« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

30 Kas

2010

Leyla Saz

01 Ocak 1970

Besteci, şair



1845 yılında İstanbul'da doğdu. Hekimbaşı İsmail Paşa'nın kızı. Çocukluğunda yedi yıl süreyle sarayda bulundu, sultan hanımların nedimeliğini yaptı. Bu sayede harem hayatını yakından tanıdı ve iyi bir eğitim gördü. Sarayda kaldığı dönemde, Nikoğos Ağa ve Medeni Aziz Efendi'den dersler aldı. Klasik Türk Müziği konusunda kendini geliştirdi ve bestekar oldu. İki yüze yakın bestesi vardır. Bostancı'daki köşkü yandığında, çoğu şiiri ve hatıra defterleriyle birlikte bu notaların çoğu yandı. Şiir yazmaya 16 yaşında başladı. Fıtnat Hanım ile birlikte dönemin mecmualarında açık imzası görülen ilk kadın şairlerdendir. 6 Aralık 1936 tarihinde, İstanbul'da vefat etti.



ESERLERİ:



Divan geleneğini takip ederek yazdığı şiirlerinin toplanabilen kısmı, ilk kez 1928'de Solmuş Çiçekler ismiyle yayımlandı.



Harem ve Saray Adatı Kadimesi ismini verdiği, saray çevresini ve âdetlerini anlatan anılarıyla da ünlenmiştir. Bu anılar, önce 1920-1922 yılları arasında Vakit gazetesinde, daha sonra 1974 yılında Haremin İçyüzü ismiyle kitap olarak yayınlandı. Eser bilahare Anılar başlığıyla neşredildi.



Anılar

19. Yüzyılda Saray Haremi

Leyla Saz

Cumhuriyet Kitapları



"Yaslı gittim şen geldim" dizesiyle başlayan ünlü marşın ve "Seni sevda çiçeğim, tac-ı serim (hicaz), "Nerdesin, nerde acep, gamla bıraktın beni (hicazkar)", "Mani oluyor halimi takrire hicabım (hicazkar)", "Ey sabah-ı hüs-i anın aftab-ı enveri (hüzzam)", "Harab-ı intizar oldum, aman gel (hüzzam)", "Etmedim asla terahhum pek çok üzdün (mahur)", "Dilberim terk-i sebata her zaman amadedir (sultaniyegah)" gibi şarkıların bestekarı olmasının yanı sıra, "Solmuş Çiçekler" (1928), başlıklı şiir kitabıyla da tanınan ve yirmi yıldan uzun bir süre Saray yaşamının içinde bulunmuş Şair Leyla Hanım'ın anılarının yer aldığı elinizdeki bu kitabı, bir çırpıda okuyacağınıza inanıyoruz.



Çocukluğunun ve gençliğinin en güzel yıllarını Çırağan Sarayı'nda geçiren Şair Leyla Hanım, son derece ince, zarif ve eşsiz zenginlikteki ortamı betimlerken, görkemli oldukları kadar kibar da olan sultanların ve saray'da yaşayan kızların, yani kısacası saraylıların yaşamlarını mükemmel akıcı bir dille aktarıyor.



HAKKINDA YAZILANLAR



1.Boğaz'daki Aşiret

Mahmut Çetin

Edille Yayınları



"Boğaz'daki Aşiret" başlığı ister istemez "Boğaz Neresi" ve "Aşiret Kim" sorularını akla getiriyor. Evet Boğaz, bildiğimiz Boğaziçi. Genelde kırsal kesimle alakalı bir kavram olan aşiret kelimesi ise Boğaziçi"nde bir kast oluşturan büyükçe bir ailenin tarihini anlatırken hassaten seçildi. Bir sülale tarihi diyebileceğimiz Boğaz'daki Aşiret yer yer Türk Solu tarihi, yer yer de Batılılaşma Tarihi'nin belirli dönemlerini resmediyor. Aileler arasında evliliklerle kurulan bağların, sanata, ticarete, eğitime, bürokrasiye ve giderek bir yabancılaşma zihniyeti şeklinde hayata nasıl yansıdığı eserdeki ipuçları yardımıyla daha iyi görülecektir zannediyoruz.



Boğaz'daki Aşiret, dört büyük ailenin birbirleriyle irtibatından oluşur. Eser bu sebeple dört bölüm olmuştur. Aile büyüklerinin asıl isimleri seçilerek de Konstantin'in Çocukarı, Detrois'in Çocukları, Sotori'nin Çocukları, Topal Osman Paşa - Namık Kemal kanadı bölümleri ortaya çıktı. Boğaz'daki Aşiret! şenlikli bir kitap. Ali Fuat Cebesoy'dan Nazım Hikmet'e, Oktay Rifat'tan Refik Erduran'a, Rasih Nuri İleri'den Ali Ekrem Bolayır'a, Zeki Baştımar'dan Sabahattin Ali'ye, Numan Menemencioğlu'ndan Abidin Dino'ya uzanan ilginç akrabalık zinciri.



Polonez, Hırvat, Alman, Macar ve Rum kökenli meşhurların, yerlilerle evliliklerinden oluşan "Boğaz'daki Aşiret"in, batılılaşma tarihinde oynadığı roller... Kimlerin kimlikleri, Çıldırtan çizelgelerle soyağaçları. Ve dipnotlar! Onlar hiç bu kadar sevimli olmamışlardır.

Ziyaret -> Toplam : 125,33 M - Bugn : 86589

ulkucudunya@ulkucudunya.com