TÜRK HALK KÜLTÜRÜNDE NEVRUZ
Prof. Dr. Erman Artun 01 Ocak 1970
Nevruz, Türk dünyasında, ortak kültürel değer olması yönüyle önemli bir yere sahip olup, Türklük dünyasında ve Anadolu’da ortak inanmalarla, ortak heyecanlarla yüzyıllardır kutlanılmaktadır.
Tarihin ilk topluluklarından beri ay, mevsim yıl vb. değişiklikler törenlerle kutlanmaktadır. Tehlikeli, anlaşılmaz, ürkütücü doğa karşısındaki güçsüz insan, büyüden büyük destek görüyordu (Fischer 1985:37). Çeşitli kültürlerde mevsim değişiklikleri törenlerle kutlanır. İslamiyet öncesi Türk kültüründe bahar bayramı yapılarak kıştan sonra canlanan doğanın sevinçle karşılandığını ve şenlikler düzenlendiğini biliyoruz.Ayların, mevsimlerin, yılların düzenli geçişleri bunlara bağlı olarak bitkilerin düzenli olarak yeşermesi ve sararması, törenleri belirli bir takvime bağlamıştır.Bütün milletlerin kültürlerinde görülen yeni yıl törenleri, yaşama biçimlerine, coğrafyalarına, ekonomik ve inanç yapılarına uygun koşullarda, uygun zamanlarda çeşitli pratiklerle kutlanır.
Hayvancılıkla, tarımla uğraşan topluluklar için kışın bitip baharın gelmesi yapısal, işlevsel ve yeniden dirilişin sembolleşen başlangıcı olan, gece ve gündüzün eşitlendiği, doğanın uyandığı ve dolayısıyla üremenin başlangıcı olarak kabul edilen 21 Mart tarihi pek çok takvimde ve kültürde yılbaşı olarak kabul edilip kutlanmıştır (Çobanoğlu 2000:34).
Anadolu’da doğanın canlanması için oynanan oyunların tarihleri kesin olmamakla birlikte Şubat, Mayıs ayları arasına rastlar. Şubat sonlarına doğru karlar eriyince dağlarda, kırlarda çiçekler açmağa başlar. Bunlar bir anlamda ilkbaharın habercisidir. Yeni yılın, yeni yaşamın simgeleridir. Kış bitmiş, toprak uyanmağa başlamıştır. Çağlar boyu doğa olaylarını çözemeyen Anadolu insanı diğer kültürlerde olduğu gibi bunları insan üstü varlıklara bağlamıştır (Karadağ 1978:58).
Takvimin olmadığı dönemlerde insanlar hayatlarını temel uğraşma konularına göre düzenlerlerdi. Bunlar; ekin ekme, bağ bozumu, hasat, koç katımı, baharın gelmesi, tabiatın canlanması vb. gibi olaylardı. (Genç 1995:15). Nevruzun geniş bir coğrafyaya yayılmış olması farklı kültürlerce kabul gördüğünü gösterdiği gibi doğrudan hangi kültürden çıkmış olduğu sorununu da beraberinde getirmektedir. Nevruz şenliklerindeki pek çok motif ortak olmakla birlikte her kültür çevresinde farklılıkların görülmesi de doğaldır ( Turan 1998:90). Nevruz çeşitli efsanelerle örülerek çok değişik biçimler almıştır. Nevruz güneşin koç burcuna girdiği, Tanrının evreni ve insanı yarattığı gün olarak da yorumlanır. İslamiyet öncesi bahar kutlamalarını yapan Türkler bu kutlamaları Nevruz adıyla daha sonra da sürdürmüşlerdir.
Nevruz şenlikleri, geniş bir coğrafyaya yayılmış, çeşitli kültürlerde yer almıştır. Bazı toplumlarda mitolojik kaynağa, bazı toplumlarda dini kaynağa oturtulmağa çalışılmıştır. Eski inanç ve kültler, yaşayan inançlarla kaynaşarak devam eder. Nevruz’da bazı yörelerde yapılan kabir üstü törenlerinde helva ve bazı yiyeceklerin topluca yenilmesinin kökeni atalar kültüne dayanır. Nevruz, sosyal ve fiziki coğrafyadaki egemen kültürün yüklediği anlama göre şekillenmiştir. Dolayısıyla her toplum Nevruzu kendi değerleriyle anlamlandırarak milli kültürlerinin bir sembolü haline getirmiştir. Her sosyal grubun kutlama şekilleri Nevruzun içeriğini farklı belirlemektedir.
