Misyonerlik faaliyetlerine yeni kapılar açmak için kurulan tezgaha dikkat!
Adem ÖZGÜÇ 01 Ocak 1970
Şer güçler işbaşında
Masum ve mazlum propaganda/ Rahip Santoro ve Hrant Dink cinayetlerinin ardından Malatya’da işlenen vahşi cinayetlerle, bir taşla bir kaç kuş vurulmak isteniyor. Uzmanlar, “Türkiye’de toplum kamplara ayrılmak isteniyor. Misyonerler mazlum ve kurban konumuna düşürülerek onlara yeni imkanlar sağlanmaya çalışılıyor. Şer odakları provokatif eylemlerine devam ediyorlar” görüşünü dile getirdiler.
Cinayetler, Dink senaryosunun devamı
Kaynak: Amaç siyasi
Malatya’daki vahşi cinayeti değerlendiren MİT İstihbarat Dairesi eski Başkanı Mahir Kaynak, “Dini içerikli bir saldırı gibi gösterilen bu tür olayların arka planında siyasi amaçlar var. Farklı sesler bastırılarak halk kamplara ayrılmak isteniyor” dedi.
Aydın: Hıristiyanlaştırma planı
Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nurullah Aydın da, ABD’nin şer ekseninde tanımladığı altı ülkeden birisinin de Türkiye olduğunu hatırlatarak, “ABD Başkanı Bush, haçlı seferi planları ile birlikte Anadolu’yu Hıristiyanlaştırma planını da uygulamaya koydu. Türkiye’de Hıristiyan-Müslüman çatışması çıkarılarak İslâm terörizmle özdeşleştirilmeye çalışılıyor” diye konuştu.
Gürses: Tehlike teşkil etmiyorlardı
Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emin Gürses de “Malatya’da Hıristiyan sayısı yok denecek kadar azdır. Bunların bir tehlike oluşturması da söz konusu değildir. Bu çirkin cinayetin ardında farklı amaçların olduğu aşikardır. Olayın uzantılarına dikkat edilmeli” ifadelerini kullandı.
Malatya’da 3 kişinin hayatını kaybettiği Zirve Yayınevi’ne yönelik saldırının yankıları devam ediyor. Olayla ilgili soruşturmalar devam ederken Malatya’daki sivil toplum örgütleri gelişen olayların şer güçler tarafından halkı birbirine düşürmek için yapılan girişimler olduğu iddiasını sürdürüyor. Malatya’da 3 kişinin hayatını kaybettiği Zirve Yayınevi’ne yönelik saldırı ile ilgili soruşturma kapsamında gözaltına alınan 4 zanlıyla birlikte olay sırasında binadan atlayarak kaçmaya çalışan bir kişinin saldırıyı birlikte planladıkları öne sürülüyor. Zanlıların kaldıkları yurt odalarında arama yapan polis, delil olabilecek bazı eşyalara da el koydu. Zirve Yayınevi, İncil, Çarmıh ve Diriliş Gerçeği gibi Hıristiyanlıkla ilgili kitaplar basıyordu.
Amaçlarına ulaşamıyorlar
Malatya’da bir ihbar üzerine yayın evine giden polis, içeride elleri ve ayakları sandalyeye bağlanmış, boğazları kesilmiş halde 2 ceset ile ağır yaralı bir kişiyle karşılaşmıştı. Cesetlerin Alman uyruklu Tilman Ekkehart Geske ile Necati Aydın’a ait olduğu belirlenmiş, saldırıda ağır yaralanan Uğur Yüksel ise kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirmişti. Hrant Dink cinayeti ile zirve seviyesine ulaşan provokasyon girişimleri, Malatya’da yaşanan yayınevi baskını ile yeni bir boyut kazandı. Anadolu’nun bin yıllardır var olagelen bütünlükçü yapısına ve İslam geleneğine bağlı dokusuna karşı girişilen bu tür saldırılar ve bu saldırılar ile ulaşılmak istenilen provokatif çabalar yine sonuçsuz kaldı. Malatya kamuoyunun hep bir ağızdan bu girişimlerin sonuçsuz kalacağını ifade etmesi ise şer odakların amaçlarına ulaşamadıklarının en güzel kanıtı olarak ortaya çıktı.
