« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

05 Oca

2015

Cizre, Provokasyon muydu?

Sedat Laçiner 01 Ocak 1970

Cizre’de PKK ile Hüda-Par çatıştı, 3 kişi hayatını kaybetti, çok sayıda insan da yaralandı. Elinde uzun namlulu silahlarla maskeli kişiler, PKK’nın sözde bayrağı altında saatler boyunca çatışmalara katıldılar. Bir mahalle muhasaraya alındı, hendekler kazıldı, güvenlik güçleri neredeyse bir gün boyunca müdahale etmekte zorlandı…
Olaylar bitince hemen hemen herkes yaşananları ‘provokasyon’ olarak değerlendirdi… Hatta PKK ve Hüda-Par’ın kendisi dahi olaylarda ‘karanlık el’ aradılar… Yetkililer de asıl amacın Çözüm Süreci’ni baltalamak olduğunu söylediler. Bir bakan ise, “Bu, açıkça Kandil'e nanik yapmaktır, 'ben sizi takmıyorum' demektir” diyerek olaylarda Kandil’in, yani PKK’nın değil, bir anlamda ‘derin PKK’nın etkili olduğunu vs. ima etti…
Öncelikle şunu belirteyim, son dönemde ne yaşanan herşeyi komplo teorileriyle açıklama hastalığı iyice yayıldı. Başımıza ne gelse sanki hepsini ‘karanlık güçler’ yapıyor… İstenmeyen her olay ajanların provokasyonuyla gerçekleşiyor adeta…
Eğer sorununuzu sizin dışınızdaki kişilere, ülkelere veya görünmez ellere bağlıyorsanız ülke olarak kendinizi kandırıyorsunuz demektir. Suçu her daim başkalarında ararsanız sorunlarınızı anlamanız mümkün olamaz. Her konu veya sorun öncelikle onu anlayacak ciddiyette bir zihniyet ister. Doğru tekniklerle, doğru yöntemlere sorununuzu analiz etmeniz, akabinde de bilimin tekniklerine göre onu çözmeye çalışmanız beklenir…
Ne yazık ki Kürt Sorunu, PKK ve terör sorununun anlaşılmasında ve çözümünde sağlıksız bir ruh hali göze çarpıyor. Çözümden çok Çözüm Süreci fetişizmini hissedebiliyorsunuz. Sorunları görmezden gelerek, adeta öteleyerek sürecin ilerlemesi umuluyor. Çünkü aşılması gereken sorunlar oldukça zorlu ve karmaşık.
Benzeri bir tabloyu Cizre’de de gördük… Olaylarda PKK sorumlu değil, devlet hiç değil, Hüda-Par ise zaten mağdur gibi bir manzara çiziliyor. Oysa ki olayların çıkacağı, günler öncesinden belliydi. Daha derinlere inerseniz bu mesele yıllar öncesini meselesidir.
Ortada PKK’nın kontrol edemediği birtakım karanlık güçler yok, bizatihi gerçek PKK var. Aslına bakarsanız basına açıklamalar yapan, masada devletle pazarlık yapmaya çalışan PKK gerçek PKK’nın sadece görünen kısmı. Cizre’de karşımıza çıkan ise PKK’nın bilinç altı ve sahadaki gerçek hali…
Öncelikle, sorun Cizre sorunu da değil… Örgüt Cizre’yi stratejik buluyor. Gerek Irak ve Suriye’de yaşanan savaşlar açısından, gerekse Türkiye’de biran önce uygulamaya sokmak istedikleri bağımsızlık gibi özerklik için Cizre’de hâkimiyet önemli. Bu nedenle örgüt bu şehirde kendisine rakip istemiyor, Hüda-Par’ı sindirmek veya şehirden atmak istiyor… Bunu sadece Cizre’de değil, diğer bazı şehirlerde de öncelikli olarak istiyor.
Örgütün büyük plandaki amacı ise tüm Kürtlerin genel olarak tek temsilcisi olabilmek… Buna karşı çıkanları ise tasfiye edebilmek…
Üçüncü önemli nokta ise Örgüt artık yeni bir aşamaya geldiğini düşünüyor ve devletin kendisini oyaladığını düşünüyor. Şehirlerdeki teşkilatlanmasını büyük oranda tamamlayan Örgüte göre PKK artık şehir ayaklanmalarına-şehir savaşlarına hazırdır. Bu durumda Örgüt taleplerinde hem daha sabırsız hem de daha fazla şiddete açık.
Özetle, Cizre’de yaşananları provokasyona, gizli ellere vs. bağlarsak yanılırız, sorunları görmezden gelmiş oluruz…

PKK’NIN ‘GİZLİ’ TALEPLERİ
Son olarak CHP Sakarya Milletvekili Engin Özkoç, TBMM’de 26 Ekim 2011’de yapılan gizli oturumda BDP'nin çözüm sürecine ilişkin 6 talebini açıkladı. Normalde kapalı oturumda görüşülen konuların 10 yıl içinde açıklanması suç sayılıyor, ancak Özkoç, bu kuralı ettiği yemine sadık kalmak için çiğnediğini söylüyor.
Özkoç'un canlı yayında açıkladığı o maddeler ise şunlar:
1- Türkiye'nin 25 eyalete bölünmesi
2- Öcalan'ın serbest bırakılması
3- Özerklik koşularının gündeme getirilmesi
4- Eyalet başkanlarının TBMM'ye getirilmesi
5- Özerklik hakkının saklı olması
6- Her eyaletin kendi özerk güvenlik güçlerinin olması.
Doğrusunu isterseniz bu 6 maddeyi tüm detaylarıyla daha önce yazmıştık. Bu maddelerden haberdar olmak için gizli oturum kayıtlarına bakmaya bile gerek yok. Çünkü gerek HDP’nin, gerekse PKK’nın açıklamalarını dikkali bir şekilde takip ederseniz detayları okuyabiliyorsunuz.
Taleplere dönecek olursak, PKK bağımsızlık gibi özerklik istiyor; ayrı bir toprak parçası ve onun da içişlerinde serbest olmasını istiyor; Öcalan’ın dışarı bırakılmasını ve siyaset yapabilmesini istiyor; son olarak da PKK’nın silahlı güçlerinin o bölgenin polisi ve askeri olmasını talep ediyor. Hepsi bu…

Ziyaret -> Toplam : 125,29 M - Bugn : 48088

ulkucudunya@ulkucudunya.com