« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

17 Tem

2007

II.Meşrutiyet Dönemi

01 Ocak 1970

I.Meşrutiyet'in kaldırılmasından sonra II.Abdülhamit
içte ve dışta meydana gelen olumsuz gelişmelerin de
etkisiyle, katı bir yönetim sergilemeye başlamıştı.
Meşrutiyet taraftarları da buna karşılık
muhalefetlerinin dozunu artırmışlardı. Osmanlılık
fikrinin temsilcisi olan Sadrazam Midhat Paşa 1881'de
ölüm cezasına çarptırılmış, sonra affedilerek,
Arabistan'a sürgüne gönderilmiş ve 1883'te
öldürülmüştü.

Ali Suavi, Ziya Paşa ve Namık Kemal gibi kişiler de
sultan tarafından bertaraf edilmişlerdi. Ancak
devletin içinde bulunduğu güç durum onların başlattığı
muhalefetin güçlenerek büyümesine zemin
hazırlamaktaydı. Balkanlardaki çalkantıların yanı sıra
Osmanlı Devleti iktisadî açıdan da çok zor durumda
idi. Devlet iç ve dış borçlarını kapatabilmek için
batılıların elindeki Osmanlı Bankası ile malî bir
anlaşma imzalamak zorunda kalmıştı (1879 ve 1881).
Buna göre banka mali yardımları karşılığında, devletin
bazı gelirlerini devralıyordu. İngiliz ve Fransızların
kontrolünde bu maksatla kurulan Düyun-ı Umumîye
İdaresi Osmanlı ülkesini âdeta bir sömürge hâline
getirecektir.

Genç Türkler veya Jön Türkler adı verilen ve yurt
dışında ve içinde faaliyet gösteren Meşrutiyet
taraftarları, İstanbul'da İttihad-ı Osmani derneğini
kurmuşlar ve bu dernek 1894/95'te İttihat ve Terakki
Cemiyeti adını almıştı. Selanik'te Enver ve Niyazi
Paşalar gibi subayların da katılmasıyla güçlenen
İttihatçılar, Osmanlı devletini ancak Kanun-ı
Esasî'nin yeniden kabulünün kurtarabileceğini
düşünüyorlardı. Kolağası Niyazi Bey ve ona katılan
Enver Bey'in Resne'de isyan ederek dağa çıkmaları ve
Rumeli'de halk tarafından büyük bir destek bulmaları
üzerine II.Abdülhamit anayasayı yürürlüğe ko*****
II.Meşrutiyet'i ilân etti ((23 Temmuz 1908).

17 Aralık 1908'de meclis yeniden açıldı. Yapılan
seçimlerde İttihat ve Terakki Fırkası büyük bir başarı
sağlamıştı. Ancak bu gelişmeler esnasında Bulgaristan
bağımsızlığını elde etmiş ve Girit meclisi
Yunanistan'a ilhak kararı almıştı.
İşgal altındaki Bosna Hersek ise Avusturya tarafından
fiilen ilhak edilmişti (5 Ekim 1908) Millî bir
politika izlemeyi amaçlayan İttihatçılar, olumsuz
gelişmelerin de etkisiyle gittikçe otoriter bir idare
oluşturmaya başlamışlardı. Bundan faydalanmak isteyen
Meşrutiyet aleyhtarları, bazı Avrupa devletlerinin de
kışkırtmasıyla isyan ettiler. İstanbul'daki Avcı
Taburları'nın 13 Nisan 1909'da başlattıkları isyan
sırasında pek çok İttihatçı öldürüldü. II.Abdülhamit
olayları önleyemedi. Bunun üzerine Mahmut Şevket Paşa
komutasındaki ordu Selanik'ten yola çıktı. Harekat
Ordusu adı verilen bu ordunun kurmay başkanı Mustafa
Kemal idi. Harekat Ordusu, kısa sürede duruma hâkim
olarak isyanı bastırdı. İsyandan sorumlu tutulan
II.Abdülhamit, şeyhülislâmdan alınan fetva ile meclis
tarafından tahttan indirildi (27 Nisan 1909) ve
kardeşi V. Mehmet Reşat yerine getirildi. V.Mehmed
(1909-1918) devlet idaresinde inisiyatifi İttihatçı
hükûmete bırakmıştı. Yeni iktidar zamanında da
felâketler birbirini takip etti. Osmanlı Devleti hızla
dağılma devrine girmekteydi.

