Birkaç iyi adam (diktatör) fıkrası
Nuh Gönültaş 01 Ocak 1970
Bir diktatör, iktidara gelişinin 1. yılında alayın önünde büyük bir tören düzenlemiş. Halk meydanı doldurmuş, diktatör balkona çıkmış, tam nutkuna başlayacak, bir ses:
- Hapşuuuuu!
Diktatör durmuş ve sormuş:
- Kim hapşırdı?
Ses yok!
- Birinci sırayı toptan kurşuna dizin!
Öndekileri alıp götürmüşler!.. Diktatör yine sormuş:
- Kim hapşırdı?
Yine ses yok.
- Alın götürün ikinci sıradakileri de kurşuna dizin!
Üçüncü sıra da aynı akıbete uğradıktan sonra dördüncü sıradakiler tir tir titremeye başlamışlar…
Diktatör gürlemiş:
- Kim hapşırdı?
Cılız bir adam elini kaldırmış:
- Ben, ben efendim!
Diktatör rahatlamış:
- Hay Allah! Daha önce söylesene be adam… Çok yaşa emi!
***
Çavuşesku, öldürülmeden önce Bükreş’in en güzel yerinde 340 dönümlük bir alana 1100 odalı muhteşem bir saray yaptırır. Açılışına halkı davet eder. Generalleri arkasına dizip balkondan halka seslenir:
‘Şu andan itibaren, hepiniz hiç para almadan çalışacaksınız’ der.
Kimse itiraz etmeyince devam eder: ‘Şu andan itibaren herkes sadece benim için çalışacak.’
Yine tık yok. Devamla…
‘Hepiniz, yarın asılarak idam edileceksiniz’ der. Yine kimseden ses gelmeyince hiddetlenir:
‘Siz aptal mısınız? Söyleyecek hiçbir şeyiniz yok mu’ deyince kalabalık arasından cılız bir ses yükselir:
‘Sayın başkan ipi kendimiz mi getireceğiz yoksa parti mi verecek?’
***
Diktatör bir akşam meyhaneden içeri girer. Tezgahtara yaklaşır. Hafif içkili bir sarhoşun yanına çöker.
Oradan buradan konuşurlarken sorar:
- Böyle her gün içmek için ne kadar kazanıyorsun?
Sarhoş:
- Günde 2 bin lira.
- Peki kemerleri biraz sıkalım diye ücretleri azaltıp, koşulları ağırlaştırsak, ne kadar kazanırsın?
Sarhoş:
- 4 bin lira.
- Peki biraz daha sıkarsak kemerleri?
- O zaman 5 bin liraya para demem.
Diktatör kızar:
- Bu ne biçim iş? Köküne kadar sıkarsak?
- O zaman muhakkak 10 bin lira kazanırım.
Diktatör şaşırmıştır. Adamın ne iş yaptığını çok merak etmiştir. Sorar:
- Şeytan mısın, nesin? Ne iş yapıyorsun?
-Mezarcıyım!
***
Diktatör Başkan, ülkenin ekonomik ve politik durumu hakkındaki raporları okurken renkten renge giriyordu. Bir ara başını kaldırıp, duvarda asılı duran portresine baktı.
- Durum kötü, Ne olacak halimiz?
Duvarda asılı duran fotoğraf dile geldi:
-Ne olacak, beni indirip seni asacaklar!
Namaz, Facebook’tan daha hayırlı değil midir?
Mısır’da bir imam sabah namazı ezanını okurken “Namaz uykudan hayırlıdır” bölümünü “Namaz Facebook’tan hayırlıdır” şeklinde okuyunca olanlar oldu.
Önce imamı görevinden aldılar, sonra da hakkında dava açtılar.
Mahkeme imamı neyle suçlayacak çok merak ediyorum. Ama bildiğim bir şey var. Namaz gerçekten Facebook’tan daha hayırlıdır.
Peki imam bunu niye yapmıştır:
O da muhtemelen sabah namazı vaktinde bilgisayarı başında Twitter’a, Facebook’a girip saatlerce bilgisayarın başından kalkmayanları uyarmak için yapmıştır.
“Hakim niye yaptın bunu” diye sorunca muhtemel şu cevabı alacaktır:
“Hakim bey yanlış mı söyledim, namaz Facebook’tan, hatta daha genel bir ifadeyle söylemek gerekirse sosyal medyadan daha hayırlı değil midir?”
Günün tweeti
“Demokrasilerde medya cami duvarıdır.”