PKK teslim oluyor
Mümtaz’er Türköne 01 Ocak 1970
Tam tersine baharla birlikte PKK’nın hendek savaşını bütün Güneydoğu’ya yayması, Batı’nın metropollerinde bombaların peş peşe patlaması bekleniyordu. ‘Baharı bekliyoruz’ mesajı, ‘Terörü yayacağız’ anlamına geliyordu. ‘Terörle birlikte yaşamaya alışma’ politikası da bu tehditlerin ve bu tehditleri somutlaştıran PKK’nın iki Ankara saldırısının eseriydi. Sur’u, Cizre’yi harabeye çeviren ‘kent savaşı’, PKK’nın ‘pilot uygulaması’ idi; havaların ısınması ve karların erimesi ile buralarda edinilen ‘pratik’ Şırnak, Van, Yüksekova gibi yüksek rakımlı yerlere yayılacak ve böylece nihaî hedef olan genel ayaklanma başlatılacaktı.
PKK’yı da içine alan tepe örgütü KCK’nın Beyoğlu patlamasından sonra yayımladığı bildiri, ‘Acaba doğru mu anladık?’ şaşkınlığına yol açan bir ateşkes çağrısı içeriyordu. Murat Karayılan önceki gün bu ateşkes çağrısını tekrarlayıp ‘Çözüm için hazırız’ mesajı verince şüpheler tamamen dağıldı. Karayılan tam olarak ‘Dolmabahçe anlaşması çerçevesinde müzakerelerin başlamasına hareket olarak hazır olduğumuzu belirtiyoruz’ diplomatik cümlesi ile hem adresi hem de kapsamı belirli bir çağrıda bulunmuş oldu.
KCK’dan ve Karayılan’dan gelen bu mesajlar PKK’nın ‘genel ayaklanma’dan vazgeçmeye niyetlendiğini veya vazgeçtiğini gösteriyor. Eğer gerçek ise, teröre teslim olan Türkiye için ‘şimdilik’ rahatlatıcı bir haber. PKK vazgeçerse, IŞİD’in rekabet iddiası ile giriştiği saldırılar da gündemden düşebilir. Doğru mu? Cevabı ‘PKK neden vazgeçti?’ sorusunda aramak lâzım.
PKK, Sur ve Cizre’de yoğunlaşan ‘kent savaşı’nda, ilk defa denediği ‘şehir gerillası’ taktiğinden umduğu ve beklediği sonucu alamadı. Kendi sonunu getirecek çapta, iki cephede hezimete uğradı. Önce, Mao’nun tabiri ile ‘denizde balık misali’ içinde saklandığı yerel halkın desteğini kaybetti. Asıl ezici darbeyi güvenlik güçlerinden yedi, saklandığı hendeklerde ve kanalizasyon şebekelerinde tek tek avlanarak yekûnde büyük kayıplar verdi. Her şeyden önemlisi devletin pes etmeyeceğini, kayıplarına rağmen bu mücadeleyi kararlılıkla sonuna kadar sürdüreceğini anlamış oldu. ‘Kürtler katliama uğruyor’ propagandasının uluslararası kamuoyunda hiçbir karşılığı olmadığını da test ederek öğrendi. Olacak olan ortada. PKK şehir gerillası taktiği ile savaş alanını bütün Güneydoğu’ya yayarsa, güvenlik güçleri hiç acele etmeden belirli bir plan dahilinde sıraya koyup tek tek bu şehir merkezlerini PKK’lılardan temizlemeye girişecek. Hendek gerisinde mevzi alan PKK’lılar da sıranın ne zaman kendilerine geleceğini endişe içinde bekleyecek. Bu toprakların tarihi belli: Genetik kodlarını isyan bastırma tekniklerini geliştirerek oluşturmuş bir devleti, kurbanlık koyun gibi hendeklerde sokakları bekleyen isyancı bir güç durdurabilir mi?
PKK, Sur ve Cizre’de askerî açıdan ağır bir hezimete uğradı. Kullandığı taktiklerin bir işe yaramadığını tecrübe etti. Daha önemlisi, şehir savaşının arkasındaki halk desteğini nasıl erittiğini gördü. Kent savaşı PKK’nın sivil halkın arasına karışıp, arkasından ateş ederek yürüttüğü bir savaştı. PKK hendekleri kazınca şehirler boşalıyor, halk PKK’nın sadece arkasından değil, yaşadığı şehirden bile kaçıyor. Sonunda insansız hale gelmiş şehirlerde PKK güvenlik güçleri karşısında tıpkı dağlarda olduğu gibi tek başına kalıyor.
Kazanamayacağı bir savaşa hiçbir güç girmez. Şayet PKK, genel ayaklanmayı başlatırsa sonbahara kadar devlet, 32 yıldır edebiyatı yapılan 28’inci isyanı bastırıp bitirmiş olacak. İsyan bastırmak Osmanlı’nın devlet düzenini inşa etme politikasının vazgeçilmez unsurudur. İsyan bastırılırken devletin otoritesi de düzeni de kemâle erer. Kandil’deki PKK kurmayları yenilecekleri bir savaşa girmektense, Suriye’de elde ettikleri tartışmalı kazanımları tahkim etmeyi seçiyor. PKK, Suriye’de kendi devletini kurmaya girişiyor, Batılı güçler ise frene basıyor.
Karayılan’ın Dolmabahçe Mutabakatı’na geri dönmesi, masanın kimin tarafından devrildiğini gösteriyor. Devlet refleksi ile hükümet politikalarını ayırırsak, yılanın aynı yerden ikinci defa ısıramayacağını kestirmek mümkün.
PKK, uzun zamandır beklediği baharın gelmesiyle pestili çıkmış vaziyette kent savaşında teslim bayrağını çekmiş görünüyor. Peki devlet ne karşılık verecek? Galiba hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.