« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

21 Kas

2010

SEVGİ SOYSAL’IN HİKÂYECİLİĞİ

Dr. Sefa YÜCE 01 Ocak 1970

Özet

Sevgi Soysal’ın hikâyeleri genel özellikleriyle deerlendirildiinde

“Tutkulu Perçem”den ba[1]layarak farklı bir yapıyla kar[1]ıla[1]ılır. Onun ilk

hikâyeleri klasik vaka hikâyeleri deildir. Bu hikâyelerin temalarını,

yalnızlık, can sıkıntısı ve bunalım olu[1]turmakla beraber ana tema kadındır.

“Tutkulu Perçem”deki hikâyeler dei[1]ken bir iç dünyanın dı[1]a yansımaları

olarak görülür. Soysal’ın ikinci hikâye kitabı “Tante Rosa” yapı ve kurgu

bakımından daha farklı bir eserdir. Kitap, klasik hikâye tarzında yazılmı[1]tır.

“Tutkulu Perçem”de olduu gibi bu eserin kahramanı da kadındır.

Hikâyeler, Tante Rosa’yla ba[1]lar, Tante Rosa’yla biter. Bu yönüyle

hikâyeler kronolojiktir. Yazarın üçüncü hikâye kitabı “Barı[1] Adlı Çocuk”

ise, “Tante Rosa”da olduu gibi klasik vaka hikâyeleridir. Her tema bir

olaya dayanır. Olaylar, belirli bir zaman ve mekânda cereyan eder.

Hikâyelerin dördü biyografik özellikler ta[1]ır. Çounluu 12 Mart 1971’den

sonra yazılan bu hikâyeler, yazarın dünya görü[1]ündeki dei[1]imin bir

yansıması olarak görülebilir. Bu dei[1]imin yönü “ben”den “biz”e,

“birey”den “toplum”a dorudur.



Sevgi Soysal, üç hikâye kitabında da kadın kahramanların iç

dünyalarını, toplumla çatı[1]malarını, ya[1]adıkları sosyal buhran ve

açmazlarını kendi bakı[1] açısıyla anlatır.



Türk hikâyeciliğinde 1960 sonrası büyük bir dei[1]im ya[1]anır. Bu dei[1]imin

en belirgin özelliklerinden biri hikâyecilerin eserlerinde yeni anlatım tekniklerini

denemeleridir. Türk hikâyeciliindeki bu dei[1]im ve arayı[1]ın öncülerinden biri de

Sevgi Soysal’dır. Onun ilk hikâye kitabı Tutkulu Perçem 1962 yılında yayımlanır.

Tutkulu Perçem’deki hikâyeler, varolu[1]çuluk akımının etkisiyle yazılmı[1]tır. Bu

hikâyelerde yalnızlık, sıkıntı, tedirginlik, bunalım, kaçı[1] ve yabancıla[1]ma en çok

i[1]lenen temalardır.



Soysal, üniversite yıllarında Jean-Paul Sartre, Albert Camus ve Simone de

Beauvoir gibi yazarları okur. Bu yazarlar, 1945-1955 yılları arasında edebiyat

dünyasında çok etkili olurlar. Sanatçılarda, onlara öykünmek bir hastalık hâline

gelir. Bu anlayı[1]ın yansımaları 1950’den sonra Türk Edebiyatında da görülmeye

ba[1]lar. Bu dönem, aynı zamanda Sevgi Soysal’ın öykü yazmaya ba[1]ladıı yıllardır.

Onun ilk öykülerindeki varolu[1]çu-nihilist etkilerin kaynaını buralarda aramak

gerekir. Yazar o dönemin bunalım edebiyatından beslenir. Bu birikim ve etki onun

Tutkulu Perçem’deki hikâyelerine yansır (


--------------------------------------------------------------------------------
dil, 1998: 25-29).



Sevgi Soysal, ilk hikâye denemesini 20 Kasım 1961 yılında “Ne güzel

suçluyuz biz hepimiz.” adıyla “De[1]iim Dergisi”nde yayımlar. 1962 yılına kadar on

iki sayı yayımlanan De[1]iim Dergisi, daha çok varolu[1]çuluk akımı üzerine yazılan

yazılara yer verir. Yine o dönemde bu akımdan etkilenenlerden biri de öykücü

Erdal Öz’dür. O, Soysal’ın çevresinde en iyi anla[1]tıı isimlerden biridir. Soysal,

yeni bir yazı yazdıında Türk Dil Kurumunda çalı[1]an Erdal Öz’ün yanına gider.

