Ah yavrum ah boşuna öldün!..
Mehmet Türker 01 Ocak 1970
Aslan gibi vatan evlatları… Gencecik fidanlar…
Ana kuzuları…
Kınalı yavrular…
Boşuna öldünüz!..
“Şehit” diye törenlerle kaldırdılar cenazelerinizi…
Arkanızdan ağıtlar yakıldı…
Cumhurbaşkanları, başbakanlar, bakanlar, bütün kodamanlar söz verdiler:
“Kanları yerde kalmayacak”
“Ezeceğiz, bitireceğiz”
Onlar nutuk attılar…
Sizler öldünüz!..
* * * *
Yattığınız yerden başınızı kaldırıp bakınız…
Sizlerin “ölüm” emrini veren, Türk-Kürt demeden 40 bin kişinin kanına giren…
30 yıl boyunca ülkenin bütün kaynaklarını terörle mücadelede heba olmasına neden olan İmralı’daki canavar, bugün iktidarın tek kurtarıcısı haline geldi…
Türkiye’yi pazarlık masasının üzerine koydular, üstüne çıkıp tepinmeye başladılar!..
Ülkenin üçte ikisi koptu gidiyor…
* * * *
Artık valiler, PKK ile pazarlık yaparak kamu güvenliğini sağlamaya çalışıyorlar!..
Yattığınız yerden başınızı kaldırıp Cizre‘ye bakınız!..
Sırtında “Ş. AKİF DOĞAN İNTİKAM BİRİMİ” yazan “PKK polisleri” asayişi (!) sağlıyor!..
PKK’nın dağ kadrosundan inenlerin kurduğu yönetim kadroları Güneydoğu’daki bütün illerde egemen oldu!..
Devletin karayolları onların elinde…
Araçları durdurup kimlik kontrolü yapıyorlar…
Vergi topluyorlar…
Mahkemeler kurdular, yargılama yapıyorlar…
Ortada ne asker var, ne polis, korucular her an ölüm tehlikesi altında…
HHH
19-20 yaşlarında bu vatanın bölünmezliği uğruna toprağa düştünüz…
Üzerine bir mezar taşı koydular…
Anan, baban hiç dinmeyen gözyaşlarıyla, senin başını okşar gibi o mezar taşını okşarken…
Kandil-Ankara-İmralı Şeytan Üçgeninde Türkiye’nin kaderi şekilleniyor!..
Sen…
Kato’nun, Gabar Dağı’nın zirvelerinde, keskin kayalıklarının arasında…
Karların üzerine yatıp vatanın bölünmezliği, bayrağın kutsallığı için kanını akıtırken…
Gün gelip Türk Bayrakları’nın yakılmasının, İstiklal Marşımızın statlarda ıslıklanmasının sıradan olaylar haline gelebileceğini hiç düşünebilir miydin?!.
* * * *
Hepsi oldu!..
Daha dün, Suriye sınırında bir astsubayımız kaçırıldı…
1 katrilyon 370 trilyonluk kaçak sarayın konforunda yaşayanlar ve sen…
Onlar seni çoktan unuttular…
Çarpıştığın teröristler kazandı, sen kaybettin!..
Yiğidim…
Mehmedim…
Ah evladım ah!..
Sen boşuna öldün!..
Ben sana ne diyeyim!..
AKP Milletvekili Mehmet Metiner, Adıyaman’daki yerel bir TV kanalında konuşuyor…
Laf dönüp dolaşıp Metiner’in dayısının oğlunun İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne atanmasına ve torpil iddialarına geliyor…
AKP’li vekil hazırcevap, her cuma hutbesinde “akrabaların korunup kollanması gerektiğinin” söylendiğini hatırlatıyor, sunucu da soruyor:
“Sizinki de bu mu oluyor?”
Metiner biraz durakladıktan sonra sunucuya bozuluyor:
“Valla sen Allah’ın ayetine karşı geliyorsan, ben sana ne diyeyim”
Böylece, AKP’nin bütün devlet kurumlarındaki akraba kadrolaşması ilahi bir zemine oturmuş oluyor…
Valla Mehmet ben de sana ne diyeyim!..