« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

21 Eyl

2015

Avcı, Selâm Tevhid ve muta nikâhı

Nazlı Ilıcak 01 Ocak 1970

Gazetemiz yazarlarından Gültekin Avcı gözaltına alındı. Selâm Tevhid dosyası dolayısıyla, terör örgütü üyesi olmakla suçlanıyor.Selâm Tevhid dosyası, İran ajanlarının Türk yetkililerle ilişkilerini ortaya koyan bir soruşturma. Ajanların, bazı siyasetçilerin en yakınına kadar sızdığı ileri sürülüyor. Çok ciddi iddialar vardı ama dosya kapatıldı. İran ajanları deşifre oldu ve kendi ülkelerine kaçtı.

HSYK 2. Dairesi, sadece müfettiş raporuyla, savunmalarını almadan Selâm Tevhid soruşturmasında dinleme kararlarını veren 49 hâkim ve savcıyı görevden uzaklaştırdı. Bu 49 yargı mensubu “49’lar Platformu”(@49larplatformu) adı altında örgütlendiler. Kurdukları siteden ve Twitter hesabından, yargıya vurulan darbeleri her gün anlatmaya çalışıyorlar.

Hırsızların değil hırsızları takip edenlerin, casusların değil casusları izleyenlerin, silah sevkiyatını yapanların değil bu silahları ele geçirenlerin suçlandığı, bütün değerlerin tepetaklak edildiği bir Türkiye’de yaşıyoruz. Konuları sütununda derinlemesine irdeleyen, Tahşiye’den yargılanan Hidayet Karaca’nın avukatlığını üstlenen, Selâm Tevhid Örgütü soruşturması hakkında defalarca yazı yazan Gültekin Avcı’nın, cadı avından nasiplenmesi bekleniyordu. Zaten tetikçi de haberini vermişti. Beklenen oldu…

Avukatının açıklamasına göre Gültekin Avcı, henüz Selam Tevhid/Kudüs Ordusu soruşturması başlamadan, 2013 yılının Eylül ve Ekim aylarında yazdığı “İstihbarat-muta-Acem” konularıyla ilgili 4 adet ve soruşturma başladıktan sonra, 2014 yılında kaleme aldığı 3 adet köşe yazısı yüzünden gözaltında. Kamuoyunda bir algı çalışması yaptığı, muhtemel bir operasyonda şüphelilere yüklenmesi düşünülen muta suçlamalarıyla ilgili kamuoyunu şekillendirdiği ileri sürülüyor.

Merak ettim, özellikle Selâm Tevhid operasyonundan önce, Eylül ve Ekim (2013) aylarında, Gültekin Avcı’nın BUGÜN’de yayınlanan “suç unsuru!”yazılarına göz attım.

Şunları yazmış:

* “İstihbaratta kadın cazibesine dayalı operasyonlar bal tuzağı (honey trap) olarak bilinir. Bu işin şövalyesi MOSSAD İstihbarat Akademisi'dir… SAVAMA, Türkiye'de asrın istihbarat fırsatlarını yakaladı. Ciddiyetle ve rasyonelce bunu azami derecede değerlendiriyor. İran pasaportu verilen, ticaret veya turizm amaçlı Türkiye'ye gelen Acem hatunları sahada bal tuzağında. Bizim kritik noktadaki bürokratlarımız Acemler'in bal tuzağına karşı direnç gösterebiliyorlar mı?” (26 Eylül 2013)

* “…Biz istihbaratımızdan, devleti, 3 paralık Acem dilberlerine ve SAVAMA casuslarına karşı korumasını istiyoruz. Ülkemizin kalbinden Tahran'a canlı yayın yapmasınlar, istihbaratımızı bu kadar da ayağa düşürmesinler diyorum. Devletin tepesinde konuşulanlar, sanki İran'ın VEVAK (İran İstihbarat ve Güvenlik Bakanlığı) merkez ofisinde konuşulmuşçasına kolay sızmasın istiyorum.” (30 Eylül 2013)

* “Kadın cazibesine dayalı istihbari operasyonların şövalyesi MOSSAD iken, bugünün VEVAK'ı bal tuzakları konusunda MOSSAD'ı büyük ölçüde geride bıraktı. Pasdaran ve SAVAMA tarafından sevk ve idare edilen, özellikle Türkiye'de yoğun faaliyet gösteren Basij kadınları, bal tuzağında MOSSAD kadınlarını unutturdu. Bir ‘İslam ülkesi’ olan İran, istihbarat namına İslam hukukunca zina kabul edilen bir eyleme nasıl göz yumabiliyor? Muta nikâhıyla. Bilineceği üzere muta nikâhı, bir erkeğin rızası olan bir kadınla, bir ücret karşılığında, belirli bir süreliğine evlenmesidir. Şahide bile gerek yoktur. Acem yetkilileri misafirlerine muta namıyla kadın ayarlarken bunları kuşkusuz misafire haz ikramkârlığıyla yapmıyorlar. Acem istihbaratınca kayda alınan tüm muta eylemleri, zamanı geldiğinde kullanılmak üzere Pasdaran arşivlerinde yerini alıyor.” (7 Ekim 2013)

* “Peki, VEVAK/Pasdaran muta arşivlerinde saklanan görüntülerde kimler var? Kendi ülkesinde Acem oltasına takılan ve kayıtları Pasdaran'a intikal eden, angaje olan bürokrat ve siyasiler dışında... İran ve Suriye gezilerinde muta macerasına girenlere bakalım:

- Mutadan istifade eden bazı devlet adamları.

