İzler...
Mustafa Ünal 01 Ocak 1970
'Cinayet unutuldu' yan yollarda oyalanıyoruz yine. Emniyet içindeki çekişmeye, şimdi de jandarma-polis kavgası eklendi. Kurumlar arası güç mücadelesinin zamanı mı? Jandarma da Emniyet de bu ülkenin vazgeçilmezi. Ayrıca birbirinin alternatifi de değiller.
Ortada Türkiye'yi derinden sarsan bir siyasi cinayet var. Olayın aydınlatılması, 'Hepimiz Ermeni'yiz' sloganından daha önemli, Emniyet-Jandarma çekişmesinden de... Lütfen olayın merkezinden uzaklaşmayalım. Yoksa tetikçi ve azmettirici eldeyken yine boş çekeriz ve yazık olur. Sonuçta hepimiz kaybederiz.
Görünen o ki 'Hrant Dink cinayeti öyle basit ve sıradan bir olay' değil. Çok karmaşık, arka planı var. İlk sunulduğu şekliyle sadece bir mahalle çetesine mal edilemez. Çocukça değil gayet profesyonel özellikler taşıyor. Gerçek faili bulmak için doğru izleri takip etmek lazım. Doğru izler de belli... Suikastın kilit ismi tartışmasız Yasin Hayal... Dink'i öldürmek istediği istihbarat yazısında da yer aldı. Rolü tetikçiden çok daha önemli... Medyaya yansıyan olaya bizzat karıştığına ilişkin iddialar da yabana atılmamalı. Peki kim bu Yasin Hayal? İlişkileri, bağlantıları nedir?
Sicili temiz değil, olayların adamı. Daha önce Trabzon'da bir bombalama olayına karıştığı biliniyor. Bu kadar çabuk nasıl kurtuldu? Yasin Hayal kilidi açılmadan cinayetin aydınlatılması mümkün değil. Polis ve savcıya verdiği ifadeler çok sınırlı, yeterli değil... İki polisin arasında duruşmaya çıkarken yazar Orhan Pamuk'u tehdit edecek cesareti nereden buldu? Bu noktada 'Yasin Hayal'i kullanan bir güç odağı mı söz konusu?' sorusu bana pek anlamsız görünmüyor.
Tetikçi Ogün Samast'ın üzerinden çıkan sim kartı ciddi soru işareti... Yeni Şafak'tan Mustafa Karaalioğlu dün 'Telefon kartını kim değiştirdi?' diye sordu. Samast sim kartının Turkcell olduğunu söylerken üzerinden Telsim kartı çıktı. Sim kartı ikinci şifre, izi iyi sürülmeli. 'Kartı kim, nasıl değiştirdi?' sorusuna verilen cevaplar ikna edici değil, çelişkilerle dolu. Ayrıca cezaevine girerken montuna gizlenmiş iki adet sim kartı daha bulundu. Samsun'da ilk gözaltına alındığında yapılan aramada bu kartlar niye bulunamadı? O zaman arama mı iyi yapılmadı, yoksa izi örtmek isteyen birileri mi devreye girdi? Polisin de jandarmanın da bu sim kartı üzerinde titizlikle çalışması gerekir.
Ogün Samast'ın Türk bayrağı önünde fotoğrafını çekenleri gösteren görüntüler televizyonlarda yayınlanınca büyük gürültü koptu. Görüntülerin medyaya nasıl sızdığı merak konusu... Ogün Samast'ı bir kahraman gibi gösteren, üzerinde Mustafa Kemal Atatürk'ün yazısının okunduğu, Türk bayrağının arka fon olarak kullanıldığı meşhur fotoğrafı kim çekti, daha önemlisi medyaya kim servis yaptı? Bütün dünya medyası manidar bulduğu o fotoğrafı Türkiye'ye karşı kullandı. Mülkiye müfettişlerinin soruşturmasında bu nokta maalesef açıklık kazanmadı. Bayraklı fotoğrafın hatıra için çekilmesinin ötesinde anlamı var. Bir misyon yüklüyor çünkü...
Hrant Dink cinayeti yan yollarda oyalanarak değil, ancak doğru izler takip edilerek çözülebilir. Ortada cevabını bulmakta zorlandığımız can alıcı sorular var. Jandarmanın da, polisin de hatta istihbarat teşkilatının da kurum taassubuna girmeden bu sorulara cevap araması gerekmez mi? Yanlış yapan her kurumda olabilir, Emniyet de Jandarma da hatadan beri değil. Suçluyu korumak yerine bulup çıkarmak önemli. Başka türlü olayın aydınlatılması mümkün olmaz.