« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

21 Kas

2010

Sultan BABA (İhsan Tamgüney)

01 Ocak 1970

1904 Arvin'Arhavi doğumlu olup iki yaşındayken babaları, 6 ya-

şındayken anneleri vefat ediyor. Hem yetim, hem öksüz kalıyor.

Ömrü gurbetlerde geçiyor. 1954'de İstanbul'a geliyor. 54'ten

bu yana Zeytinburnu'nda ikamet ediyor. 63 yaşına kadar

Dağıstanlı Şeyh Şerafeddin-i Veli (R.A.) hazretlerinin manevi

tasarrufunda yoğrulup, tezkiye-i nefs döneminden sonra da

mürşitlik postuna oturup irşad vazifesine başlamışlardır.



Bu dönemle Allaha kavuştuğu süre arasında yüzlerce

binlerce talebe yetiştirmiştir. Millete karşı çok merhamet-

li, o kadar müşfik idi. Herkesin derdini dinler, hasta

olanları okur, manevi ve dini öğütler verirdi. Halk arasında

çok sevildiği için ona "Baba" dediler. Manevi kudretinden

dolayı da "Sultan" ismi verilmiştir. Her halinde tevazu,

şefkat, hassasiyet ve fevkalâdelik olan Sultan Baba'nın çok

geniş çapta millete hizmetleri vardır.



Sultan baba her şeyden önce halkla temas edip onların dertle-

rini dinlemek, deva olup yol göstermek, hastaların şifa bulması

için çalışmasından başka Kuran kursları ve okulları gibi

müesseseler tesis etmiştir. Birçok yerde cami ve ibadet

haneler yaptırmıştır. Memleket meseleleriyle yakından

ilgilenir, iktisadi ve manevi bozukluklara çok üzülürdü.



VİRD VE TESBİHAT

Onun bütün hayatı Kur'an'dı. Sünneti seniyye hayatının

her noktasına ve zerresine nüfuz etmiştir. Yatsı na-

mazından sonra hemen yatarlar; 12'de kalkarlardı. Gece vird

ve tesbihatlarını yapıp, sahur yemeğini yerlerdi. Sabah

namazına kadar 5 cüz Kuran-ı Kerim okurlardı. Sabah na-

mazı ve sabah tesbihatından sonra işrak vaktine kadar

cemaatle beraber sesli olarak dua yaparlardı. Bu duadan

ziyade bir münacat ve iltica idi. Katıla katıla ağlarlardı.

Her Cuma bir hatim ümmet-i Muhammed için bağışlardı.

Haram olan günlerin dışında bütün ömrünü oruçlu geçirmiştir.

Sultan Baba'nın sık sık dile getirdiği bir söz vardı.

Derlerdi ki; "Bu kapı Allah'ın kapısıdır. Biz bir vasıtayız.

Bizim Allah'a verdigimiz bir sözümüz var, kim gelirse

gelsin geri çevirmeyeceğiz ve reddetmeyeceğiz." En rahatsız

olduğu zamanlarda bile, gelenlerin derdini dinler, rahatsız-

lıklarını sorar, eğer tıbbi müdahale gerekiyorsa doktora

gönderir, eğer buna gerek yoksa hastaların durumuna göre,

bir ay belki daha fazla bir zaman dergâha gelmelerini isterlerdi.

Bu süre zarfında o kimseye her gün istigfar ve salavat-ı

şerifeyi önerir. İstiğfarla Allah'a (c.c.), salavat-ı

şerifeyle Rasulullah Efendimize (sav) yaklaşan o kişi

manevi bir besıenmeye başladığında bir de bakardınız gelen

şahıs şayet İslâm'ın emirlerine duyarsızsa, farzlarını

yerine getirmeye başlamış, maddi-manevi şifaya kavuş-

muş ve cephedeki yerini almış bile.



CİHADA ÖNEM

Sultan Baba'nın en çok dikkat ettiği konulardan biri

cihaddı. Memleketin iktisadi durumu olsun, sosyal ve içti-

mai durumları olsun her konuda bilgi verirlerdi.

Memleketin Müslümanların mı yoksa Yahudilerin mi elinde

olduğu konularını çok anlatırlardı. Resulullah Efendimiz

Mekke'den Medine'ye hicret ettiğinde, Yahudileri toplayıp

ekonomik ve iktisadî yönlerini araştırıp ona göre hare-

ketin siyasi yönlerini anlatırdı. Yahudilerin gerçek mas-

kelerini gerçek kimliklerin bize açıklardı.



