Kurtlar’a yasak çakallara serbest vadi
BEHİÇ KILIÇ 01 Ocak 1970
EŞKIYABAŞININ paketlenmesinin yıldönümü bahanesi ile eşkıyaları şehirleri basıp gösteriler yapıyorlar... Apo posterleri, pankartları, sloganları ile tedhişi caddelere taşırıyor, vatandaşı tedirgin ediyorlar... Korkuları yok, çünkü ‘gereğince’ müdahale yok!..
Avrupa Birliği koruma kalkanı çakal sürüsüne dokunulmazlık sağlıyor! Ankara, AB’nin zılgıtından çekindiğinden, olanı biteni ‘görmezden’ gelmeyi seçiyor!.. Zaten ‘reform’ adı altında sağlanan serbestiyet, eşkıyaya istediği gibi başkaldırma hakkı vermiş durumda!..
Çakalların meydan okumasına ‘yarabbi şükür’ kabilinden bakan siyasi egemenler, eşkıya takımının marifetlerini televizyon dizisi haline getirip sunmayı bile, ‘Büyük yerden’ gelen baskılar sonucunda tahammül edilemez buluyorlar!.. İşte böyle, eşkıyanın gerçek hayattaki tedhişi devam edebilir ama marifetlerini beyaz camda yansıtmaya bile izin yok!..
Artık her olay Türk Milleti’ne nasıl bir kuşatma altında bulunduğunu net biçimde gösteriyor... Katı ve acı gerçeklerin üzeri örtülü kalsın, ateş sadece düştüğü yeri yaksın isteniyor...
Kurtlar Vadisi dizisi doğruları anlatarak başlamıştı...
Mesela ‘otobüs’ sahnesini hatırlayınız!.
Ben de size 1992 veya 1993’te sonradan mağdurlarını tanıyarak öğrendiğim bir ‘otobüs’ vak’asını anlatayım.
O yıllarda gene bir otobüs, o bölgede durduruldu... Durdurulan otobüsün içerisinde, Ağrı DoğuBeyazıt’taki birliğine, yeni görevine giden bir üstteğmen vardı... Sivil giyimliydi, eşi ve 4-5 yaşlarındaki yavruları, canları Ceren de beraberindeydi... Arabayı basan eşkıya sürüsü kimliğini görünce kendisini yaka paça aşağıya indirdiler... Eşi ve çocuğunu da arkasından sürüklediler... Çetenin başındaki cani, karısına döndü “Sana dokunmayacağız, sen bu yaşayacaklarını, seni buraya gönderenlere anlatacaksın. Çocuğun da unutamayacak” mealinde bir nutuk çekti ve hep beraber, ellerindeki Kaleşnikofları genç üsteğmene döndürüp tetikleri çektiler. O’nu kurşuna dizip şehit ettiler...
Elbette şimdi genç kız olan Ceren ve anacığı hâlâ o travmanın içerisindeler...
Türk Milleti’nin bu olayları yok sayması ‘olur böyle vakalar’ çerçevesinde eşkıya sürüsünü kabullenmesini, çetenin ‘Düz ovada siyaset’ yapmasını doğal karşılamasını istiyorlar!.. Kim istiyor? ABD - AB...
Ve istikbalin ABD - AB ile geleceğine inanan, ‘Şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emellerine tevhid etmiş’ siyaset - ticaret erbabı...
Dizi ile ilgili ‘derin müdahale’ konusunda Saadet Partisi’nden gelen açıklamaya bakalım... Partinin Genel Başkan Yardımcısı Mete Gündoğan, “Bu dizide halkın bilinçlendirilmesine hizmet için, terör perdesi ardındaki bütün gerçekler, uluslararası bağlantılar, yabancıların (özellikle ABD, İsrail, AB unsurları) desteği, uyuşturucu trafiği, kaçakçılık, siyonist emeller, bölgenin ekonomik ve kalkınmışlık açısından geri bıraktırılması, baskılar, bölgedeki dini altyapının tahrip edilmesi vb. gibi bütün konular işlenerek gerçekçi bir senaryo...” izleneceğini belirtmişti..
Gündoğan, “Dizinin yayınlanmasını istemeyenler, bahsettiğimiz gerçeklerin açığa çıkmasını istemeyenlerdir” dedi.
Eşkıyabaşının derdest edilmesinin yıldönümü, çakallarının sokakları bastığını belirtmiştik... Bu nedenle çetenin siyasi maskeli örgütü iş yerlerini basıyor, silah zoruyla kepenk kapatılmasını istiyor... Aynı ekip Kurtlar Vadisi’nin yayından kaldırılması için de bastırmıştı... Kepenk de kapattırıyor, ekran da!..
Sadece PKK çetesi değil, Kurtlar Vadisi’nin önüne set çeken ekip de hep o bildiğimiz ittifak var!.. Son zamanlarda koro halinde milli duruşa, ulusal inisiyatife kim en ağır tahriklerle saldırıyorsa; hepsi Kurtlar Vadisi karşısındaki cephedeydiler...
Mesela, önceki gün, medyanın doymak bilmez bir çakalı, milliyetçileri ‘Karanlık, vasat, alelade. azgın marjinaller’ olarak niteliyor. Patronu üzerindeki büyük bir soygun izdüşümünü, milliyetçilere saldırarak perdeleme yoluna gidiyordu... İşte bu ‘çakal’ da karşıydı ‘Kurtlar Vadisi’ne ve karşı çıkmasının şuur altındaki tepkisi yazdığı yazıda açık seçik vardı.
Ne yapsalar milli şuuru silemiyorlardı.
Olağanüstü bir para gücüne sahiptiler ve Türk Milleti’ni şuursuzlaştırmaları için efendileri kendilerine sonsuz fonların kapısını açmıştı ama... Ellerindeki silah milletin milli benliğini kırmaya yetmiyordu, bunu da görüyorlar, korkuyorlardı...
Sadece bir dizi bile bacaklarının titremesine yetiyordu...
Yetiyordu çünkü, yaptıklarının milletin öfkesini burnuna getirdiğini görüyorlardı... O dizi üzerinden, dizinin etrafında yaratılan ilgi alanı üzerinden verilen mesajları alıyor, kara kara düşünüyorlardı...
Kurtlar Vadisi’ni bitiremeyecekler!..