Öz, bu yazılanları “Biraz gerçeküstü boyutları olan birtakım duygusal izlenimler.”

olarak nitelendirir (Doan, 2003:62-66).



Atilla Özkırımlı, Tutkulu Perçem’le ilgili yaptıı deerlendirmede kitaptaki

yazılara öykü demenin güç olduundan bahsederek [1]unları söyler:

“Yazarın kendisi de böyle bir belirtmeye gerek görmemi. Kiinin

bireysel duygularının ilendi[1]i, varoluçulu[1]un a[1]ır bastı[1]ı ve biçim

kaygısının egemen oldu[1]u metinler bunlar. Bunalım, anlamsızlık,

tedirginlik, yalnızlık gibi belli bir dönemde Türk öykücülü[1]ünde en çok

rastlanan temalar oluturuyor bu metinlerin özünü (Özkırımlı, 1977:7).

Selim


--------------------------------------------------------------------------------
leri, Tutkulu Perçem’in saçmaya varan bir bakı[1] açısını içerdiini

belirterek kitabı, öyküleme sorununa eilmeyen bir yapıt olarak deerlendirir. Bu

açıdan bakıldıında Selim


--------------------------------------------------------------------------------
leri ile Özkırımlı’nın fikirlerinin örtü[1]tüü görülür:

“Tutkulu Perçem, gerçekte bir dil ustalı[1]ını, ça[1]rıım

zenginliklerini, ‘saçma’ya varan bakı açısını içerir. Kii benli[1]ini sorguya

çekmektedir. Benlik, kiiyi yenip öne çıkmak istedikçe dilin gücüyle

ça[1]rıımların yarataca[1]ı gülmece, onu alt eder; benlik, hiçlikle

ede[1]erdedir böylelikle. (…) Bütün bu veriler, Tutkulu Perçem’de anlık

izlenimler, bireyselli[1]ini kazanamamı kiisel duygular biçiminde ortaya

çıkar.(…) Tutkulu Perçem öyküleme sorununa pek e[1]ilmemi bir yapıttır.

Hatta anlatma, ço[1]u yerde yazarın duygulanmalarıyla ezilir, ufalanır

(


--------------------------------------------------------------------------------
leri, 1977:6).



Mümtaz


--------------------------------------------------------------------------------
dil ise, Tutkulu Perçem’deki hikâyeleri kısmen feminist

yakla[1]ımla ele alınan ezik kadın tipinin dünyaya ba[1]kaldırısı olarak nitelendirir

(


--------------------------------------------------------------------------------
dil, 1998: 31).



Tutkulu Perçem’i deerlendirmeden önce onun dı[1] ve iç yapısını olu[1]turan

bütünlüünü metin dil bilimin verilerine dayanarak ortaya koyacaız. Bilindii gibi

metin dil bilim, bir edebiyat eserine türü ve biçimi dı[1]ında üç temel yakla[1]ım içinde

bakmaktadır. Bunlardan ilki metnin derin iç yapısını olu[1]turan “küçük yapı”dır.

Bununla en küçük anlamsal bütünlük ve bu bütünlüün bada[1]ıklık unsurları

belirlenmektedir. Daha sonra bu anlamsal bütünlüklerin birbiri ile tutarlılıkları

ölçülmektedir. Biz küçük yapı unsurlarının tümünü bir bütün hâlinde sanatçının dil

ve anlatım tutumunu belirlemede kullanmaktayız. Burada metnin büyük yapısını

olu[1]turan unsurlar üzerinde duracaız. Özellikle metnin dı[1] yapısını, olayların ve

kahramanların yer alı[1] biçimlerini tutarlılık unsurları bakımından incelediimiz

zaman, Sevgi Soysal’ın hikâyelerinin kendine özgü bir yapısal bütünlük ta[1]ıdıını

söylenebilir. Her yazarın ortaya koyduu sanat eserinin kendine özgü bir yapısal

bütünlüü bulunmaktadır. Bu yapı bilgisinde olamayan bazı yazarların hazır

[1]ablonları sanat eserine uygulama sonucunda zaman zaman eksik veya haksız

ele[1]tirilerde bulunduklarını görmekteyiz.