- Siyasiler ve kritik nokta bürokratları.

- İş dünyasının önemli simaları.

Zaman ve zemine göre azami istifadeyle kullanılacağı an geldiğinde arşivden çıkar ve misyonunu ifa eder.” (10 Ekim 2013)

***

Gültekin Avcı, “Kudüs Ordusu Terör Örgütü soruşturmasının haklılığı üzerinde durmak, Acem/İran düşmanlığını örgüt tabanına aktarmak, İran tarafından gelecek bir tehlikeyi sürekli pompalamak ve Türkiye çıkarlarından daha çok, üst akılın menfaatine uygun hareket etmek”isnatlarıyla karşı karşıya.

Bu ne biçim iş! Tayyip Erdoğan, sürekli Batı’daki üst akıldan, MOSSAD ve CIA’den söz etmiyor mu? Türkiye’de MOSSAD ve CIA ajanları varsa ve bu konuda uyarılar yapmak meşru sayılıyorsa, niçin İran ajanlarından ve SAVAMA/VEVAK’ın kullandığı yöntemlerden biri olan muta nikâhından bahsetmek suç sayılsın? Bu iddiaları dile getirenler niçin “terör örgütü üyesi” sıfatıyla devlet düşmanı ilân edilsin?
Gültekin Avcı’nın gözaltına alınması, muta nikâhı yazılarından rahatsızlık duyulması, gerçekten bu yöntemle Türkiye’nin kılcal damarlarına sızıldığı iddialarını ciddiye almamıza yol açıyor. Aslında Selâm Tevhid dosyasında muta nikâhıyla ilgili bir suçlamaya rastlamadım. Ama demek, soruşturma devam edebilseydi, bu şekilde kıyılan bazı nikâhlar ortaya çıkabilecekti.

Gültekin Avcı hakkındaki soruşturma, İran’ı bir tehdit olarak görmeyi, bu ülkenin, muta nikâhı vasıtasıyla istihbarat topladığını ileri sürmeyi,terör örgütü üyeliğiyle eşdeğer tutuyor. İyiden iyiye merak etmeye başladım… Acaba hangi bürokratlar ya da siyasetçiler Acemler’in bu bal tuzağına düştüler?

Hasan Cemal haklı

“Akan kanın sorumlusu saraydaki sultan” başlıklı yazısı yüzünden Hasan Cemal hakkında soruşturma başlatıldı. Muhtemelen Cumhurbaşkanı’na hakaretle suçlanacak. Ama malûm Türkiye’de, hakaret suçu birdenbire “hükümete karşı darbe” fiiline, hatta “terör eylemine”dönüşebiliyor. Artık savcıların insafına kalmış.

Hasan Cemal’in yazısında hiçbir hakaret unsuru yok. Bir ülkede terör eylemleri yaygınlaşmış ve önü alınamıyorsa, tabii ki bunun sorumlusu siyasi yetkililerdir. Özellikle, Tayyip Erdoğan gibi ülkenin kaderine hâkim olan biri, sorumlular listesinde en baş sırada yerini alır. Hasan Cemal ne diyor? Hükümeti kurdurmadınız. Meclis çoğunluğunun muhalefetin elinde olması Ak Saray için büyük bir tehdit oluşturuyordu. Zira o çoğunluk, hesap sorulmasının önünü açabilirdi. Belki AK Parti yeniden tek başına iktidar olabilir hesabıyla seçimleri yenileme kararı verdiniz.

Burada hangi iddia yalan!!! Tayyip Erdoğan hükümet kurulmasın diye uğraşmadı mı? AK Parti azınlıkta olduğuna göre, Meclis çoğunluğu yolsuzluk dosyalarını yeniden gündeme almayacak mıydı? Proje mahkemeleri kaldırmayacak mıydı? Bağımsız hâkimler ya Rıza Sarraf başta olmak üzere eski defterleri açsalardı! Bunların hangisi yalan!!! Ve nerede hakaret!!!

Herkes seçime kimin götürdüğünü biliyor. Erdoğan, Kemal Kılıçdaroğlu’nu bile görevlendirmedi. Ve zaten Ahmet Davutoğlu, CHP’ye sadece 3 aylık bir seçim hükümeti önerisinde bulundu.

Hasan Cemal davasından hiçbir şey çıkmaz. Keskin sirke sadece küpüne zarar verir.

Ziyaret -> Toplam : 125,29 M - Bugn : 45254

ulkucudunya@ulkucudunya.com