MGK'ya çok özel hendek fotoğrafları girecek... Gündem: 'Ayaklanma...'
Ahmet Takan 01 Ocak 1970
Başbakan Ahmet Davutoğlu ile AKP iktidarının “çözüm süreci” ninnilerinin ne kadar palavra olduğu son Cizre fotoğrafları ile bir kez daha ortaya çıktı. Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın söylediğinin tam tersi, “nanik” Kandil’e değil de AKP’ye yapıldı.
“Nanik” in ardında Türkiye’yi nasıl bir tehlike-felaket beklediği ise bugün AKP iktidarına bir kez daha gösterilecek.. Bugün Ankara’da yılın son MGK toplantısı yapılacak. Saat 14.30’da...
Oldukça kritik bir toplantı...
MGK öncesi, hafta sonu Genelkurmay karargahında yaklaşık 5 saat süren hazırlık toplantısı yapıldı gündemdeki konulara ilişkin. MGK’nın askeri kanadı kendi elindeki verilerle kendisine bilgi verilmeyen “süreç” i değerlendirdi. Suriye sınırındaki olaylar, terör bölgesindeki olaylar, savaş meydanına dönen Cizre, Ayn el-Arap’ta son durum ve HDP eş başkanı Selahattin Demirtaş’ın “Türkiye’de kanton” talebi ile “kanton” meselesi enine boyuna masaya yatırıldı. TSK’nın rahatsızlıkları ile birlikte Türkiye’yi bekleyen büyük tehlikenin yeni bilgi, belge ve fotoğraflarla bir kez daha Recep Erdoğan ve AKP hükümetine anlatılması kararı alındı.
Terör bölgesindeki olaylar ve PKK’nın faaliyetleri ile ilgili çok özel fotoğraflar iktidarın bilgisine sunulacak. Özellikle, bugüne kadar basına yansımayan başta Cizre, Midyat ve Silopi olmak üzere kritik noktalardaki hendek fotoğrafları sunumda ayrıcalıklı bir yer alacak. Bir de “kanton” çalışmaları ile ilgili fotoğraflar ve PYD eş başkanı Salih Müslim’in PKK’lılarla yaptığı son toplantıların fotoğrafları ve bilgileri var.
Ve!..
2014 yılının son MGK toplantısında çok özel hendek fotoğraflarını gösterdikten sonra askeri kanat; iktidarın dikkatini bir kez daha şöyle çekecek:
“Böyle devam eder, ayaklanma çıkarsa müdahil olmamız mümkün değil. Nisan-Mayıs’tan sonra ülkemizi çok sıcak günler bekliyor...”
Askeri kanadın MGK sunumunda Suriye’deki olaylar ve Halep ayrı bir önem taşıyor. Hükümete Halep’teki son kritik gelişmeler aktarılırken, 400 bin civarında yeni bir göç dalgası tehlikesine dikkat çekilecek.
Terör örgütü IŞİD’in Ayn el-Arap’ta yüzde 65 oranında hakim olduğu bölgeler ve PYD’nin elinde olduğu alanlar dahil bulunduğu yerler harita ve fotoğraflarla iktidara izah edilecek.
Ayn el-Arap’tan 17 Eylül’den bu yana Türkiye’ye getirilen resmî cenaze sayısının 115 olduğu bilgisi aktarılacak.
Bu rakam bile terör bölgesinde gerçekte hakimiyetin kimin elinde olduğunu ve Suriye sınırının nasıl kevgire döndüğünü göstermekte yeterli herhalde!..
Sürecin “çözüm süreci” olmadığı başka nasıl izah edilebilir?..
Oldukça hararetli bir yıl sonu MGK’sı olacak...
Bakalım!..
“Nanik” çi Başbakan Yardımcısı ve “çözüm süreci” nin baş müzakerecisi Yalçın Akdoğan, duydukları karşısında ne tepki verecek?..
Bakalım!..
“Çözüm süreci” nde baypas edilip kenarda bırakılan Başbakan Ahmet Davutoğlu ne tarafa yatacak?..
Bakalım!..
MGK toplantıları sonrasında yapılan açıklamaları bizzat kaleme alan Recep Erdoğan’ın parmaklarından hangi cümleler dökülecek?..
Burada, genel fotoğrafla direkt alakalı olan bir gelişmeyi daha aktaralım;
Genelkurmay’ın 26 Aralık tarihli “PKK’lı terörist yakaladık savcı bıraktı” haberini hatırlayalım. TSK’nın internet sitesinde olay şöyle duyurulmuştu:
“Bölücü terör örgütü mensubu bir terörist, Suriye’den Türkiye’ye yasadışı yollarla geçmeye çalışırken yakalanmıştır. Suruç Savcılığı tarafından ifadesinin alınmasını müteakip serbest bırakılmıştır.”
Bölgedeki güvenilir kaynaklarımdan, serbest bırakılan PKK’lı teröristin ifadesinden önemli notlara ulaştım. Terörist, kendi içlerindeki (!) kavgadan dolayı Türkiye’ye kaçtığını anlatıp şu bilgileri veriyor:
“Halihazırda Kobani’de 400-500 civarında eğitimli, 200-300 civarında az eğitimli PKK’lı bulunuyor. 400-500 civarında da eğitimli YPG/PKK’lı var. Son günlerde bölgeye PKK’nın beton mevzilere ve tanklara karşı kullandığı yeni güdümlü füzeler geldi. Bunların adlarının ne olduğunu ben de bilmiyorum...”
Suruç Savcılığı söz konusu teröristi hangi saik ile serbest bırakmış; benim buna aklım ermez. Ama aklımın erdiği bir şeyler var;
1-Güdümlü füzeler oraya nasıl ve hangi yollarla kimler tarafından sokulur?..
2-Hâlâ Ayn el-Arap’ın yüzde 65’i IŞİD’in elinde ve terör örgütü bölgeden sökülemiyorsa bu silahlar ne işe yarar?..
3-Yoksa bu silahlar vakti gelince Türkiye’ye karşı yöneltmek için mi saklanıyor?..
Sizlere, yılın son günlerinde bari, ışıldaklı çam ağacından pembe yazılar kaleme almak isterdim... Fakat, AKP iktidarının millete yaptığı “nanik” leri anlatmaktan beri gelemiyorum ki!..