TUTKULU PERÇEM HİKÂYESİ’NDE BÜYÜK YAPI

(Macro Structure)



Tutku, Yalnızlık, Sıkıntı, Bunalım, Güvensizlik, Hiçlik

Korku, Bo


--------------------------------------------------------------------------------
luk, Özlem, Nefret, Saçmalık, Kaçı
--------------------------------------------------------------------------------


Yabancıla


--------------------------------------------------------------------------------
ma

Duyarsızlar Ordusu Erkekler

Kent, Kentlerin Dorukları

Tutkulardan Kurtulma


--------------------------------------------------------------------------------
stei

Kalabalıklar

Kent

Bozkır

Tanrısını ve Kocasını Eskitmek

Çocuksu Ruhla Sava[1]


--------------------------------------------------------------------------------
stemek

(II.Dünya Sava[1]ı)

Arkada[1]ını Öldürmek.

Aynalara Yansımak,


--------------------------------------------------------------------------------
nsanların

Birbiriyle Sava[1]ması.

Umumhane ve Cinsellik

Kirlenme.

Meyhanede A[1]kını Bekleyen

Kadın.

Tanrı Katından Güç


--------------------------------------------------------------------------------
stemek.

Dei[1]ime Direnmek, Dei[1]mek

Zorunda Kalmak.



BEN ANLATIMLI KADIN



Metni olu[1]turan büyük yapı içinde üç temel unsur bulunmaktadır. Bu üç

temel unsur arasında geçi[1]i ve bütünlüü salayan nokta hikâyenin kahramanı olan

kadın ve onun ben anlatımı ile geli[1]en iç dünyasındaki yansımalarıdır.

Tutkulu Perçem’de on üç hikâye yer almaktadır. Yazar, hikâyelerdeki

olayları ve kahramanları kendi bakı[1] açısını esas alarak farklı bir biçimde

sunmaktadır. Ancak bir olay veya durumdan dier bir olay veya duruma geçerken

mutlaka kendince mantıksal örgüsü olan tutarlılık unsurlarını kullanmaktadır.

Yapısal bütünlüü olu[1]turan unsur, olay örgüsü içinde ismi verilmemi[1] olan “ben”

anlatımı ile bütün hikâyenin odak noktasını olu[1]turmu[1] olan kadın kahramanıdır.

Kadın kahramanın dü[1]ünce dünyası ile yazarın dü[1]ünce dünyasının örtü[1]mesi,

hikâyenin dü[1]ünce platformunda temel belirleyici tutarlılık unsuru olmaktadır.

Soysal’ın Tutkulu Perçem’deki hikâyelerin ana teması tutku ve yalnızlıın

ortaya çıkardıı kaotik durumdur.



Kitapta yer alan hikâyeleri “ben anlatımlı kadın” anlatır. Dünyaya ve

hayata onun gözünden bakılır. Bu kadın, yalnız, karamsar, sıkıntı ve bunalım

içindedir. Kalabalıklardan, kent ya[1]amının duraanlıından , “ölgün insan” ve

“ölgün ya[1]am”dan ho[1]lanmaz. O, erkeklere kızgındır ve onlara güveni yoktur.

Bulunduu ortamdan ho[1]nut deildir. “Ben anlatımlı kadın” uzaklara, ba[1]ka

kentlere ve kırsala gitmek ister. Bir kaçı[1] özlemi içindedir. Toplumun yerle[1]ik

deerlerine ve erkek egemenliine ba[1] kaldırır, tepki gösterir. Kadın, bütünüyle

hayatını sorgular. Ona göre “ben”in dı[1]ındaki her [1]ey “öteki”dir.



Kadın, “öteki”lerle salıklı ileti[1]im kuramaz. Hep kendi ba[1]ınadır. Yine de

özgür bir birey olmak ister. Tutkularından kurtulmak için mücadele eder; fakat bir

türlü bunu ba[1]aramaz. Kendiyle barı[1]ık deildir. Erkeklere tepki göstermesine

ramen onların dikkatini çekmeye çalı[1]ır. Bunda da ba[1]arılı olamaz. Kadının

psikolojisi bozuktur, iç dünyasında gel-gitler ya[1]ar. Ya[1]adıı mutsuz ortamdan bir

türlü aydınlıa çıkı[1] yolu bulamaz.



