Bir savcı çıksa ve dese ki...
Murat Çelik 01 Ocak 1970
“Merhum meslektaşımın bakmakta olduğu dosyaları devralmaya gönüllüyüm.”
Bu cümle kimseye ait değil.
En azından henüz...
Bu cümle benim hayalim.
Yani şimdilik, şu an için...
***
Bundan böyle ismini taşıyacak olan İstanbul Çağlayan Adliyesi’nde, şehit savcı Mehmet Selim Kiraz’ın muadili kaç Cumhuriyet Savcısı var bilmiyorum.
Onlarca, belki yüzlerce...
İşte onlardan biri çıkıp adeta haykırsa...
“Şehit meslektaşımın bıraktığı yerden devam etmeye hazırım” dese.
“Mehmet Selim Kiraz’ın uğruna canını verdiği dosyayı tamamlamaya talibim” dese.
“Kardeşimizi öldürdünüz ama ben sizden korkmuyorum” dese.
“Berkin Elvan benim de evladımdı, onun kanı da yerde kalmamalı, bunun için şehit meslektaşım ile aynı anlayışla, bana düşen ne ise yapacağım” dese.
***
Bir savcı ortaya çıkar ve haykırırsa bu şekilde... İşte o zaman umutlanacağım ülkem adına.
Yüreğime, zihnime çöken karabasanı bu sayede kovabileceğim.
Sadece yargı camiası adına değil, sadece adalet konusunda değil...
Korkusuz, idealist, güçlü insanlar olduğunu görüp, bu ülkede bazı şeylerin değişebileceğini hissedip umutlanacağım. Sadece bir kişinin, tek bir savcının ayağa kalkıp, bir adım öne çıkması yetecek bana.
O insanlarımız bu oyunu bozar
Bir örgüt düşünün... Bir terör örgütü... Sicili, belki diğerlerinden bile daha kirli, daha karmaşık, daha karanlık. Elini Türkiye’nin üzerinden, içinden çekmeyen bazı dış istihbarat örgütlerine taşeronluk yaptığı herkes tarafından bilinen bir örgüt...
O örgüt, uzunca bir süredir, Türkiye’de bir mezhebe mensup olanların silahlı gücü olmak gibi bir iddiayla hareket ediyor.
Kendini öyle konumlandırmaya çalışıyor. Böyle bir algı yaratmak için, o mezhepten olanlardan taraftar bulmak için bilinçli, sistematik ve stratejik bir yol izliyor.
İnsan kaynağı havuzu olarak belirlediği metropollerin varoşlarında yoğun bir faaliyet yürütüyor.
Kürtlerin PKK’sı varsa, biz de sizin silahlı gücünüzüz demeye çalışan, kendine böyle bir yer edinmeye gayret eden bir örgüt.
***
Ne örgütün adını yazıyorum buraya, ne o saygın mezhebin.
Çünkü ismini zikretmek bile örgütün reklamı oluyor bir şekilde.
Ve çünkü adını geçirmek bile o mezhebe mensup olan insanlarımızın ayrıştırılması gibi bir his uyandırıyor; ki yok böyle bir durum. Hepiniz biliyorsunuz zaten.
Oynanan oyun yeni değil zira.
***
Öyle ya da böyle Türkiye’nin ‘kanlı etnik dosyası’nda sona geliniyor.
O dosya kapanırken birileri bu topraklarda yıllardır hedefleyip başarılamadıkları bir başka dosyayı açmak için uğraşıyor bir süredir.
Bu ülkede, ‘kanlı bir mezhep dosyası’ açmak isteyenlerin önündeki engel, bugüne kadar olduğu gibi yine, o mezhebin ‘alicenap’ mensuplarıdır.