Onur kırıcı davranışlar
Can ATAKLI 05 Aralık 2007
Amerika Büyükelçisi Ross Wilson DTP’li olmayan bazı Kürt grupların önde gelen isimleriyle bir kahvaltılı toplantı yaptı. Hangi nedenle ve hangi yetkiyle böyle bir girişimde bulundu anlamak kolay değil.
Ardından AKP içindeki 75 Kürt milletvekilini temsilen bir grupla daha toplanacaktı ki, AKP’liler “Bu nasıl şey?” diyerek son anda katılmaktan vazgeçti.
Gazetelerin yazdığına göre Wilson bu tavıra çok şaşırmış.
Ama asıl bomba hemen bunun arkasından patladı. Amerikan Büyüelçisi “Neden DTP dışındaki Kürt isimlerle görüşüyorsunuz?” sorusuna “DTP, PKK ile arasına mesafe koymalı, bu mesafeyi koyana kadar ben kendileriyle hiçbir şekilde görüşmem” karşılığını vermiş.
Şimdi burada biraz durmak gerek. Amerikan Büyükelçisi’nin bazı Kürt isimlerle görüşmesi zaten bir garabet. Ancak mecliste temsil edilen bir siyasi partinin üyelerini aşağılamaya kalkmak olacak şey değil.
DTP’nin son günlerde ard arda yaptığı yanlışlara bakarak Amerikan Büyükelcisi’nin tavrına “Bravo” diyenler çıkabilir. Ama konuya demokrasi ve Türkiye’nin onuru açısından baktığımızda kendimi buna karşı çıkmakla zorunlu hissediyorum.
Çünkü, zaten Amerikan Büyükelçisi’nin bazı Kürt isimlerle bir araya gelmesi ancak bir sömürge ülkesinde olabilir. Kürt isimlerle resmi bir toplantı düzenlemek, onların sorunlarını dinlemek, çözüm önerilerini not almak ve hatta sonradan bunu Türk yetkililere aktarmak bir büyükelçinin görevi olamaz.
Amerika kendi çıkarı açısından bu tür istihbarat çalışmaları yapabilir, bunun nasıl olduğunu farketmeyiz bile, buna karşın açık açık toplantılar düzenlemek Türkiye’nin itibarını ve onurunu kırmaya yönelik davranışlardır.
Üstelik bir de Meclis’te temsil edilen partiyi azarlamaya kalkmak, onu sözde yola getirmek için harekete geçmek, ne bir Amerikan Büyükelçisi’nin ne de bir başkasının haddi olamaz.
Kanıma dokunan şudur: Yıllardır yaşadığımız ve çözümü de bizim elimizde olan bir sorun için bir yabancı ülkenin parlamenterlerinin, adeta birer siyasi komiser gibi ortalıkta dolaşması bizim de bunu seyretmemiz.
Türkiye’nin bu hale düşürülmesi başkasının da kanına dokunmuyor mu?