“Tutkulu Perçem”deki kadın farklı mekânlarda gezer. Bu mekânlar,

herhangi bir kent, kırsal kesim, bozkır, kentin dorukları veya parklarıdır. Kadın, bu

farklı mekânlarda tutkularından kurtulmak için çabalar, fakat “ben anlatımlı kadın”

ya[1]amını dei[1]tirmede ba[1]arısız olur. Kadının gelecekle ilgili hiçbir beklentisi

yoktur. Bu nedenle ümitsiz ve mutsuzdur. Hikâyeler, dei[1]ken bir iç dünyanın dı[1]a

yansımaları olarak görülür. Ayrıca çarı[1]ım ve bilinç akı[1]ı yöntemiyle yazıldıı

izlenimi vermektedir. Biz yine de bu metinleri hikâye olarak deerlendirmeye

çalı[1]tık. Yazar, bu hikâyelerde alı[1]ılmı[1]ın dı[1]ında yeni bir üslup olu[1]turmayı dener.

Türk hikâyeciliinde, bu anlatım tarzı 1960 sonrası yeni arayı[1]ların bir ba[1]langıcı

niteliindedir.



Soysal’ın, Tutkulu Perçem’den sonraki yazdıı hikâyelerin klasik hikâye

anlayı[1]ına yakın olduunu söyleyebiliriz. Bunun ilk örneklerinden biri de Tante

Rosa’dır.



TANTE ROSA HİKÂYESİ’NDE BÜYÜK YAPI (MACRO STRUCTURE)

Tante Rosa’nın At Cambazı

Olamaması

Babasının Ölümü

Rosa’nın Rahibeler Okuluna Gidi[1]i

Tante Rosa’nın Hayvanları

Hans’la Evlenmesi



--------------------------------------------------------------------------------
kinci Dünya Sava[1]ı

Tante Rosa’nın Aforoz Edilmesi

E[1]ini ve Çocuklarını Terk Edi[1]i



--------------------------------------------------------------------------------
kinci Dünya Sava[1]ı

Kocasının Sava[1]a Gitmesi ve

Ölmesi

Tante Rosa’nın Mezarlıkta


--------------------------------------------------------------------------------
[1]

Bulması

Rosa’nın Kocasının Aldatması

Yeni Bir Evlilik


--------------------------------------------------------------------------------
çin
--------------------------------------------------------------------------------
ngiltere’ye

Gitmesi

Ticarete Atılması

Rosa’nın Yeni Bir Evlilik Yapması

Yahudilerle


--------------------------------------------------------------------------------
lgili Dü[1]ünceleri

Pansiyon Açması

Vestiyerlik ve Kasiyerlik


--------------------------------------------------------------------------------
[1]i

Mathes’le Bulu[1]ması

Paris’e Gitmesi

Tante Rosa’nın Ya[1]lılıı ve Dü[1]ü

Rosa’da


--------------------------------------------------------------------------------
lgi ve Cazibe

Erkekler ve Kocalar

Hayat Mücadelesi

Toplumsal Örgütlenme

Eski Rosa-Yeni Rosa

Tante Rosa’nın Tren Yolculuu

The End Tante Rosa

Rosa’nın Ölümü

Yoksulları Gömme Örgütü

Rosa’nın Cesedinin Yakılması

Küllerinin Mathes’e Verilmesi

Tante Rosa’nın Hayatını

Sizlerle Ba


--------------------------------------------------------------------------------
Ba
--------------------------------------------------------------------------------
a Dergisi’nin

Yönlendirmesi



Yazarın Tutkulu Perçem’den sonra yayımlanan ikinci kitabı “Tante

Rosa”dır. Kitabın adından da anla[1]ılacaı üzere Soysal bu kitabında Alman asıllı

Tante Rosa (Rosa Teyze)’yı anlatır. Rosa, Katoliktir, farklı bir kültürün ve farklı

bir dünyanın insanıdır. Soysal, Rosa’yla bize dei[1]ik hayat anlayı[1]ının farklı bakı[1]

açılarını yansıtır.



“Tante Rosa’daki olaylar, kiiler ve atmosfer Türk toplumuna oldukça

yabancıdır. Bu yüzden eser eletirilmi, günümüzde bile yeterince

de[1]erlendirilememitir (


--------------------------------------------------------------------------------
leri, 19977: 7).” Hatta kimi yazarlar kitapla ilgili “Çeviri

hikâye gibi duruyor.” [1]eklinde yargılarda bulunmu[1]lardır. Soysal, bu ele[1]tirileri

aır ve yersiz bularak [1]u deerlendirmeyi yapar:

“Bu yargıyı beklemiyordum.(…)Suçum belki de onu Aye Teyze’ye

çevirmemi olmak, diyerek hem kendini savunur hem de eletiri biçimini alaya alır

(Doan, 2003:101).”



