UYGURLARDA NEVRUZ GELENEĞİ
01 Ocak 1970
Uygur Türklerinde Nevruz Bayramı diğer Türk boylarında olduğu gibi 21 Mart tarihînde kutlanmaktadır. Nevruz, Farsça bir kelime olup, Uygurca'da "yeni gün, baş bahar" anlamına gelir. Uygurlarda bu bayram aslında yeni yıl bayramı olup, şemsı takv1me göre, yılın sona erip yeni yılın girdigt gün kutlanır; Nevruz, miladı takvime göre de gece ile gündüzün eşitlendiği mart ayının 21 ve 23'üne denk gelir.
Uygurlara ait tarihî kaynaklar ve bazı efsaneler, Nevruz'un Uygurlarda miladi IX. yüzyıldan bu yana bir şölen olarak kutlandığını göstermektedir, İslâmîyet'ten önce Gök Tanrıya tapınan Uygurlar, gökteki yıldızları yerine göre adlandırıp "Akkuza" adlı yıldıza İnsanlara mutluluk veren ilah olarak tapmışlar ve "Akkuza" ayının başlangıç gününü (şimdiki miladi takvime göre 21 Mart) yeni gün (nevruz) bayramı olarak
kutlamışlardır.
Bu bayram İslâmıyet'in Uygurlar tarafından kabulünden sonra da kullanılmaya devam edilmiştir. XI. yüzyılda Uygurların büyük âlimi Kaşgarlı Mahmud, Divanu Lügat’i Türk adlı eserinde Nevruz hakkında şunları söyler: "Yeni günden sonraki ilkbahar ayına oğlaklar ayı derler, ondan sonraki aya uluoğlak ayı denilir, çünkü bu ayda oğlaklar büyümüş olur. İnsanlar ve tüm canlılar nevruz ile canlanmış olur. Nevruz âlemin mutluluk anası, bereket ve sevinç kaynağıdır. Bu yüzden İnsanlar birbirlerine gönüllerini açarak, cömertçe sevinçlerini ortaya koyarlar", (Kaşgarlı Mahmut Divanu Lü-gat'it Türk, Uygurca Neşri, c.l, s.452)
Burada şunu da belirtmek gerekir ki, büyük âlim Kaşgarlı Mahmud'un Kaşgar Opal'daki "Hazreti Mollam" adlı mezarına, geçtiğimiz yıllara kadar, Kaşgar civarındaki bölgelerden birçok ziyaretçi gelip, nevruz bayramını kutlamaktaydılar. Bu sebeple bu yer, günümüzde "noruz (nevruz) bulak" ismi ile tanınmaktadır.
Bir Uygur ailesi, mahallî yiyeceklerinin başında (sağda)Uygurlarda ne zamandan beri "Nevruz" kelimesinin, Divanu Lügat'it Türk'te kaydedilen "yeni gün" ifadesi yerine kullanıldığı bilinmemektedir. Ancak bu kelimeye ilk kez Alişir Nevill'nin eserlerinde rastlıyoruz. Büyük şairimiz Alişir Nevill Çahar Divan adlı eserinde "nevruz" adı verilen müzik mukamlanndan ve nevruzda okunan şiirlerden bahsetmiştir.
Uygur bilim adamlarından Nizamidin Hüseyin'in belirttiğine göre, Uygurlarda nevruz kutlamaları ile ilgili gelenekler "dokuz kılık" ya da "dokuz oğul" an'anesi çerçevesinde gelişmiştir. Bu an'aneler kısaca şöyledir:
Birinci an'ane: Eski yılın bitiş şenliği. Her yerde nevruz davulu çalınarak nevruzun başladığı ilân edilir. Ev ev dolaşılıp "nevruz aşrap, nevruz beg, nevruz selam, nevruz gel" gibi gösteriler icra edilir. Herkes köydeki şenlik için imkânları nispetinde un, yağ, şeker, kuru yemiş, ekmek ve değişik yiyecekler getirir. Her mahallenin merkezlerinde kazanlarla bu getirilen şeylerden "köce" adlı bir yemek pişirilir. Herkes bu yemeği yedikten sonra ayine katılır ve sonra el sıkışıp birbirlerini "yaşın kutlu olsun" diyerek tebrik eder. Ayin sofrasında hep birlikte yiyip içmek, birlikte dua etmek, onların birlik ve beraberlik içinde olduklarını ifade eder. Buna "Nevruza Çıkış" da denir.
