Aranıyor, “wanted”
Savaş Süzal 01 Ocak 1970
AKP’nin kaderini etkileyeceği netleşen yerel seçimler yaklaşırken, seçim meydanında yarışan liderler de kendilerini aştı. Mesela Bahçeli halk dilinde hitap etmeyi başardı, engelleri kırdı. Kılıçdaroğlu, geleneksel CHP genel başkanlığı havasından sıyrıldı. Erdoğan’ın İzmir kampanyası, gözlerimi yaşarttı. AKP toplu taşımacılıkta çağ atladı, yerel vatandaşı alana sokmayıp “kendi seyirci ve dinleyicisini beraberinde getirdi”. Program çerçevesinde, çevre il ve ilçelerden akın akın otobüsler kaldırıldı. İşte bu yüzden taşıma kuvvetler konusunda, bir tarih yazdılar. İzmir mitinginde İzmirliler yoktu. Herhalde AKP’ye en güzel cevabı da İzmir verecek.
Bu arada, Erdoğan tarafından yönetilen Türkiye, dünyada itibar kaybına devam ediyor. Bu hafta da, Beyaz Saray önünde Türkiye’de öldürülen Türkler için gösteri vardı. Bu haftaki gösterilere Orta Doğu Mezunları Derneği de katıldı. Belki duydunuz şimdilerde aynı Amerikan filmlerinde seyrettiğimize benzeyen, metro istasyonları ve toplu taşıma otobüs duraklarına katil ve suçlular için asılana benzer “aranıyor” (wanted) ilanları asılmış.
İlanlarda Erdoğan resminin altında “Berkin Elvan’ı öldürmekten aranıyor”, “Aşırı tehlikeli” açıklamalarının İngilizceleri bulunuyor. Duyduğumuz kadarı ile bu ilanlar ABD başkenti Washington dışında New York ve öteki Amerikan kentleriyle, Londra, Paris gibi Avrupa kentlerinde toplu taşıma duraklarının duvarlarını süslüyor. Saddam Hüseyin, Ömer El Beşir ve Yasin El Kadı ile Usame Bin Ladin’in yanında yerini aldı bizimki. Kutlarız, bu da bir uluslararası başarı.
Ben, Erdoğan’ın uluslararası arenada iniş ve çöküşünü, bir zamanlar, ona yalakalık yapanların, batan gemiden kaçan fareler hesabı tüymeleriyle ölçüyorum. Mesela Erdoğan’ı iktidara taşıyan veya daha sonra ona Türkiye’yi yönetmesi ve ülkenin altında dinamit koyması konusunda akıl hocalığı yapanlar, şimdilerde bir bir onu eleştirip, yaptıklarının doğru olmadığını söylüyor. Kimler mi, son örnek Henri Barkey.
Türkiye’de doğup büyümüş olan bu zat, nedense bazı konularda artık AKP eleştirmeni oldu. Erdoğan döneminin ilk yıllarında, şimdilerin Erdoğan karşıtı olan bu zat, o yıllarda akil pozisyonunda yer alan Cengiz Çandar ve Hasan Cemal gibi, yetmez ama evetçilerimizle birlikte Tayyip Bey’in kapısında yatarlardı. O yıllar aynı zamanda cemaatle Erdoğan’ın yasak aşkının yaşandığı yıllardı. Bu evetçi takım, Bay Barkey ve onun gibi kişilere Erdoğan’dan randevu alırlardı.
Bugün bu kişiden söz etmemin nedeni, geçenlerde American Interest (Amerikan çıkarları) adında yılda 6 sayı basılan dergide, 13 Mart tarihli “Erdoğan’ın Sonu” (http://www.the-american-interest.com/articles/2014/03/13/the-end-of-erdogan/) başlıkla çıkan Barkey’in yazısı. İlginç değerlendirmeler var. Aslında bunlar bizler için hiç de sürpriz olmayan ve bilmediğimiz şeyler değil. Garip olan, yandaşların bu konuları, bu şekilde dile getirmesi. Ama benim, bugün sizlere anlatmak istediğim konu bu değil.
Sevgili okurlarım, PKK, bir veya iki yıl içinde, yasal bir siyasi parti veya harekete dönüşecek. Bu konudaki sinyaller İmralı’dan değil Kandil’den veriliyor. Zira PKK hareketine göre İmralı şu anda AKP’nin aleti. Bu sözümü PKK ajans ve haber kaynaklarını incelerseniz anlayacaksınız. Okuduğum PKK açıklamalarında, Kandil ile İmralı değişik rol üstlenmiş. İmralı, Türklerle uzlaşma ve anlaşma sinyali verirken, Kandil, Erdoğan hükümetinden, bir şeyler koparma hazırlığında.
İşaretlerden biri Kandil ile Gülen cemaati arasındaki kavga. Her ikisi birbirlerinin kuyularını kazıyor. Bu söyleşim özellikle iktidardaki cemaat-AKP kavgası sertleştikçe düşmanlık artıyor. AKP ile yapılan gizli görüşmelerde, PKK’nın seçimler sırasında adaylarını desteklemesi karşılığında, bu terör örgütünü koalisyon ortağı yapma hevesinde olduğu da anlaşılıyor.
Daha önceki yazılarımda altını çizmiştim, AKP 2014 yılı ve 2015 seçimleri öncesi karşılıklı olarak cezaevlerini boşaltacak demiştim. Her ne kadar birçok masum insanın salıverilmesinden memnun olduysam da bu salıverilme bana göre olmayan Türk adaletinin bir zaferi falan değil kendinizi kandırmayın. Nasıl ki Başbakan İzmir’de konuşacağım diye molla havasından çıkıp ceket kravat Batılı kıyafetine girdiyse bu işte de kıyafet değiştirmiş adalet bence.
Sonuç, bence Türkiye derin bir felakete doğru hızla koşuyor. Bence AKP, iktidarı bırakmak istemeyecek, baskıları ve şiddeti artırdığı gibi bozulan ekonominin de faturasını halka çıkaracak.