Tante Rosa’yı ele[1]tirenlerin yanında, eseri ba[1]arılı bulan yazarlar da vardır.

Bunlardan biri de Selim


--------------------------------------------------------------------------------
leri’dir.
--------------------------------------------------------------------------------
leri, eserle ilgili [1]u deerlendirmeyi yapar:

“Kiilerin ve olayların Türk toplumuna yabancı olması, son yaklaımda,

yapıtın ilevinde pek bir ey de[1]itirmez. (…)Tante Rosa, bir bakıma Sevgi

Soysal’ın en usta yapıtıdır. Bunun nedenini açmakta yarar var. Öyküler a[1]ır a[1]ır,

ilene ilene yazılmıtır. Öykülemede yazınsal tutumluluk, bütünlük a[1]ır basar

(


--------------------------------------------------------------------------------
leri, 1977: 7).”



Tante Rosa, otobiyografik özellikler ta[1]ır. Çünkü eser büyük ölçüde bir aile

hikâyesidir. Eserin merkezinde Soysal’ın anneannesi ve teyzesi kadar kendisi de

vardır. Üç kadının hayatındaki bu benzerliklerden tek bir kadına, Tante Rosa’ya

ula[1]ılır. Soysal, bu öykülerle ilk kez çocukluunda tanı[1]ır. Yakla[1]ık yirmi yıl

hafızasında bunları saklı tutar. Otuz iki ya[1]ına geldiinde bunları yazmaya karar

verir. Böylece ortaya Tante Rosa çıkar. Rosa’yla yazarının arasındaki en belirgin

benzerlik, her ikisinin de e[1]lerini bırakmayı bilmesidir. Ya[1]am çizgisine paralel

giden hayatları, özellikle annesinin ailesinde ba[1]ka kadınların da olmasıdır (Doan,

2003: 99-100).



Atilla Özkırımlı’ya göre “Tante Rosa” çocukluundan ba[1]layarak ki[1]iliine

aykırı ko[1]ullandırmalar ve yasaklarla çevrilir. Rosa, içinde bulunduu böyle bir

ortamdan kurtulmak için bireysel çıkı[1] yolu arar:

“Tante Rosa bütünüyle ‘kadınlık sorunu’ çevresinde dönen bir öykü

kitabıdır.


--------------------------------------------------------------------------------
nsan kelimesini atıp yerine ‘kadın’ kelimesini koyarsak Mehmet

H.Do[1]an’ın u yargısı do[1]rudur: ‘Tante Rosa’daki hikâyelerde, yaamın sonradan

sinsice konmu bütün kurallarına, sınırlandırmalarına bakaldıran, içinden gelen

dürtülere daha çok inanan insanı anlatır Sevgi Soysal (Özkırımlı, 1977:9).”



Tante Rosa, Soysal’ın annesi Aliye Yenen’in çevirisi ve Selçuk Demirel’in

çizimleriyle Almanya’da yayımlanmı[1]tır (Buntbuch-Verlag, Hamburg:1981).

Ayrıca I[1]ıl Özgüntürk’ün senaryosunu yazıp yönettii “Seni Seviyorum Rosa

1992)”adlı filme konu olmu[1]tur (Kazmaolu, 1997:26). Soysal, 1960 sonrası “Yeni

Sinema Teknii”ni yakından izleyen ve bu teknii romanlarında da ba[1]arıyla

uygulayan yazarlardan biridir.

Yazar, Tante Rosa’da dier hikâye kitaplarından farklı bir yapı kullandıını

görüyoruz. Hikâyeler birbirinden baımsız gibi görünse de her hikâyenin bir dieri

ile hem kronolojik hem de yapısal bir balantı içinde olduklarını söyleyebiliriz. Bu

özellikleri ile hikâyeler, romana yakın bir yapısal bütünlük göstermektedir. Bu

yüzden hikâyelerin tamamı organik bir bütünlük olu[1]turur. Hikâyelerde, Tante

Rosa’nın hayatını “Sizlerle Babaa” dergisi yönlendirir.