Nevruz; bahar ve bereketi, yeni yıl ve yılın başlangıcını çağrıştırır. Nevruz, Türk kültüründe baharı, yaşama sevincini, su ve kutsal arınmayı, yenilenmeyi, uyanan doğa ile birlikte bolluk-bereketi ve üremeyi simgeleyen anlam ve ögelerle yüklüdür. Geleneksel ve toprağa bağlı her sosyal grubun toprakla ilgili baharı, hasadı ve kışa girişi törenlerle kutladığı şenlikler vardır.
Nevruzun İslamiyet öncesi, İslamiyet sonrası ve günümüz olmak üzere üç boyutu vardır. İslamiyet öncesi Nevruz’un inanç ve pratiklerini şöylece sıralayabiliriz. Nevruz, hayvancılık ve tarıma dayalı toplumlarda üreme ve üretme işlevlidir. Takvim bilgisine dayalı kutlama tarihi vardır. Nevruz, doğayla barışık olma ve onlardan yararlanma dileğine dayanır. Yaratılış ve türeyişe, yeniden doğuş ve doğanın canlandırma inancına ait inanma ve pratikleri vardır. Nevruz ateşinden atlama, günahlardan arınmadır. Ateş kutsanır, doğanın uyanması ateşle kutlanır. Ateş; evreni canlandıran güneşin dünyadaki uzantısıdır . Nevruz ateşi, ritüelin başlamasında önemlidir. Ateş kültü pek çok uygarlıkta aydınlık, kötülükten arınma, temizleyicilik ve bereket - bolluk sembolüdür. Aynı zamanda yakılan büyük ateş toprağın ısınıp uyanması simgesidir.
Nevruz, İslamiyet sonrası, eski inanç ve pratikleri taşıyarak devam etmiş, yeni kültürde yeni anlamlar kazanmıştır. Nevruz’a İslami olmayan inanç ve pratiklerle, İslamiyet’in kabulü sonrası Anadolu ve Anadolu dışı Türk dünyasında inanılan dini inanışlar ve menkabelerle kutsal kabul edilip yeni anlamlar yüklenerek İslami kimlik kazandırılmıştır. Bunlardan birkaçını sıralayalım. Allah, yeryüzünü 21 Martta yaratmıştır. Nevruz, Hz. Adem’in çamurdan yoğrulduğu, Adem ve Havva’nın buluştukları, Nuh’un gemisinin karaya vardığı, Yusuf Peygamber’in kuyudan kurtarıldığı, Hz. Musa’nın asasıyla Kızıldeniz’i yardığı gün olarak kabul edilmiştir (Kutlu 1990: ). Nevruz, Hz. Muhammet’in peygamber olduğu gün olarak kabul edilmiştir. İslamiyet öncesi, su kültünün Hızır’a, toprak kültünün İlyas’a yüklenmesi tesadüf değildir.
Alevi- Bektaşi inanç ve pratiklerinde Nevruz farklı anlamlar kazanmıştır. Birkaç örnek verelim. Nevruz; Hz. Ali’nin doğum günü ve halife olduğu gün, Hz. Ali ile Hz. Fatma’nın evlendikleri gün, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in doğduğu gün, Kerbela olayının olduğu gün olarak kabul edilir (Temren 1995: 152-155).
Nevruz, toplumsal yaşamda canlandırıcı etkisinin bulunması, geleneklerin sürmesine aracı olması, törelerin kökleşmesini sağlaması yönüyle işlevseldir. Nevruz geleneğini sürdürenler kültür taşıyıcıları olarak görev yapmaktadırlar. Nevruz, halkın ortak duygu ve düşüncelerini dile getiren, Türk kültürünün korunup yaşatılmasında önemli bir yeri olan mevsimlik törenlerimizdendir.
Bayramlar fertleri bir araya getirir, onlar arasında toplumsal bağları güçlendirir, ortaklıkları pekiştirir. İslamiyet’in kabulüyle birlikte Nevruz’un coğrafi ve tarihi nedenlerinin yanı sıra geniş halk kitlelerince inanılan ve menkabevi nedenlerle kutsal olarak kabul edildiğini görüyoruz. Nevruz, yeni kültürde kutsanmış, bayram olarak kutlanmıştır. Bayram, bir milletin anlamı üzerinde birleştiği gündür.
Nevruz, ister ayini, dini ritüele dayansın, isterse din dışı bir ritüele dayansın takvime bağlı bir kültür veya folklor olayı olarak toplumu, belli değerler üzerinde birleştirir. Nevruz, her toplumun kendi kültürünün derinliklerindeki bir olayı kaynak göstererek bayram niteliğinde kutlanır. Nevruz, her toplum veya topluluğun kendi kültür değerleriyle özdeşleştirip, sembolleştirerek kutladığı bir gündür.