Kaynak: “Siyasi maksatlar var”
Yazar ve İstihbarat Analizcisi Mahir Kaynak, daha önce yaşanan Dink cinayeti ve Trabzon’da bir rahibin öldürülmesi olaylarında olduğu gibi tetikçiler kullanılarak bu tür provokatif olayların meydana geldiğini ifade etti. Bu tür olayların dini içerikli girişimler gibi gösterilmek istenmesine karşın olayın arka planında siyasi amaçların yer aldığını söyleyen Kaynak, din ve ırk temelinde tahammülsüzlükler yaşandığını da sözlerine ekleyerek, farklı seslerin bastırılarak, halkın kamplara ayrılmak istenildiğinin altını çizdi. Bu tür olaylarda zanlı durumunda olan kişilerin farklı dini örgütler ile bağlantılı olarak gösterilmesinin verilmek istenilen mesajı pekiştirdiğini hatırlatan Kaynak, “Asıl önemli olan olayların ardındaki gerçekleri görebilmektir. Şurası çok açıktır ki bu tür olaylar ne din, ne de milliyetçilik ile değerlendirilebilir. Yalnızca siyasi platformda halkı kamplaştırmak isteyen güçlerin dikkatle izlenilmesi gerekmektedir” dedi.
Olayın uzantıları iyi takip edilmeli
Konu ile ilgili değerlendirmede bulunan bir başka isim ise Dr. Emin Gürses oldu. Gürses, yasalara aykırı olan girişimlerin emniyet tarafından denetlenmesi gerektiğini belirterek, “Bu sorumluluk emniyetindir ve halka bırakılmamalıdır. Malatya’da Hıristiyan sayısı yok denecek kadar azdır. Bunların bir tehlike oluşturması söz konusu değildir. Dolayısıyla yapılan bu çirkin fiilin ardında farklı düşüncelerin olduğu aşikârdır. Bu nedenle yaşanan olayın uzantıları iyi irdelenmeli ve takip edilmelidir” şeklinde konuştu.
Tepkiler yönlendiriliyor
ABD’nin şer ekseninde tanımladığı altı ülkeden birisinin de Türkiye olduğunu hatırlatan Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi İletişim Hukuku Öğretim Görevlisi Nurullah Aydın ise Afganistan ve Irak işgali ile birlikte ABD Başkanı Bush’un, haçlı seferi planları ile birlikte Anadolu’yu Hıristiyanlaştırma planını da uygulamaya koyduğunu belirtti. AB’nin de bu girişimlere ortak olması ile birlikte Müslüman ülkelerin bu girişimlere tepki göstermesinin normal olduğunu dile getiren Aydın, “Müslüman ülkelerde provokatif amaçlı olarak kullanılabilecek kişi bulmakta ise şer odakları maalesef hiçbir güçlük yaşamamaktadır” dedi.
Ortak doku zedeleniyor
Irak’ta ölen Müslümanlar ve Doğu Anadolu’da şehit edilen askerlerimiz görmezden gelinirken, böylesi provokasyon kokan girişimlerin bazı çevrelerce manşetlere taşınmasının ise manidar olduğuna dikkat çeken Aydın, “Böylesi girişimler ile batı toplumundaki İslam karşıtlarının elinin güçlendirilmek istenildiği de açıktır. Böylelikle İslam aleminin de aklı selim ile değil, refleksleri ve hisleri ile hareket etmesi sağlanmak istenilmektedir. Böylece toplumun ortak dokusunun ve refleksinin kırılmak amaçlanılmaktadır” şeklinde konuştu.