Rosa, “Sizlerle Babaa” dergisindeki hayali yazıları okur. Bu hayali

yazılar ona esin kaynaı olur. Rosa bu yazılar vasıtasıyla giri[1]imci olur, yeni

maceralara atılır. Önce at cambazı olmaya karar verir, ba[1]arısız olur. Sonra

Rahibeler okuluna gider, fakat orada da amacına ula[1]amaz, okuldan atılır. Rosa,

olayların kadını hâline gelir. Önce kom[1]unun olu Hans’la evlenmek zorunda kalır.

Sonra ikinci ve üçüncü evliliini yapar; fakat bu evliliklerin hiçbiri yürümez. Rosa,

bir erkee ve hatta çocuklarına baımlı olarak ya[1]ayacak bir kadın tipi deildir. Bu

nedenle ili[1]kilerinin hiçbiri uzun süreli olamaz. Ki[1]ilii ile toplumsal deer

yargıları arasında bir doku uyu[1]mazlıı ya[1]ar.



Rosa, hiçbir i[1]te tutunamaz ve ba[1]arılı olamaz. Uyumsuzdur, dei[1]ken ve

istikrarsızdır. Onun hayatı ko[1]turmaca içinde geçer. Rosa, ba[1]langıçların kadınıdır.

Yaptıı her i[1]te ba[1]arısız oldukça hayata yeniden sarılıdır. Çocuk ruhludur.

Ya[1]amak onun için bir heyecan bir maceradır. O, özgürlüklerin kadınıdır. Onun

için “dün” yok, “yarın” vardır. Ya[1]amı gibi ölümü de tartı[1]ma konusu olur. Aykırı

bir tip olarak doar, aykırı bir tip olarak ölür.



Rosa, Almanya’nın Bavyera bölgesinde ya[1]ar. Olaylar, mekân olarak bu

bölgenin köy, kasaba ve kentlerinde geçer. Rosa bir kez Almanya dı[1]ına çıkar, o da

evlenmek için


--------------------------------------------------------------------------------
ngiltere’ye gitmesidir. Hikâyelerde, olayların geçtii zaman kesiti



--------------------------------------------------------------------------------
kinci Dünya Sava[1]ı yıllarıdır. Rosa, hayatı boyunca sava[1]ın bütün

olumsuzluklarını ya[1]ar. Tante Rosa’daki hikâyeler, Tutkulu Perçem’den farklı

olarak sosyal yönü olan daha realist hikâyelerdir. Rosa hikâyelerinde anlatıcı

üçüncü tekil ki[1]idir.



Sevgi Soysal’ın son hikâye kitabı 12 Mart 1971 öncesi ile 12 Mart 1971

sonrası yazdıı hikâyelerinden olu[1]an “Barı


--------------------------------------------------------------------------------
Adlı Çocuk” kitabıdır. Kitapta on

dört hikâye yer almaktadır.



Hikâyelerden “Delikli Nazarlık” 1968, “Mal Ayrılıı ve


--------------------------------------------------------------------------------
ampanya

Kovası” 1969, “Cellet Fuchs, Kent Halkına Nasıl Karı[1]tı?” 1969, “Nasıl

Öreteceim Köpee Aport’u” 1969, “Yapı” 1970, “Ay’ı Boyamak” 1971,

“Hanife”nin yazılı[1] tarihi kitapta belirtilmemi[1]tir. “Eskici” 1972, “Sava[1] ve Barı[1]”



1973, “Bir Görü[1] Günü” 1976, “Barı[1] Adlı Çocuk” 1976, “Bir Aaç Gibi” 1976 ve

“Zulmet Sevinci” 1976 yılında yazılır. Bu hikâyelerden, “Sava[1] ve Barı[1], Bir Görü[1]

Günü, Barı[1] Adlı Çocuk ve Zulmet Sevinci” cezaevinde geçen olay ve gözlemleri

anlatır.



Yazarın “Barı[1] Adlı Çocuk” kitabı da “Tante Rosa” kitabı gibi ele[1]tirilir.

Hatta ele[1]tiri yapanlardan biri de Atillâ


--------------------------------------------------------------------------------
lhan’dır. Soysal, kitapla ilgili yapılan bu

ele[1]tirilere katılmaz. Bu konuyla ilgili Atillâ


--------------------------------------------------------------------------------
lhan’a yazdıı mektupta [1]u görü[1]lere

yer verir:

“En küçümen kitabın bile, eline kim alırsa istedi[1]i yöne, nasıl sakız

gibi uzatılabilece[1]ine, benim eletiriler ki birer örnek. En houma giden

de, herkesin kitabın iine gelen yerini be[1]enmesi. Bu da bir anlamda

kitabın satıı açısından fena de[1]il.


