Yazı işlerimizin hali memleketin aynası
Ertuğrul ÖZKÖK 01 Ocak 1970
DÜN sabah yazı işlerindeki tartışma, sanıyorum Türkiye’nin aynasıydı. Münazara konumuz şuydu:
"Bu fotoğraflar, katili kahraman yapma pozları mı, yoksa başarılı operasyon hatırası mıydı?"
Bir bölümümüz birincisine, diğerimiz ikincisine yakın görüşteydi.
Bu arada fotoğraf editörümüz eski bazı fotoğrafları önümüze koydu.
Abdullah Öcalan ve Şemdin Sakık yakalandığında da Türk bayrağı önünde poz verdirilmiş.
Bazılarımız haklı olarak şunu söyledi:
"Ama onlar devlete karşı suç işleyen kişiler. Dolayısıyla bu pozun anlamı, devletin başarısıdır."
Tam, "Doğru, bu tarafını düşünmemiştik" demeye hazırlanırken hınzır fotoğraf editörümüz bir başka kareyi önümüze koydu.
Avrasya Feribotu’nu kaçıranlar da yine emniyette bayrak önünde poz veriyordu.
Oysa onlar da Ogün Samast’tan farklı düşünmeyen kişilerdi.
Şimdi bakıyorum da bu işi jandarmanın üzerine yıkmak için pürtelaş çalışanların bir bölümü o günlerde bu bayraklı poza nedense hiç ses çıkarmamış.
* * *
Ankara’dan Enis Berberoğlu Hürriyet’in eski bir nüshasını geçti.
Deniz Gezmiş yakalandığı zaman, dönemin İçişleri Bakanı onu makamına getirtip gazetecilere birlikte poz vermiş.
Oktay Ekşi, "Ama, o poz da çok tartışılmıştı" diyor.
Tabii bu arada uyuşturucu kaçakçılarına, mafya çetelerine önünde mermilerle yazılmış TC yazıları ve ay yıldızlar, arkada Türk bayrağı ile verdirilmiş pozları da unutmuyoruz.
* * *
Herkes her şeye bir kulp takıyor.
Belli ki bir bölümümüz bu fotoğrafların "Hrant Dink’in katilini kahraman haline getirmek için çekildiğine" kesin inançlı.
Yanlış anlamayın, bu pozların ne anlama çekileceğini çok iyi biliyorum. Bu psikolojiyi çok da vahim buluyorum.
Yine de kafamda daha az derin bazı sorular var.
İsterseniz bir derin devlet avcılığı yapalım.
Mesela katille birlikte poz veren Samsun Emniyeti Güvenlik Şube Müdürü’ne ne diyeceğiz?
"Derin Devlet"in derin adamı mı?
Yoksa "Samsun hatırası" mı?
Yani vurduğu avla poz veren avcı...
Bazılarımız "Ama sadece bayrak yok. Birlikte poz da var" diyor.
Ben de soruyorum:
"Öteki kişilerle birlikte çekilmiş hatıra pozların olmadığını nereden biliyorsunuz?"
Bu kişilere "derin devlet" elemanı demek, en süfli komplo teorisyeni için bile hakaret sayılır.
Öyleyse gelin derin devleti başka yerde arayalım.
Yani bunları sızdıranlarda.
* * *
Bir taraf fotoğrafın bir bölümünü sızdırıyor.
Karede katilin yanında poz veren jandarma görevlileri görülüyor.
Amaç şu izlenimi yaymak.
"Jandarma içinde bu katili destekleyen milliyetçi bir çete var."
Bunu sızdıranlar daha keyfini yaşayamadan ikinci bir el başka fotoğrafları servise sokuyor.
Orada katilin yanında poz veren kişiler arasında polis yetkilileri de var.
Belli ki ilk kareyi sızdıranlar, başka birilerinin ikinci kareyi sızdıracağını düşünmemiş.
Şimdi bunların hangisine derin devlet diyeceğiz?
Kendini "derin" sanan devlet erkanı, eğer bu kadar sığ zekálı ise nerede bu derin devlet?
Yıllardır "Türk gladyosu" diye efsaneleştirdiğimiz bu "muazzam teşkilat" böylesine şapşallıklarla mı malul?
* * *
Bu ülkede bazıları bu derin devlet masalları ile bizi uyutuyor.
Sadece bizi değil, aynı zamanda gelen giden bütün hükümetleri, başbakanları uyutuyor.
Bunun adı derin devlet değil, olsa olsa derin devlet tiyatrosudur.
Senaryosu kötü, rejisörü kötü, oyuncusu kötü bir tiyatro.
Böyle bir tiyatro karşısında seyirci ne yapar?
Ya salonu terk eder veya derin uykuya dalar.
Bizim yaptığımız bu ikincisi.
Bense gerçek bir derin devlet özlüyorum.
Ne çare, karşımda devlet bile kalmamış.