilirdi.

Sonunda iki nokta üzerinde anlaşmaya varıldı. Türkiye bir taraftarın silah gücü olarak kuvvetlendirilmeli, öte yandan da kaderini kendi çizmesi için serbest bırakılmalıydı.

Churchill, Türklerden olmayacak şeyler istemek niyetinde değildi. Hazır olmaması ve felakete uğrayacağını bilmesine rağmen Türkiye'nin savaşa atılmasını isteyemezdi.

Bununla beraber Türkiye'ye elimizden geldiği kadar silah verirsek zaman gelirdi ki; Türkiye’den savaşa katılmasını isteyebilirdik. Zafer kazanan ülkelerin yanında olmak elbette ki Türkiye'nin çıkarınadır.

Ertesi sabah Churchill bütün bu konuşmaları bir vesika halinde tespit etti. Hazırladığı bu yazıya da Sabah Düşünceleri adını verdi. Churchill, Türklerle gece yarısından çok sonralara kadar konuşmuş, sabahleyin de erken kalkmıştı. Sabah Düşünceleri adını verdiği yazılarını ne zaman yazdığı bizim için şaşırtıcı olmuştu.

Yenice buluşmasında siyasi tartışmaların arasında ve özellikle İnönü’nün trenin yemek vagonundaki yiyecek, içecek ve meyvelerle dolu yemek sofrasında çok içten konuşmalar yapıldı. Yemek listeleri bir hatıra diye herkes tarafından imzalanıyordu. Yanıma Brynt'in " Sıkıntı Seneleri" adlı kitabı almış ve Ankara'dan gelirken trende bunu okumuştum. Bu kitapta 170 yıl önce olmuş ve kendi devrimize pek benzemeyen bir sıkıntı döneminin öyküsü vardı. Ben de yemek listeleri yerine buluşmanın hatırası olarak kitabın ilk sayfasını imzalatıyordum. Kitabı ilk olarak İnönü’ye uzattım. Türk Devlet Başkanı'nın İngilizcesi mükemmeldi. Kitabın başlığını okuyunca:"Sıkıntı Seneleri ha! " dedi. Acaba Türkiye'de Sefir sıfatıyla geçirdiğiniz devirden mi bahsediyorsunuz?

Türkler mülakat işinde çok ihtiyatlı hareket ettikleri için, Yenice görüşmeleri konusunda bir bildiri yayınlanmasının sorun olacağını zannediyorduk. Oysa Türk heyeti hiçbir zorluk çıkarmadı. Ertesi gün yayımlanan bildiride buluşmada bulunan bütün askeri yöneticilerin isimleri vardı. "

Yenice buluşması Ankara'da Von Papen tarafından da olumlu karşılanmamıştı. Ama herkes heyecan içindeydi. Bundan sonra ne olacaktı? Çünkü Türkiye'ye askeri malzeme verdiğimiz takdirde onlarda savaşa katılacaklardı.

Yenice buluşması Almanlar tarafından iyi karşılanmamıştı. İngilizlere uzun bir silah listesi okuyan Mareşal Fevzi Çakmak'a karşı çıkmışlar hatta onu " Modem Harp Sanatını bilmemekle suçlamışlardı.

TÜRKİYE İKİNCİ DÜNYA SAVAŞINA NASIL GİRMEDİ?

İkinci Dünya Savaşı'na kadar İngiltere ve Türkiye arasındaki siyasal ilişkiler olumluydu ve bu iki devlet 12 Mayıs 1939'da bir savaş ihtimaline karşı Barış cephesinde birleştiklerini açıklamışlardı.

Ne var ki savaşın, İngiltere üzerindeki tehdidi artıkça İngiliz yöneticileri, özellikle de Başbakan Churchill bu dostluğun bedelini ateş hattına çekerek Türkiye'ye ödetmek için her türlü çabayı harcamıştı.

1941'de artık Churchill, Türkiye'nin savaşa girmesini zorunlu görüyor ve Türkiye'yi savaşa sokabilmek için gerçekleşmeyecek sözler veriyor, hatta zaman zaman düşmanca tehditlerde bulunuyordu.

Churchill, tehditlerin sonuç getirmeyeceğini anlayınca 25 Ocak 1943'te bir çağrı göndererek, bir görüşme yapmak istediğini bildirdi. 30 Ocak 1943'te Churchill ve İnönü, Yenice Tren istasyonu'nda buluştu. Buluşmaya Türkiye'den Şükrü Saraçoğlu, Numan Menemencioğlu, Fevzi Çakmak ve İsmet İnönü katıldı.

Churchill kara ve hava harekâtı için Türkiye'nin müttefiklere yardım etmesini istiyordu. Böylece Sovyetlerin kuzeyden, müttefiklerinde Anadolu yoluyla Balkanlara yapacakları saldırılarla Almanya yenilecekti.

İnönü teklifler karşısında Türkiye'nin savaşa hazır olmadığını, savaşa girmesi halinde ordunun geniş ölçüde silahlanması gerektiğini, ayrıca Sovyetlerle ilişkilerinin tam bir güven içinde olmadığını; Almanya'nın yenilmesi halinde Sovyetlerin Avrupa'nın tek hâkimi durumuna gelmesinden endişelendiğini bildirdi. Bu görüşe katıldığını belirten Churchill, 2 Şubat 1943'te Roosevelt'e gönderdiği mektupta savaş sonrasında Türkiye'nin toprak bütünlüğünün güven altına alınacağını ve bu konuda Sovyetleri ikna edeceğini bildiriyordu.

Ziyaret -> Toplam : 125,31 M - Bugn : 64365

ulkucudunya@ulkucudunya.com