İki ateş arasında...
Sami Kohen 01 Ocak 1970
Türkiye’nin geçen hafta Cidde’deki koalisyon toplantısı sonunda yayımlanan bildiriyi imza etmemesine sebep olarak IŞİD’in 49 Türk vatandaşını rehin tutması gösterildi.
Türk yetkililerinin açıklamaları hep bu yönde oldu. Aynı gerekçe ABD’ye de bildirildi. Amerikan yetkilileri de Ankara’nın bu konudaki hassasiyetini anladıklarını söylediler.
Gerçekten hükümet bu hassasiyeti göstermekte haklı. IŞİD’in, elindeki rehineleri isteği anda vahşice nasıl öldürdüğü malum...
Şimdi iki soru akla geliyor. Birincisi şu: Acaba IŞİD Türkiye’nin Cidde’deki ortak karara katılmaktan çekinmesinden ne kadar tatmin oldu? Örgütün buna karşılık şimdi Türk rehineleri serbest bırakması beklenebilir mi?
İkinci soru ise hükümetin koalisyonun IŞİD’e karşı mücadele kararına angaje olmak istememesinin tek sebebinin “rehine krizi” olup olmadığıyla ilgili. Bunun yanı sıra acaba başka nedenler de var mı?
Başlıca neden
Herhalde IŞİD Türkiye’nin Cidde’de sergilediği tutumdan memnun olmuştur. Örgütün Musul’u ele geçirir geçirmez, Türk Başkonsolosluğu’nu basıp başkonsolos dahil, Türk personelini rehin almasının sebebi işte şimdi daha iyi anlaşılıyor. Amaçları Türkiye’yi kendi aleyhlerinde davranmaktan alıkoymak için baskı altında tutmaktır.
Türkiye’nin Cidde’deki “jesti”ne IŞİD’in nasıl karşılık vereceği belli değil. Arzu ve temenni edilen şey, rehinelerin hemen serbest bırakılmasıdır. Ancak militanların rehineleri Türkiye’ye karşı bir baskı enstrümanı olarak kullanmaya devam etmek istemesi de mümkündür.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere Türk liderleri son günlerde resmi beyanlarında IŞİD’e karşı net pozisyonlarını belli ettiler ve Ankara’nın terör örgütüne karşı mücadelede dost ve müttefikleriyle dayanışma halinde olduğunu vurguladılar. Bu ifadeler herhalde IŞİD’in hoşuna gitmemiştir... Kaldı ki hükümet sınır bölgesinde militan trafiğini ve petrol kaçakçılığını önlemeye yönelik tedbirleri almaya başladı bile...
Diğer faktörler
Gelelim Türkiye’nin Cidde’de sergilediği çekimser tutumun tek nedeninin “rehineler sorunu” olup olmadığı sorusuna.
Soruyu şöyle de sormak mümkün: Acaba rehineler meselesi olmasaydı, Ankara Cidde’deki ortak bildiriyi imzalar, yani IŞİD’e karşı askeri bir harekâta katılma taahhüdünde bulunur muydu?
Ankara’nın bu konuda tereddüt içinde olmasına yol açan başka faktörler de var tabii. Bazı analistler iktidarın Obama’nın planına pek sıcak bakmadığı, Türkiye’yi cihatçılarla savaşta karşı cephede aktif olarak görmek istemediği kanısındalar. Bu görüşe göre AK Parti tabanında da böyle bir isteksizlik var. Ayracı marjinal da olsalar, halk arasında radikalizme sempatiyle bakanlar da mevcut...
Bir de tabii, IŞİD’in Türkiye ile artık komşu durumuna geldiği, örgütün ülke içinde de bir tehdit oluşturabileceği endişeleri var.
Bu ve buna benzer faktörler, Türkiye’yi IŞİD karşısında “proaktif” yerine, ihtiyatlı ve çekingen davranmaya itiyor olabilir. Ama kuşkusuz asıl sebep, 49 rehinenin hayatı için duyulan derin kaygıdır. Cidde’deki “jest” onları hemen özgürlüğe kavuşturmasa da en azından hayatta kalmalarını sağlıyor.