« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

25 Ağu

2014

Mumcu'nun katillerinin dostu ve ilişkileri

Gültekin Avcı 01 Ocak 1970

Polisler, savcının Tevhid-i Selam terör/casusluk örgütü soruşturmasını kapatan takipsizlik kararına haklı olarak itiraz ettiler.

Polislerin itirazlarına bakıldığında kimlerin neden telaşlandığı ve “uyduruk örgüt”, “7000 kişi dinlendi” palavraları attığı daha iyi anlaşılıyor.

Selam soruşturması devam ederken, EGM, TEM Daire Başkanlığı, Koruma Daire Başkanlığı, İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü ve MİT’in Selam örgütünün günümüz eylem ve faaliyetleri ile ilgili “muhtemel eylem” içerikli yazıları Selam soruşturma dosyasında mevcutmuş.

Yani MİT dahil bu kadar devlet kurumu bu örgüte “uyduruk” demiyor, muhtemel eylem ikazları yapıyor, Yargıtay 3 kere bu örgüt mensubu olmaktan ağır hapis cezaları yağdırıyor ama Erdoğan, Bekir Bozdağ ve havuz medyası, “dünya yuvarlak değil düzdür” demeye devam ediyorlar.

Kamile Yazıcıoğlu’nun polislere teslim ettiği bilgi ve belgeler yarın ortaya çıkınca ne yapacaksınız?

Resmi İran ajanı (DMO/KG Türkiye sorumlusu) Naser Ghafari’ye, “gizli” şerhli TSK krokilerini,Halkalı Nükleer Araştırma Merkezi ile ilgili kroki, bilgi ve belgeleri, üst düzey devlet ve istihbarat yetkililerinin bilgilerini veren kimdi?

Kamile’nin kocası H. Avni Yazıcıoğlu.

Allah’tan polisler mavi dosyayı Ghafari’ye verirken görüntülemeyi başarmışlar.

Yoksa utanmazlar bunu da inkâr ederlerdi.

Polislerin savcının takipsizlik kararına itiraz dilekçesine göre;

Kocası H. Avni Yazıcıoğlu’nun Uğur Mumcu cinayeti zanlıları (Faruk Özçelik, Mehmet Gürova), Muammer Aksoy cinayeti zanlısı İrfan Çağırıcı ile samimi olduğunu, İrfan Çağırıcı’yı Bolu cezaevinde ziyaret ettiğini…

Kocasının MİT’te, emniyette ve her yerde adamlarının olduğunu, eşinin bilgisayarında ve odasında çeşitli krokiler, kişiler ile ilgili bilgilerin olduğunu, Hakan Fidan ile zaman zaman görüştüğünü söyleyen de Kamile Yazıcıoğlu’ydu. (04.03.2011 İstanbul E. Md. İfadesi.)

Havuz medyası ısrarla işte bu adamı koruyor ve ilişkiler ağını karartmaya çalışıyor.

Yoksa biliyorlar ki Türkiye üzerlerine yıkılacak.

Er geç yıkılacak zaten kuşkunuz olmasın.

Malum şeytana kıyamete kadar izin verilmiştir.

Bunların kıyameti de yakındır.

Kamile Yazıcıoğlu’nun iddialarının hepsi çok vahim ve adli soruşturma gerektiriyor.

Teferruatlar Selam dosyasında

Kamile hanım şunları da anlatmış o ifadesinde:

“Ankara’da oturdukları dönemlerde eşinin Hakan Fidan ile irtibatının bulunduğunu, Hakan Fidan MİT Müsteşarı olduğunda eşinin Ankara’da makamında ziyarete gittiğini, Fidan’ın üniversitede okuyan çocuğu ile aynı üniversitede okuyan kendi çocukları Seccad Yazıcıoğlu’nun görüşmesi için oğluna baskı yaptığını…” (Takipsizlik kararına itiraz s.22.)

Sonuçta neler oldu?

Kamile’nin bu iddiaları Selam örgütçülerine yönelik teknik takiple doğrulanabildi mi?

İşte bu özet bilgilerin teferruatı, Başbakan, MİT ve havuz medyası tarafından deşifre edilerek karartılan ve yarım bırakılan Selam soruşturma dosyasında.

Aklı başında her ülke bu iddiaları araştırır, soruşturur.

Gördüğünüz gibi polislerin Selam takipsizlik kararına itirazları bile çok dudak uçuklatıcı cinsten.

İran ajanı DMO/KG Türkiye sorumlusuna devletin gizli bilgilerini verirken görüntülenen, Uğur Mumcu’nun, Muammer Aksoy’un tetikçileriyle görüşen H. Avni Yazıcıoğlu’nun ülkenizin MİT Müsteşarı’nı ziyaret edebilecek (tebrike gidecek) konumda olması nedendir?

Ulusal güvenlik için araştırılması gerekmez mi?

Kamile hanım boş konuşmuyor.

Diyor ki:
“Eşim konularına göre her şeyini ayrı ayrı defter ve ajandalara not alır. Evimizde mavi bir ajanda var, bu ajandaya vakıf ile ilgili her şeyi not alır. Fakat benim size getirdiğim bu notlar eşimin illegal olduğunu düşündüğüm faaliyetleri ile ilgili aldığı notlardır.” (Takipsizlik kararına itiraz s.23.)

Yani İran’a casusluk yapan H. A. Yazıcıoğlu’nun Türkiye’de faaliyet gösteren vakıflarda görevli olarak legal çalışmaları ve legal kimliği de var.

Hükümet ve havuz medyası ise casusluğu bu legal faaliyetler üzerinden örtmeye çalışıyor.

Oysa PKK ve DHKP-C gibi en kanlı terör örgütlerinin bile legal yönleri vardır.

Legal alanlar ise illegal faaliyetleri gizlemeye ve adli makamlarca deşifre edilince “legalin üzerine yatmaya” yarar.Sadece bu iddialar bile vatanperver, normal ve orta zekalı her Türk vatandaşı için vahimdir, dikkate şayandır ve adli olarak araştırılması gereken bir konudur.

Ziyaret -> Toplam : 125,26 M - Bugn : 17882

ulkucudunya@ulkucudunya.com