--------------------------------------------------------------------------------
öyle bir durum do[1]mu, bir bölüm der

ki, ‘u kısım harika, öteki kısımsa aah,’baka aklı erenlere göreyse tam

tersi, ‘u kısımda bizim yazar daha bilinçlenmemi, ama sonlarda

fenafillah mertebesine erivermi.’ Her iki görüün de meraklıları, ayrı

nedenlerden kitabı almak gafletinde bulunurlar böylece.

Bana sorarsan ben ilk günden beri yazdıklarımda, hiç de öylesi

uçurumlar bulamıyorum bir türlü. Eh elbet kimse saymıyor yerinde,

hayatta üç koca de[1]itirip kanser de olabildi[1]ime göre, Kızılay anıtı gibi

düündüklerimi aynı taa yontacak de[1]ilim ya (Sarma[1]ık, 2001: 76-77).”



“Barı[1] Adlı Çocuk” kitabındaki kimi öyküler belirgin bir biçimde

biyografik ayrıntılarla yüklüdür. Kitaptaki öyküler, Soysal’ın bakı[1] açısındaki

dei[1]imi sergilemesi bakımından önemlidir. Soysal, öykülerinde yabancıla[1]an

insanı anlatır.


--------------------------------------------------------------------------------
nsanın insanla ve nesnelerle ili[1]kisini sergilerken yabancıla[1]ma

olgusunun altını da çizer. Kitaptaki öyküler iki kümede toplanabilir. Özellikle son

be[1] hikâyede gözlem önemli bir yer tutar.Bunlara, biri dı[1]ında, hapishane ya da

tutukluluk günlerinin izlenimleri denebilir (Özkırımlı, 1977:10-15).

Mümtaz


--------------------------------------------------------------------------------
dil’e göre “Barı[1] Adlı çocuk” kitabındaki öyküler, dier öykü

kitaplarından farklı olarak gerçek anlamda öykü kalıbıyla yazılmı[1]lardır:

“Ne Tutkulu Perçem’deki anlaılmazlık ve kopukluk ne de Tante

Rosa’daki öyküler arasında kendili[1]inden oluan bütünlük, Barı Adlı

Çocuk kitabındaki öykülerde yoktur. Artık Soysal, Tante Rosa’daki güzel

anlatımını, toplumsal bilinçle yo[1]urmaya balamıtır (


--------------------------------------------------------------------------------
dil, 1998: 50).”

Barı[1] Adlı Çocuk kitabındaki hikâyeler, dier hikâye kitaplarından farklı

olarak organik bir bütünlük olu[1]turmazlar. Dei[1]ik dönemlerde yazdıkları için

tematik yapıları da farklıdır. Barı[1] Adlı Çocuk kitabındaki hikâyeler Tante Rosa’da

olduu gibi klasik vaka hikâyeleridir. Her tema bir olaya dayanır. Olaylar, belirli

bir zaman ve mekânda cereyan eder. Hikâyelerin dördü, biyografik özellikler ta[1]ır.

Bunlar: “Delikli Nazarlık, Sava[1] ve Barı[1], Bir aaç Gibi ve Zulmet Sevinci” adlı

hikâyelerdir.



Barı[1] Adlı Çocuk’taki hikâyeler, realist bakı[1] açısıyla yazılmı[1]tır. Yazar,

ya[1]anmı[1]lıkları ve yaptıı gözlemleri hikâyele[1]tirir. “Delikli Nazarlık”ta kendi

ailesini anlatır ve aile büyüklerinin erkek çocua verdii önem üzerinde durur.

“Nasıl Öreteceim Köpee Aport’u” hikâyesinde ise babası Mithat Bey’i

tiple[1]tirir.



Soysal, “Bir Aaç Gibi” hikâyesinde, kanser tedavisi sırasında hastanede

ya[1]adıklarını anlatır. “Zumet Sevinci”nde de Yıldırım Bölge Kadınlar Kou[1]u’nda

tutuklu kadınlarla ilgili yaptıı gözlemlere yer verir. Ayrıca “Mal Ayrılıı ve



--------------------------------------------------------------------------------
ampanya Kovası” hikâyesi de e[1]inden ayrıldıı günlerin yani ya[1]anmı[1]lıın

izlerini ta[1]ımaktadır.



