« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

05 Oca

2015

Cizre ve PKK’nın erken iktidar sorunu

Nihat Ali Özcan 01 Ocak 1970

Yılın son günlerinde PKK ile Hüda-Par taraftarları Cizre’de çatıştı ve üç kişi hayatını kaybetti. Olay hiç de sürpriz değildi. Muhtemel gelişmelerin ilk ipuçlarına 6-8 Ekim tarihlerinde şahit olmuştuk. Nitekim hükümet de aynı fikirde olmalı ki sürekli güvenlik konusuna vurgu yaptı ve yapıyor.
Cizre olaylarını mercek altına aldığımızda çeşitli nedenler sıralayabiliriz. Şehrin stratejik konumu,Suriye iç savaşının bölge üzerindeki yansımaları. PKK’nın hükümetle yürüttüğü görüşmelerde “erken iktidar” heyecanına kapılması ve ideolojik farklılıklara tahammülsüzlüğü. Müzakere sürecinde siyasi karar alıcıların endişeleri, mülki amir ve güvenlik bürokrasinin tutumu. Son olarak, Kürtler arası siyasi, ideolojik ve sosyal tarihsel ayrışma.


Çatışma yerel mi?
Cizre olayları iki grup arası basit bir çatışma olarak görülemez. Daha büyük bir stratejinin yerel yansımasıdır. Öte yandan, şehrin tarihi, coğrafyası, ekonomisi, sosyal, etnik ve dini yapısı anlaşılmadan hadiseleri analiz etmek de mümkün olmaz. Mevcut haliyle Cizre, elinde bulundurana stratejik üstünlük sağlayacak bir konumda. Bu nedenle de otorite olmak isteyenlerin amansız mücadelesine sahne olmaya devam edecektir.


Suriye iç savaşının geri cephesi
Cizre diğer sınır şehirleri gibi Suriye iç savaşının biçimlendirdiği yeni eko-sisteminden etkilenmeye devam ediyor. İç savaş, insan hareketleri, ideolojik ayrışma, silahlara kolaylıkla ulaşma, savaş ağalığı ve yeni ekonomik düzenle bölgeye yeni bir dinamizm getirdi. Bu dinamizm, sadece politik alanı değil, ahlaki, ekonomik, ideolojik, güvenlik ve insani gelişmeleri de olumsuz etkiledi. Savaşın IŞİD eliyle uluslararası hale gelmesi de önemli bir boyut.


PKK’nın fantezileri
PKK, sadece Cizre’de değil genel olarak bölgede, “uzun süreli halk savaşını” kazandığına ve “fantezilerini” hayata geçirme vaktinin geldiğine iman etmiş görünüyor. Oysa işler göründüğü kadar basit değil.
Bu gün masada Öcalan’ın siyasi hedeflerini ve sürecin nasıl işleyeceğini gösteren bir plan var. Esasını da Öcalan’ın zihin dünyası oluşturuyor. Yola çıkarken, 19 yüzyıl Balkan milliyetçiliği ve 20. yüzyıl Vietnam Savaşı’nın model olarak aldığı bir plan. Nitekim Öcalan, 1986’da Jivkov’un davetlisi olarak Bulgaristan’ı ziyaret ederken Balkanlar’da ulus inşası modeline öykünmesi de bunun en iyi örneği. Sınırsız şiddet kullanarak kimlik ve devlet inşası cazip gelmişti. Özellikle de tek tip “Kürt” yaratmak için.
Oysa günümüzde Balkan ve Vietnam modelinin yerinin daha karmaşık, Filistin ve Çeçenistan gibi modeller aldı. FKÖ gibi eski Marksist, Hamas gibi İslamcı yapıların rekabeti ortaya çıktı. Bağımsız bir devlet kurmadan demokrasi inşa etmeye zorlanmak, insan hakları, serbest piyasa ekonomisi ve küreselleşme Öcalan’ın da önündeki en büyük sorun.
Devlete silahlı başkaldırmayı iyi bir hikâyeyle satmak mümkün. Ama farklı düşüncedeki Kürtleri silahla tasfiye etmek fikrini pazarlamak ciddi zorluklar içeriyor. Güvenlik, devletlerin yerine getirmesi gereken olmazsa olmaz görevi. Güvenlik yoksa politik tercihlerde çeşitlenme ve özgürlük de yoktur. Anlaşılan, önümüzdeki dönemde Kürtler arasında devletin rolü çeşitlenecek. Örneğin, üçüncü taraf olarak, “barışı kurma ve kollama” işlevi üstlenmek gibi.

Ziyaret -> Toplam : 125,29 M - Bugn : 50078

ulkucudunya@ulkucudunya.com