İkinci a'nane: İnsanlar temiz, güzel elbiselerini giyerek kutsal ibadet yerlerine giderler, aralarından ayrılmış olan büyüklerinin kabirlerini ziyaret ederek dualar okurlar. Buna "Nevruz Duası" da denir.
Üçüncü a'nane: İnsanlar birbirlerini ziyaret ederler, yardıma muhtaçlara yardım edilir, hastalar ve özürlüler ziyaret edilir, kötü iş ve hareketleri olanlara nasihatlarda bulunulur. Buna "Nevruz Ziyareti" de denilir.
Dördüncü an'ane: Her bir yerleşim biriminde, orta yaş, genç veya çocuk gibi çeşitli grupların temsilcileri bu günde çeşitli nevruz oyunları icra ederler. Bazı kaynaklara göre Uygurlar arasındaki nevruz oyununun sayısı elliden fazladır. Özellikle cambazlık, oğlak çekişme, güreş gibi mahallî sporlar, sema, meşrep gibi sanat gösterileri daha yaygındır. Bunlar olmadan nevruz, nevruz olmaz.
Beşinci an'ane: Her yerde at seylisi; (at gezisi), bezme seylisi (müzikli oturma gezisi), dağ seylisi (dağ gezisi), yurt seylisi (şehirden şehire yapılan gezi) , kök seylisi (bağlara, bahçelere yapılan gezi) gibi çeşitli gezi faaliyetleri düzenlenir.
Altıncı an'ane: Nevruz aynı zamanda bir hikâye, bir destan söyleyiş günüdür. Meddahlar destan ve kıssalarını hikâye ederler. Ozanlar "nevruzname" okurlar. Çok bilinen nevruz namelerden birisi şu şekildedir:
Uygurca
Keldi nevruz yıl başı, ketti köngülning çirkini,
Noruz diban kılurler hatunlarning türkini
Güller kısıp kız oğul eğri koyar bökini
Meclis kılıp oynır açar köngül mülkini,
Kaygı mihnetler ketip yayraşır kündür bugün.
Türkiye Türkçesi ile:
Nevruz geldi, gönüldeki çirkinlikler gitti.
Hanımlar nevruz ile ilgili şarkılar söyleyip geliyorlar.
Kız ve oğlanlar kulaklarına güllerkıstırıp, takkelerini yana kaydırıp geliyorlar.
Kurulan meclislerde oynanır oyunlar, açılır gönüller.
Kaygı ve mihneti bırakıp neşelenmemiz gereken gündür bu gün.
Nevruz'da Uygurlar baharı, oynayarak coşku ile karşılar
Yedinci anane: Bu günde büyükler ziyaret edilir, derdi olanlara derman aranır, küs olan karı koca ve komşular barıştırılır, evlenme yaşına gelenler için çeşitli girişimlerde bulunulur.
Sekizinci an'ane: Tarımla uğraşanlar eskiden beri nevruzu işbaşı, bir bayram, her yılın işlerinin planlanıp
programlandığı bir gün olarak değerlendirirler. O gün İnsanlar bir araya gelerek ırmak, göl, köprü, geçit, kaynak vb. yerleri elbirliği ile tamir ederler ve düzenlerler .
Dokuzuncu an'ane: Uygurlar nevruz da fakirlere, kimsesizlere, yaşlılara, kaza geçirenlere, geçim sıkıntısı çekenlere yemek, para gibi maddî yardımlar yanında manevî yardımlarda da bulunur.
Nevruz Uygurlar arasında sevgi ve şefkatin gösterildiği bir bayram olarak bugüne kadar gelmiştir.
Kaynaklar:
Rahman Abdukerim; 1996 Uygur Örf Adetleri, Sıncan Gençler Neşriyatı Ürümçi
Hemdulla, Reveydulla; 1995 Nevruz, Atatürk Kültür Merkezi, Ankara
Huştar, Şerip; 1996 Nevruz ve Renkler; Atatürk Kültür Merkezi,
Ankara
*Kaynak:Enver MUHAMMED,TÜRKSOY Dergisi, Mayıs 2003