Trablusgarp Savaşları

Osmanlıların iç işleri ve Balkanlardaki gelişmelerle
uğraşmasını fırsat bilen İtalyanlar, Avusturya'nın
Bosna-Hersek'i ilhak etmesi (1908), Arnavutların
isyanı (1910) gibi olaylardan da cesaretlenerek,
pastadan pay alabilmek için Trablusgarp'a asker
çıkardı. (Eylül 1911). İtalyan donanması denizden,
İngilizler ise Mısır'ı ellerinde bulundurduğundan
karadan, Osmanlıların bölgeye asker göndermesini
imkânsız hâle getirmişti. Bu sebeple Osmanlı hükûmeti
gizlice Türk subaylarını bölgeye göndererek mahallî
bir direnişi örgütleme yolunu seçmişti. Derne ve
Tobruk'da Mustafa Kemal, Bingazi'de ise Enver Paşa
İtalyanlara karşı büyük başarılar kazandı. Savaşı
kazanamayacağını anlayan İtalya, Osmanlıları barışa
zorlamak için Oniki Ada'yı işgal etti. Ancak bundan
ziyade Balkanlarda başlayan savaş Osmanlıların barışı
imzalamaya zorladı. Uşi Antlaşması ile İtalyanlar
işgal ettikleri yerleri muhafaza ettiler (1912)

Balkan Savaşları

Türk-İtalyan Savaşı'nın başladığı sırada Balkan
devletleri aralarındaki anlaşmazlıkları bir tarafa
bırakarak, Osmanlı Devleti'ne karşı bir ittifak
oluşturdular. Rusya'nın mimarlığında gerçekleşen
Bulgar-Sırp ittifakına daha sonra Yunanistan ve
Karadağ da katıldı (1912). Karadağ ile başlayan savaşa
18 Ekimde diğer Balkan devletleri de iştirak etti. Bu
sırada Osmanlı askerleri, subayların bir kısmının
politik çekişmelerle meşgul olmasından dolayı dağınık
bir hâldeydi. Bunun sonucunda Balkan devletleri,
Osmanlılar karşısında kendilerinin de beklemediği bir
zafer kazandılar. Yunanlılar Ege adalarını ele
geçirdiler. Sırplar Kumanova'da üstünlük sağladılar.
Sırpların denize çıkmalarını önlemek için
Avusturya'nın desteği ile Arnavutluk bağımsızlığını
ilan etti (28 Kasım 1912).

Bulgarlar ise Edirne'yi ele geçirerek Çatalca'ya kadar
ilerlediler. (19 Kasım 1912). 16 Aralıkta Londra'da
başlayan görüşmeler bir ara iktidardan düşen
İttihatçıların yeniden iş başına gelmesi üzerine
kesilmişti. Nihayet Mayıs ayında Londra Antlaşması
imzalanarak I.Balkan Savaşı sona erdi. Gelibolu
Yarımadası hariç Trakya, Bulgaristan'a verildi.
Makedonya'nın büyük bir kısmı Yunanistan ve Sırbistan
arasında paylaşıldı. Özellikle Makedonya'nın paylaşımı
Bulgarları rahatsız etmekteydi. Sırbistan ve
Yunanistan, Bulgarlara karşı ittifak oluşturdu. Bu
ittifaka Romanya da katıldı. Bulgaristan ile bu
ittifak savaşa girince, durumdan faydalanmak isteyen
Osmanlı Devleti de Bulgar işgalindeki toprakları geri
almak için harekete geçti. Kırklareli ve Edirne
kurtarıldı. II.Balkan Savaşı, tarafların imzaladığı
Bükreş Antlaşması ile sona erdi (1913). Bulgaristan
ile imzalanan İstanbul Antlaşması ile, Meriç nehri iki
ülke arasında sınır oldu. Bulgaristan'daki Türklerin
hakları belirlendi (29 Eylül 1913). Yunanistan ile
imzalanan Atina Antlaşması ile ise Girit'in
Yunanistan'a bırakılması kabul edildi (14 Kasım 1913).
Büyük devletler bu anlaşmalardan sonra Çanakkale
Boğazı yakınlarındaki Bozcaada ve İmroz'u Osmanlılara
geri verdiler. Balkan Savaşları, Balkanlardaki Türk
varlığının büyük bir kıyıma uğramasına sebep olmuştur.
Yüz binlerce Türk savaşlar sırasında ve sonrasında aç
ve yokluk içinde buradan göç etmek zorunda kalmıştır.

Ziyaret -> Toplam : 125,29 M - Bugn : 46028

ulkucudunya@ulkucudunya.com