“Barı[1] Adlı Çocuk” kitabında “Cellat Fuchs Kent Halkına Nasıl Karı[1]tı?”

hikâyesi dier hikâyelerden farklı olarak egzotik nitelikler ta[1]ır. Yazar, hikâyede

toplum tarafından dı[1]lanan ve yazgısını dei[1]tirme ba[1]arısı gösteremeyen Fuchs’un

trajedisini anlatır. Kitapta, iki hikâye dı[1]ında dier hikâyelerin merkezinde kadın

yer alır. Yazar, özellikle Merkez Cezaevindeki kadınların ya[1]adıkları drama dikkat

çeker. Ayrıca Hanife’nin namus uruna ailesi tarafında infaz edili[1]inde toplumun

olaya tek taraflı bakı[1] açısını ele[1]tirir.

Soysal, hikâyelerde erkek egemen toplumun kadını potansiyel suçlu olarak

görmesini ele[1]tirir. Ona göre kadın, kırsal kesimde eitimsizdir, erkeklerin

inisiyatifine terk edilmi[1]tir. Kadının ekonomik baımsızlıı yoktur. Evin bütün

yükü kadının omuzları üstündedir. Bu hikâyelerde mekân olarak Selanik, Ankara,

kırsal kesim(köy, kasaba),


--------------------------------------------------------------------------------
stanbul ve Almanya’dan söz edilir.

Yazar, “Bir Aaç Gibi ve Zulmet Sevinci” hikâyelerini birinci tekil ki[1]iye,

dier hikâyelerini ise üçüncü tekil ki[1]iye anlattırır. “Barı[1] Adlı Çocuk”taki

hikâyeler, genel yapı itibariyle toplumsal içerik ta[1]ırlar. Çounluu 12 Mart

1971’den sonra yazılan bu hikâyeler, yazarın dünya görü[1]ündeki dei[1]imin bir

yansıması olarak görülebilir. Bu dei[1]imin yönü “ben”den “biz”e, “birey”den

“toplum”a dorudur.



Sevgi Soysal, üç hikâye kitabında da kadın kahramanların iç dünyalarını,

toplumla çatı[1]malarını, ya[1]adıkları sosyal buhran ve açmazlarını kendi bakı[1]

açısıyla anlatır.



KAYNAKÇA



--------------------------------------------------------------------------------
dil, Mümtaz, (1998). Bir Sevgi’nin Öyküsü. Kültür BakanlııYayınları,

Tarsus. 25-29-31.

Doan, Erdal, (2003). Sevgi Soysal Ya[1]asaydı Â[1]ık Olurdum. Everest

Yayınları.


--------------------------------------------------------------------------------
stanbul.62-66-99-101.

Özkırımlı, Atilla, (1977). “Tutkulu Perçem’den


--------------------------------------------------------------------------------
afak’a Sevgi Soysal’ın

Yazarlık Çizgisi.” Birikim.


--------------------------------------------------------------------------------
stanbul. S.23. 7-9.



--------------------------------------------------------------------------------
leri, Selim, (1977). “Sevgi Soysal Üzerine.” Türk Dili. Ankara. 6-7.

Kazmaolu, Mine. (1977). “Öznel Bir Biyografi Denemesi” Yapı Kredi

Kitaplık.


--------------------------------------------------------------------------------
stanbul. 26.

Sarma[1]ık, Belgin, (2001). Edebiyat Dünyasından Atillâ


--------------------------------------------------------------------------------
lhan’a Mektuplar.

Otopsi Yayınları. 76-77.

Soysal, Sevgi. (2004). Tutkulu Perçem.


--------------------------------------------------------------------------------
leti[1]im Yayınları.
--------------------------------------------------------------------------------
stanbul.

Soysal, Sevgi. (2003). Tante Rosa.


--------------------------------------------------------------------------------
leti[1]im Yayınları.
--------------------------------------------------------------------------------
stanbul.

Soysal, Sevgi. (2003). Barı[1] Adlı Çocuk.


--------------------------------------------------------------------------------
leti[1]im Yayınları.
--------------------------------------------------------------------------------
stanbul.

Ziyaret -> Toplam : 125,29 M - Bugn : 50322

ulkucudunya@ulkucudunya.com