‘Roj u boşver, Kurtlar Vadisi ne gel’
Burhan AYERİ 01 Ocak 1970
Kurtlar Vadisi’nin yeni halini izlemiş ve hiç yazmamıştık. Bu konu pek çok kimsenin dikkatini çekti. Medyadaki dostlarımız bile sordular. Hep geçiştirdik. ‘Yasaklama Kararı’yla birlikte gelen e-postalar arasında ‘Niye suskun kaldığımızın’ hesabını sormaya çalışanların sayısı hayli fazla. Bunun sebebi çok basitti. Bizim kendimize göre değer yargılarımız var. Bu ülkeyi karşılıksız sevenlere, daha doğrusu "Ülke insanının tutkularını mezata çıkarıp, paraya dönüştürmeye kalkanlara" alerjimiz var. Nasıl ‘Sol satanlar’ varsa ‘Sağ satanlar’ da mevcut. Kusura bakmasınlar ama Pana Film’de bu kokuyu aldık.
Sustuk, sustuk ama yine dayanamadık. Son olay, AK Parti Hükümeti’nin alnına RTÜK tarafından yazılmış kara bir lekedir. Zahid Akman’ın bugünkü göreve getirildiği günlerde, Vatan Gazetesi’nde Mustafa Mutlu bir alıntı yapmıştı. Akman’ın Kanal-7’de görev yaptığı yıllarda Washington DC’den aktardığı haberdeki görüntülerine takılıp, kalmış ve köşemizde yazmıştık. Çember sakalı, bol pantolonu, abdeste müsait ayakkabıları ve de cübbe çağrışımı yapan paltosuyla onu İskender Paşa Camii İmamı’na benzetmiştik. Mutlu arkadaşımız, bu yazımızı ustalıkla köşesine yerleştirmişti. Hem de adımızı kullanarak.
‘Gelişip, değişen’ görüntüsü veren Zahid Akman’ın son uygulamaları, ‘Hâlâ oradayım’ın mesajı mı? Yoksa, aldığı talimatları uygulaması mı? Çünkü Kurtlar Vadisi’nin ulusalcı partilere yaradığı kanısı AK Parti üst kademesinde kesin yargı halinde. Hatta, bu dizinin onlardan yüzde 3 ile yüzde 8 arasında oy götüreceğine inananların sayısı hayli fazla. Sonuçta böylesi yasak kararı "Türkiye’de Sansürün Hortladığı"nın belgesidir. 15 Şubat 2007 tarihi "Türk Medyası’nın Kara Deliği" olarak kayda geçmiştir. Bir gün bunların hesabının verileceğine inanıyoruz. Önceki akşamdan itibaren RTÜK’ün telefonları kilitlendi. Sade vatandaşın protestolarını duymamanın yolunu, fişi çekmekte buldular. Ne acıdır ki 301 aleyhtarı sözde aydın geçinenlerde tık yok. Çünkü bu yasak onların da işine geliyor. Bu takımın demokrat filan olmadığı bir kez daha ortaya çıkmakta.
H H H
Şimdi soruyoruz, yasak kararı verilen ilk bölümde ne vardı? PKK yol kesti, silahsız eri şehit etti. Karakola saldırdı, Mehmetçiği öldürdü. Hamile kadına yardıma giden timdekiler katledildi. PKK’nın başı, yabancı ülke ajanıyla konuştu ve "Biz bu ülkeyi parçalayalım, siz istediğiniz bölümü alın" dedi. Uyuşturucu trafiğini bölücülerin yönettiği kafalara çakıldı. Son operasyonlara bakın. Kapıkule’de, İstanbul’da yakalananların PKK’ya ait olduğu manşetlerde değil mi?
Peki bütün bunlar sizce kimleri rahatsız etti dersiniz, hadi sıralayalım:
a) PKK ve ona yardımcı sivil toplum örgütleri.
b) Türkiye’yi parçalamaya çalışan bütün yabancı odaklar.
c) Bu terör rantından yararlanan şahıs ve kurumlar.
d) Rating kaygısındaki karşı medya grupları.
e) Bir iç çatışmadan korkan Hükümet.
Gelelim yine RTÜK’e. Bu kuruluş, egemenliğin Türk halkına ait olduğunu kabul etmiyor mu? Acaba tehdit mi aldılar. O zaman kimlerden:
1) PKK’dan
2) Dış ülkelerden
3) Karşı medyadan
4) Terörden rant sağlayanlardan
5) Hükümet’ten
Gördüğünüz gibi bu RTÜK asla bağımsız bir kurum değil. Roj TV’nin yayını konusunda neden aynı hassasiyeti göstermiyor?
Son yasağa gerekçe olarak ‘Gençleri şiddete özendiriyor’ gibi masum gözüken bahanenin arkasına saklananlara başka sorularımız da olacak:
Her gün televizyonlarda bir sürü ‘Eski Kaşar’ın boy göstermesine ne yaptınız. Yine nüfus kağıdının rengi belirsizlerin popüler isim diye ekranlarda boy gösterdiğinin farkında değil misiniz? Kurtlar Vadisi’ni taklit eden diziler şiddet ve kanın dozunu arttırdılar, sesiniz çıkmıyor. Tarantino Kardeşlerin, Silvester Stallone’nin filmleri şakır şakır boy gösteriyor, gözlerinizi kapatıyorsunuz. Sıra, CIA başta pek çok örgütün tezgahlarını ortaya koyan yapıma gelince ‘Yasak’ deyip, sansüre başvuruyorsunuz. Birtakım ayak oyunlarıyla bölücüler ve finansörlerine imkân tanıyanların tezgahları bu millete sökmeyecektir.
Gelen yağmur gibi mesajlara, bakıyoruz, vatandaş isyan halinde. Bu ‘Kara Karar’ı verenler kendi ayaklarına ateş ettiler. Farkına varmaları ve ‘Biz ne yaptık’ demeleri için şurada bir insanın doğum süresi kadar zaman kaldı...