TÜRKEŞ'İ ANLAMAK
MEHMET GÜNAY 01 Ocak 1970
Türklük ve Türk dünyası deyince, her Türk'ün aklına Alparslan TÜRKEŞ gelmelidir. Çünkü, Türk dünyasında onun gibi Türklüğe heyecan ve his veren lider, fikir ve devlet adamı çok az yetişmiştir. Onun fikir ve düşünceleri 1944'lerden beri Türklüğün yoluna ışık tutmaktadır.
Sayın Türkeş, henüz öğrencilik yıllarında, dünya üzerinde yaşayan milletler ailesinin en şerefli ve en büyük üyelerinden birisi olan Türk milletinin yaşayabilmesi için yeni bir mücadeleye atılmasının gereğine inanmıştır. O bu mücadelede "İslâm iman, ahlâk ve faziletine, Türklük şuur ve kültürüne" dayanıyor ve güveniyordu. Sayın Türkeş'in milliyetçilik anlayışı bölücü değil birleştiriciydi, insan sevgisine dayanıyordu. O, millî sınırlarımız içerisinde yaşayan bütün yurttaşlarımızı, dağdaki çobanından cumhurbaşkanına kadar, doğulusu, batılısı, kuzeylisi, güneylisi demeden, ırk, din ve mezhep farkı gözetmeksizin Cenabıhakk'ın mukaddes bir emaneti olarak bağrına basan müşfik bir insandı. O Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yaşayan soydaşlarımız ve milletdaşlarımız için, "Onlar ne kadar Kürt'se biz de o kadar Kürd'üz, Biz ne kadar Türk'sek onlar da bizim kadar Türk'türler" diyor ve bu vatanı bölmeye hiç kimsenin gücü yetmez, bu vatanı böldürtmeyiz diye her zaman haykırıyordu. Sayın Başbuğ'umuz, komünizme, kapitalizme, emperyalizme, yolsuzluğa, rüşvete, haksız kazanca, bölgeciliğe ve bölücülüğe karşı amansız bir savaş açmış bir insandı. Türk milletini bölmek isteyenler, karşılarında yıkılmaz, yenilmez ve aşılmaz bir engel olarak Sayın Türkeş'i bulmuşlardır.
Sayın Türkeş Türk milletinin vermiş olduğu bu büyük mücadelede modern ilmi ve yüksek ahlâkı önder edinmiş bir liderdi.
O, sarsılmaz bir iman ve azmin temsilcisiydi. Sayın Türkeş Türk milletine hitaben şöyle diyordu : "Türk milletinin binlerce yıllık tarihi boyunca yenilmez olmasını sağlayan ve bugüne kadar her felâketin üstesinden gelerek, her tehlikeyi çiğneyip üstüne çıkmasını sağlayan bazı millî vasıfları, gelenekleri ve inançları vardır, karakteri vardır. Bunların başında asla yenilmeyi kabul etmemek, asla mağlûp olmayı kabul etmemek, boyun eğmeye ve mağlûp olmaya karşı çıkmak görüşü ve karakteridir. Teslim olmayı ret, mağlûp olmayı ret yenilmezliğin sırrıdır. Durum ne kadar karanlık olursa olsun, ne kadar imkânsızlıklar içerisinde bulunursak bulunalım, asla yenilmeyi kabul etmemek, asla teslim olmayı kabul etmemek Türklüğün ezeli şiarıdır." (Dokuz Işık'tan) "Ben Türk milletini, sokaklarda ıspanak fiyatına satılan demokrasiye, rüşvet ve hile ile çiğnenen, çiğnetilen hukuk düzenlerine, ahlâktan mahrum bir hürriyete, tefeciliğe, kara borsaya yer veren bir iktisadî yapıya çağırmıyorum. Türklük şuur ve gururuna, İslâm ahlâk ve faziletine, yoksullukla savaşa, adalette yarışa, birliğe, kardeşliğe, kısacası hak yolu, Allah yoluna çağırıyorum..." (Dokuz Işık'tan)
Sayın Türkeş, sevgi, hoşgörü ve uzlaşmacı ve uzlaştırıcı tavır ve politikaları ile demokratik kültürün en güzel örneklerini veren ve demokrasi sahasında her siyasî tarafından örnek alınacak abidevî bir şahsiyetti.
Onun fikir ve düşüncelerini eğer tam olarak anlamış ve uygulamış olsaydık, bugün Türk milleti çağlar üzerinden aşmış, ilimde, teknikte, ahlâkta ve manevîyatta kalkınmış ve uygar milletlerin en ön safına geçmiş olurdu. Onun fâni vücudu her nefs gibi ölümü tattı, aramızdan ayrıldı, fakat fikirleri ve düşünceleri kıyamete kadar bütün Türklüğün ve insanlığın yoluna ışık saçacaktır. Mezar taşında olduğu gibi:
DOĞUM TARİHİ : 1917,
ÖLÜM TARİHİ : ............ hiçbir zaman olmayacaktır...