« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

01 Ağu

2010

Siyasetin gölgesinde adalet olmaz / Mehmet Y. Yılmaz

01 Ocak 1970

EMEKLİ Orgeneral Çetin Doğan’ın gözaltına alınması gerçekten ilginç bir öykü!



Gazetelerde küçük farklarla aynı haber var: Doğan, Bodrum’daki komşularıyla vedalaşmış ve vedalaşırken de hakkındaki son yakalama kararı nedeniyle İstanbul’a doğru yola çıkmış.



Bazı haberlere göre polisler onu havaalanında bekliyorlarmış, bazı haberlere göre de havaalanındaki kimlik kontrolünde hakkındaki “yakalama kararı” ortaya çıkınca, yakalanıp, İstanbul’a götürülmüş.



Kaçma niyeti olmadığı çok açık bir sanık için bu işlemin uygulanmış olması ve ilk duruşması aralık ayının ortalarında yapılacak bir dava için gözaltı işleminin yapılmış olması peşin bir cezalandırma düşüncesinden başka bir şey değildir.



Hani hakkında bir mahkûmiyet kararı verilene kadar herkes masumdu?



Denebilir ki bir mahkeme tarafından hakkında yakalama kararı verilen bir kişiye rastlayan polis başka türlü davranamazdı.



Evet, mahkeme bu kararı verince polise düşen sanıkları yakalamaktır.



Merak ediyorum, çoğu şu anda aktif görevde bulunan ve haklarında yakalama kararı bulunanlar için de benzer bir işlem yapılacak mı?



Hemen hepsinin görev yaptığı yer belli, zaten çoğu lojmanda oturuyor, lojmanlarda oturmayanların da adresleri biliniyor.



Onlar da bugün yarın yakalanacaklar mı?



Yoksa bu yakalama işi de referandum kampanyasının bir parçası olarak her gün iki-üç kişinin yakalanmasıyla mı sürecek?



İlk duruşması 16 Aralık’ta yapılacak çok önemli bir davanın böylesine tartışmalı bir yakalama kararıyla gölgelenmesi kimin işine yarayacak?

Amaç adaletin yerine getirilmesi mi, siyaset mi?



Yakalama kararı nasıl verilir?



BALYOZ Davası ile ilgili “yakalama kararının” siyasi nedenleri olabileceğine ilişkin düşüncemin temelini, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 98. maddesi oluşturuyor.



Bu madde “yakalama kararının” hangi şartlarda verilebileceğini hüküm altına alıyor.



“Yakalama emri ve nedenleri” başlıklı maddeye göre:



1- Soruşturma evresinde şüpheli kaçak ise,



2- Yakalanmış iken kolluk görevlisinin elinden kaçan şüpheli veya sanık ya da tutukevi veya ceza infaz kurumundan kaçan tutuklu veya hükümlü hakkında,



3- Kovuşturma evresinde kaçak sanık hakkında verilebiliyor.



Balyoz Davası sanıklarının hiçbirinin durumu bu maddede belirtilen hususlara uymuyor.



Soruşturma evresinde kaçak değillerdi, hepsinin yeri yurdu belli, savcılık çağırmış da ifade vermeye gitmemiş değiller.



Yakalanmış ve yakalandıktan sonra karakoldan ya da cezaevinden kaçmış değiller.



Duruşmalar 16 Aralık’ta başlayacak. Duruşmaya katılmasalardı, yani kovuşturma evresinde kaçak duruma düşselerdi kimsenin bu karara söyleyebileceği bir şey olmazdı. Ama ortada daha yapılmış duruşma da yok!



Mahkeme kararlarının uluorta eleştirilmesinden kişisel olarak hiç hoşlanmam. Yargı bağımsızlığının ve yargıç güvencesinin bir demokrasinin olmaz ise olmaz koşullarından biri olduğunu düşünürüm. Ama yargıçların da en az bizler kadar hassas olmalarında yarar görürüm.

Ziyaret -> Toplam : 125,28 M - Bugn : 37738

ulkucudunya@ulkucudunya.com