« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

05 Oca

2015

Yüce Divan’dan Hakk’ın divanına

Mustafa Ünal 01 Ocak 1970

Yarın AKP için kritik gün. Soruşturma Komisyonu 'Yüce Divan'ı oylayacak. Ve dört bakanın kaderi belli olacak. Muhalefet etkisiz eleman. Sonucu AKP'nin tavrı belirleyecek.

Peki AKP ne yapacak?

Bu soruya bir Ankara gazetecisinin net cevap verememesi, zayıflığından değil AKP'nin hali pürmelalinden. Odak dağıldı çünkü. Son sözü kim söyleyecek? Parti yönetimi mi? Başbakan Davutoğlu mu? İkisi de değil. Öyle olsaydı nabzı tutmak kolaydı. Davutoğlu'nun açıklamalarına bakmak yeterliydi. Başbakan 'Kardeşim de olsa kolunu koparırım.' cümlesini birkaç kez tekrarlarken ne söylemek istediği aşikârdı. Herkesin anlayacağı şekilde Yüce Divan'a 'yeşil ışık' yakmak demekti. Parti yönetimi de 'korumacı tavır' takınmadı. 'Yüce Divan'a gitmeyi kendiniz isteyin' diyenler oldu.

Yüce Divan'a 'hayır' diyen milletvekilleri de çıktı. Süreci ameliyata benzeterek 'masada kalma' riskinden söz edenlere rastlandı. Ancak onların sesi daha zayıftı. Normal şartlarda gerek Davutoğlu gerekse partiden gelen mesajlara baktığımızda kararın 'Yüce Divan' yönünde oluşacağını söyleyebiliriz. Ama şartlar normal değil.

'Milletvekilleri vicdanlarıyla karar vermeyecekler mi?' diyenler olabilir. Hayır, milletvekillerinin vicdanlarına bırakılmayacak kadar hayatî bir mesele bu. Siyasetin değişmeyen kuralı önemli konularda milletvekilleri vicdanlarına göre değil 'parti politikasına' göre hareket eder.

Parti politikasını vicdan mı belirler yoksa parti çıkarı mı?

AKP'nin ne yapacağını kestirememek gazetecilerin eksikliğinden değil. Baksanıza içeriden yazanların da kafası karışık. Bütün yaptıkları değişik ihtimalleri sıralamaktan ibaret. Böylesine hassas bir konua partinin politikası son ana kadar belli olmaz mı? Aylar geçti, olmadı işte.

AKP'de odak tek değil. Son sözü söyleyen bir 'Üst Akıl' var. Herkes bu gerçeğin farkında. 'Üst Akıl' kim mi? Saray... Cumhurbaşkanı'nın tarafsız olması gerekmiyor mu? Anayasa'ya göre 'evet'. Hatta yemin metninde var tarafsızlık. Ama uygulama ortada.

Şu ana kadar Cumhurbaşkanı her politik konuya değindi. Yeri geldi 'başbakan' gibi muhalefet liderlerine söz yetiştirdi. Nedense 'Yüce Divan' konusuna hiç girmedi. Oysa Erdoğan'ın siyasetteki varlık sebebiydi yolsuzluklar. Partinin adını 'AK' koyması temizliğe, kirlenmemişliğe vurguydu.

İktidar olur olmaz da geçmişin yolsuzluk dosyalarını açtı. Azmi Ateş'in başkanlığında komisyon kurdu, yolsuzluk iddialarını araştırmak üzere. Ve Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir başbakan Yüce Divan'a gönderildi. Mesut Yılmaz, ihaleye fesat karıştırmakla suçlandı.

Yılmaz tek değildi. Onunla birlikte AKP, 7 bakan hakkında Yüce Divan kararı verdi. AKP'li bakanlar söz konusu olunca iş değişti. Yolsuzluk operasyonunun adı 'darbe' oldu. Erdoğan 17 Aralık'tan hemen sonra dört bakanını istifa ettirdi. İddiaları ciddiye almasaydı eğer hâlâ görevdelerdi. Yüce Divan sürecinde sessiz kaldı.

Saray'ın ne düşündüğünü tahmin etmek zor değil. Ben başından beri Yüce Divan'a soğuk baktığı kanaatindeyim. Yoksa komisyon sürecinin daha sağlıklı işlemesi beklenirdi. Adı 'soruşturma' ama komisyon iddiaları tam soruşturmadı. Çok eksik bıraktı. Yüce Meclis Reza Zarrab'ın ifadesini alamadı. Hastalığını bahane ederek davete icabet etmedi. Meclis'in gücü Zarrab'a yetmedi.

Saray'ın rengini havuz bültenleri açık etti. Yüce Divan'ın adı 'tuzak', 'kumpas', 'komplo', 'oyun' oldu. Anayasa Mahkemesi'ne güvenilmeyeceği, asıl hedefin Erdoğan olduğu üzerine akla ziyan komplo teorileri yazıldı. Bunların bugün ve yarın sıkça tekrarlanacağına şüphem yok. Yalnızca fotoğraf çekmeyi amaçlayan bu yazıdan bile komplo teorisi çıkarılabilir.

Netice mi? Parti içinde başını Başbakan Davutoğlu'nun çektiği güçlü bir damar 'Yüce Divan' yanlısı, buna karşılık Saray bir başka ifadeyle 'Üst Akıl' ise 'Yüce Divan'a şiddetle karşı. Parti politikası odak dağıldığı için net değil derken ne kastettiğimi anlatabildim mi?

Bu manzara, değil bir parti için, siyaset hatta ülke için kriz demek.

Bugün Yüce Divan yoksa, yarın Hakk'ın divanı var. Oraya varınca “Süleyman'dan hakkını alır karınca”...

Ziyaret -> Toplam : 125,29 M - Bugn : 50607

ulkucudunya@ulkucudunya.com