"İslâm'da milliyetçilik olsaydı, Kuran-ı Kerim Arapça

indiğine göre Arapları methetmesi gerekirdi. Oysa

'Cahil Araplar yeryüzünde fesat çıkarırlar diyor Cenab-ı AÎlah.

İkincisi renk ayrımı yapmayın, siyah, beyaz, sarı diye.

Üçüncüsü mezhep ayrımı yapmayın, Şafi, Hanefi,

Maliki. Mezhepler amelidir, herkes kendi amelinden sorum-

ludur. Bunu bir dava haline getirmeyin.

Dördüncüsü, tarikatlarda da tefrikaya şiddetle karşıydı.

Nakşiymiş, Kadiriymiş... Benim şeyhim, senin şeyhin,

gibi ayırımlar ümmeti parçalayan unsurlardır. Çizgisi Hakk'a

dayanan ve Hak nizamın devlet nizamı olmasını arzulayan

her tarikat sağlayanın temel şartı bu dört unsura riayet

etmektir' derdi, İHSAN EFENDİ.

Bu konuları devamlı müritlerine hatırlatırdı.



ÜMMET İÇİN HARCANAN OMÜR

Sultan Baba, gece gündüz herkesin müşkilini halletmeye

çalışır, herkese çare olmaya, her nefesini ümmet için

harcamaya önem verirdi. Sultan Baba, Hz. Muhammed (sav)

ümmetinin tevhid sancağı altında toplanmasını, Allah

yoluna dönmesi, Ümmet i Muhammed'in başına adil, imanlı,

Hakk'a riayet eden amirlerin, hükümetlerin başa gelmesi

için gayret etmişlerdi. O Sultan, her tarafa gece gündüz

bütün gücüyle koşar, herkesin imdadına yetişir, herkese

çare olmaya çalışır, çok önem verirdi. Bir nefesini

Ümmet-i Muhammed'den ayrı geçirmedi, bir nefesini Rabbimiz

den ayrı geçirmedi.



ALLAH VE PEYGAMBER AŞKI

Allah Rasulünün aşkı gönüllerde öylesine çağlardı ki;

onun ümmetinin affı için canı tenden edercesine, AIlah'a

yalvarırdı. Dünyada ki Müslümanların üzerindeki

maddi-manevi zulmün Yahudi kaynaklı olduğuna dikkat

çekerlerdi. Dünyadaki siyonist ve haçlı ittifakıyla

kurulan sömürü düzeninin ancak Müslümanların maddi manevi

cihadıyla yıkılacağını bunun içinde Müslümanların devlete

talib olmalarını, Osmanlı ruhunun canlanması gerektiğini

her fırsatta dile getirirlerdi. Peygamber Efendimiz'in

siyasi görüşünü çarpıtarak örnek gösterip "Din siyasete

girmemeli" inancında olan efendilere karşı "siyaseti

dinin emrine vermeliyiz' görüşünü savunurlardı.



Allah Rasülünün (sav) sadece takva ve ibadet yönünü rehber

edinmeyip, o'nun aynı zamanda ordusunun başında bir

kumandan, devletin başında bir idareci, camide bir imam olu-

şunu dile getirir, böylece topyekûn olarak örnek alınma-

sının gerekliliği vurgularlardı. Cihadın sonu şehadettir,

buyururlardı. Daima yapıcı ve toparlayıcı olmayı tavsiye

eder, en güzel ve tatlı bir üslupla konuşulmasını ister-

lerdi. Ümmeti parçalamak için basın, yayın organlarını

birer menfi propaganda aracı olarak kullanıldığını onun

için önce bu organların sahiplenmek gerektigini söylerlerdi.



Sultan Baba keramete katiyyen kıymet vermezlerdi. Hatta en

büyük kerametin İslâm ve Kuran üzerine kurulu bir hayatın

son nefese kadar davam etmesi olduğunu söylerlerdi. Fa-

kat birçok keramet ve fevkalâdeliğini müritleri yaşamıştır.

İ'la-i Kelimetullah için ervahtan beri yolda olan erdemli,

onurlu, arif bir insan. Hak, halk dostu olan Sultan Ba-

ba 24 Kasım 1991'de sevenlerini gözyaşları ile geride

bıraktı. Allah'ın rahmeti üzerine olsun.

Ruhuna El-Fatiha (AMİN)

Ziyaret -> Toplam : 125,29 M - Bugn : 46266

ulkucudunya@ulkucudunya.com